adli yil başladi kartaldan basın acıklaması

adli yil başladi kartaldan basın acıklaması
Siyasi Partilerin Değerli Temsilcileri,
Yazılı ve Görsel Basının Değerli Mensupları,
Sayıdeğer Meslektaşlarım,
Sözlerime baslarken sizleri saygı ile selamlıyor,
Şehit düşen güvenlik güçlerimiz ile geride bıraktığımız adli yıl içerisinde aramızdan ayrılan başta Avukat Kudret CÖBEK olmak üzere tüm hukukçuları saygı ve rahmetle anıyorum.
Atamızın "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" anlayışını savunan ve yaşama hakkına mutlak anlamda inanan avukatlar olarak, gerek ülkemizde ve yakın coğrafyamızda gerek dünyamızın birçok yerine boy gösteren, masum - sivil halk üzerinde gün geçtikçe artan katliamları ve her türlü terörü bu vesileyle bir kez daha lanetliyoruz.
Değerli Dostlar;
Mevlana der ki: "Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir." Dün olduğu gibi, bugün paylaştığımız duygular da adalettir, hukuktur, hukukun üstünlüğüdür, insan haklarıdır, demokrasidir.
Büyük Önderimizin dediği gibi;
“İstiklal, İstikbal, Hürriyet, Herşey Adaletle Kaimdir…”
Bu nedenle de adaletin, gerek bireylerin vicdanlarında gerek uygulamacılar tarafından üst düzeyde özümsenmesi gerekir.
Değerli Meslektaşlarım;
Araştırmalar gösteriyor ki; bir ülkede hukukun üstünlüğü güçlendikçe, mahkemeler etkin çalışmaya başladıkça, insanların birbirine duyduğu güven de artıyor. Başka bir ifadeyle, insanlar hukuka, mahkemelere güvenemiyorsa, birbirlerine de güvenemezler.
O halde, sonuç açık: hukukun üstünlüğünü sağlamlaştıran adımlar atıldıkça, insanlarımızın birbirlerine duyduğu güven de artmaya başlayacak.
Çağdaş demokratik hukuk düzenlerinde muhakeme hukukunun geldiği aşamada, “gerçek”e, sözlerin çarpışmasıyla ulaşılabileceği kabul edilmektedir. Bunun için birbirine eşit üç makama ihtiyaç vardır:
Mahkemelerden ve hâkimlerden oluşan yargılama makamı,
Yargılama makamının tamamen dışında örgütlenmiş iddia makamı,
Yargılama ve iddia makamları ile siyasi iktidardan tamamen bağımsız avukatların oluşturduğu savunma makamı.
Söz konusu makamların tamamı yargının kurucu unsurudur.
Bu unsurlardan mahkemeler ve hâkimler bağımsız ve tarafsız olmadıkları takdirde, adil yargılamadan ve dolayısıyla yargının adalet dağıttığından söz edilemez.
Öte yandan, hâkimler ve savcılar birbirine yaklaşır ve savunma makamından uzaklaşırsa, muhakemede gerçeğe ulaşılmasının vazgeçilmez koşulu olan “hiç kimse kendi davasında hâkim olamaz” ilkesi özünden ihlal edilmiş olur. Çünkü sıfat olarak iddia eden ve yargılayan makamlar birbirinden ayrı gibi görünse de uygulamada meydana gelen fiili yakınlaşma ve hatta birleşmeler, iddia makamının aynı zamanda fiilen yargılama yapıp hüküm vermesi sonucunu doğurur.
Bilindiği üzere, yargının işleyiş rotası -mahkeme kararları yanında- genellikle “yargı reform strateji belgeleri” ile çizilmektedir.
En son 2015 yılında açıklanan ve uygulamaya konulan yargı reformu stratejisinin amaçlarından bazıları:
1- Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını güçlendirmek 2- Yargının hesap verebilirliğini ve saydamlığını artırmak 3- Ceza ve hukuk adalet sistemini geliştirmek 4- Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini geliştirmek ve uygulamada etkililiğini artırmak 5-Adalete erişimi geliştirmek olarak tespit edilmiştir.
Bu strateji belgesiyle uyumlu olarak HSK tarafından 2017-2021 yıllarını kapsayacak şekilde, stratejik plan oluşturulmuş ve hayata geçirilmiştir.
Buna dayalı olarak; şu anda %30 civarında olan yargıya güveni yeniden inşa etmeyi ve dolayısıyla adaleti tesis etmeyi nihai amaç edinen bu belgelerde birtakım eylem planları belirlenmiştir.
Bu eylem planlarının bir parçası olup yeni adli yılda kısmen ve yılbaşından itibaren tümüyle hayata geçirilecek olan “davalarda hedef süre” uygulaması, adaletin gecikmesini önlemek ve adil yargılanma hakkına ilişkin ihlalleri azaltması bakımından yararlı olabilecektir.
Hayata geçirilecek olan tüm eylem planları kısmen iyileştirmeler sağlayacaksa da iki şey değişmediği sürece iyileştirmeler maalesef köklü çözümlere dönüşemeyecektir. Bunlardan ilki; mesleğe kabulde liyakat esasının istisnasız uygulanması, böylelikle yargı içerisinde her türlü yapılanmanın önüne geçilmesi.
İkinci husus ise; avukatın görev ve yetkileri ile yargı içerisindeki konumuna yönelik bakış açısının değişmesi. Özetle; avukatlara yönelik bir zihniyet reformu gerçekleştirilmediği takdirde, nihai amaca ulaşmak mümkün olmayacaktır.
Unutulmamalıdır ki;
Her yönetim düzeninde iktidar vardır. Ancak sadece demokrasilerde etkili muhalefet olabilir.
Her ülkede basın vardır. Ancak sadece demokrasilerde ifade ve basın hürriyeti vardır.
Her hukuk düzeninde suçlayan ve yargılayan vardır. Ancak sadece demokrasilerde etkin ve bağımsız savunma vardır. Böyle bakıldığında, hâkimi ve savcıyı hukuk devletinin hâkimi ve savcısı yapan avukattır.
Maalesef ülkemizde, uygulamada, savunmanın kutsallığından sürekli dem vurulsa da, savunmanın hala kurucu unsur olarak sayılmadığını, gerçeğe ulaşılmasında engel olarak kabul edildiğini görüyoruz.
Bu bağlamda yeni adli yıla avukatlık mesleğine ilişkin birçok sorunla giriyoruz.
- CMK avukatlarının ücret sorunu,
- Adli yardım fonlarının ihtiyacı karşılamakta son derede yetersiz kalması,
-Genç avukatların ve stajyer avukatların, ekonomideki duraklamaya, sayının çokluğuna ve yargıya duyulan güvenin azalmasına bağlı olarak yaşadıkları ağır maddi sorunlar,
-Yargılamalarda sıklıkla rastladığımız avukatı yok sayma, avukatsız yargılama, kendini avukattan üstün görme yaklaşımı,
- Hâkimlerin usul kurallarını yeterince bilmemeleri sebebiyle kendi usul kurallarını icat etmekte pek çok zaman hiçbir beis görmemeleri,
- Bilirkişilerin dosyanın fiilen karar vericileri konumuna getirilmiş olmaları gibi sorunlar…
Değerli Meslektaşlarım,
Ancak kurumsal ve pragmatik mücadeleler ile bu sorunların aşılabilmesi mümkün görünmektedir. Bu nedenle, sistematik ve kurumsal bir sorgulamaya ve çözüm arayışına ihtiyacımız var.
Kavgayı, bir yaprağın üzerine yazmak isterdim sonbahar gelsin yaprak dökülsün diye…
Öfkeyi, bir bulutun üzerine yazmak isterdim yağmur yağsın bulut yok olsun diye…
Nefreti, karların üzerine yazmak isterdim güneş açsın karlar erisin diye
...
Ve dostluğu ve sevgiyi, yeni doğmuş tüm bebeklerin yüreğine yazmak isterdim onlarla birlikte büyüsün bütün dünyayı sarsın diye…
Umudun coğrafyamızdan ve memleketimizden ve yüreklerimizden kaybolmamasını ümit eder, yeni adli yılın hepimize hayırlı olmasını dilerim.
Zonguldak Barosu İlçe Temsilcisi
Kdz. Ereğli Hukukçular Derneği Başkanı
Av. Tayyar KARTAL
KİRACI AVM MÜDÜRÜNÜ VURDU

Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde AVM Müdürü ile AVM iş yeri kiracısı arasında çıkan tartışma kanlı bitti.
Olay İlçeye bağlı Müftü Mahallesi Erdemir Caddesi üzerinde faaliyet gösteren Özdemir Alış veriş merkezinde meydana geldi. İddiaya göre AVM Müdürü M. A. (47) kiracısı olan A. Ç.’yi borcunun yapılandırması için ofisine çağırdı. Kira yapılandırması sırasında ikili arasında çıkan tartışmada A. Ç. Belindeki 9 mm çapında ki silahı ile M. A. Ya 5 el ateş etti. M. A. Ayak bileğinden yaralanırken, olayı gerçekleştirdiği iddia edilen A. Ç. İse kaçtı. Alış veriş merkezine çok sayıda polis sevk edilirken, sağlık ekipleri M. A.ya yaptıkları ilk müdahalenin ardından özel hastaneye kaldırarak tedavi altına aldı. M. A. Nın hayati tehlikesinin bulunmadığı ve tedavisinin devam ettiği öğrenildi. Polis olaydan sonra kaçan A. Ç. Yi yakalamak için çalışma, Savcılık olayla ilgili soruşturma başlattı.
Ekonomistler ağustos enflasyonunu değerlendirdi

Enflasyon ekonomistlerin beklentilerine yakın gelirken, analistler Merkez Bankası'nın enflasyona ilişkin risklere dikkati çektiğini ve fiyat istikrarını desteklemek amacıyla gerekli tepkiyi vereceğini düşünüyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ağustosta aylık bazda yüzde 2,30, yıllık bazda ise yüzde 17,90 artarak analist beklentilerine yakın geldi.
Verilerin ardından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yapılan duyuruda, enflasyon görünümüne ilişkin gelişmelerin fiyat istikrarı açısından önemli risklere işaret ettiğini belirtilerek, fiyat istikrarını desteklemek amacıyla gerekli tepkinin verileceği kaydedildi.
Duyuruda, daha önce yapılan iletişimle de uyumlu olmak üzere, 13 Eylül'deki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında parasal duruşun yeniden şekillendirileceği ve fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda bütün araçların kullanılmaya devam edileceği bildirildi.
Ekonomist Haluk Bürümcekçi, son verilerle TÜFE'de ağustos aylarının artış rekorunun kırıldığını belirterek, "Gıda fiyatları enflasyonu sınırlı artırıcı yönde etkide bulunurken, gıda dışı diğer gruplarda kurlara bağlı fiyat artışlarının yüksek olması daha etkili oldu." dedi.
İşlenmemiş gıda yıllık enflasyonunun yüzde 24,4 seviyesinden yüzde 24,3’e gerilediğini, işlenmiş gıda fiyatlarının yıllık artışının ise yüzde 15,6’ya yükseldiğine dikkati çeken Bürümcekçi, ortalama yıllık artışı yüzde 10 civarında olan gıda fiyatlarının 2018’deki seyrinin enflasyonun yılı çift hanenin ne kadar üzerinde bitireceği konusunda belirleyicilerinden biri olacağını dile getirdi.
Haluk Bürümcekçi, ağustosta yüzde 17,90’a yükselen yıllık TÜFE'nin, Enflasyon Raporu’nda yer alan yıl sonu TCMB tahmininin (Yüzde 13,4) belirgin üzerinde kaldığını belirterek, gıda fiyatlarının belirsizliği ve oynaklığı dışında, ham petrol ve diğer emtia fiyatlarının görünümü, döviz kuru hareketleri ve kamu fiyat/vergi ayarlamalarının enflasyon üzerindeki risklerin yönünü belirleyeceğini kaydetti.
Enflasyonun seyri açısından döviz kurlarının daha önemli olacağına değinen Bürümcekçi, "Son bir yıllık dönemde Türk lirasındaki değer kaybının yüzde 75 düzeyine hızlanması kurlardan fiyatlara geçiş riskinin çok yükseldiği anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, manşet enflasyonun yılın zirve noktasını eylül veya ekimde yüzde 20 civarı ile göreceği söylenebilir. Manşet enflasyonun yılı 19-20 aralığında kapatmasını öngörmekteyiz, ancak tahmin üzerindeki riskler yukarı yönlüdür." dedi.
"TCMB de enflasyon görünümüne ilişkin risklere dikkati çekti"
Bürümcekçi, TCMB’nin 13 Eylül'deki PPK toplantısında ortodoks olmayan politikalara dönüş yerine politika faizini artırmasının daha doğru olacağını ifade ederek, TCMB'nin enflasyon verisinin ardından yaptığı duyuruda da enflasyon görünümüne ilişkin gelişmelerin fiyat istikrarı açısından önemli risklere işaret ettiğini ve fiyat istikrarını desteklemek amacıyla gerekli tepkiyi vereceğini bildirerek bu sinyali verdiğini dile getirdi.
Temmuzdaki PPK toplantısında, piyasadaki 100-125 baz puanlık faiz artış beklentisine karşılık faizlerde değişikliğe gidilmediğini, ve politika faizinin yüzde 17,75 seviyesinde sabit tutulduğunu anımsatan Bürümcekçi, doğru olanın 13 Eylül’deki PPK toplantısında 1 hafta vadeli repo faizinin enflasyon ve enflasyon beklentileri ile daha uyumlu bir seviyeye çekilmesi olacağını ifade etti.
"Yıl sonu tahminimizi yüzde 18,8’e çıkarıyoruz"
Halk Yatırım Araştırma Direktörü Banu Kıvci Tokalı, taze sebze-meyve fiyatlarında devam eden düşüşe karşın, kurdaki değer kaybının işlenmiş gıda, ev eşyası, otomotiv, eğlence-kültür, haberleşme araçları başta olmak üzere belirgin yansıması ile elektrik-doğalgaz fiyatlarına yapılan zamların, enflasyondaki yükselişte etkili olduğunu kaydetti.
Geçen ay ivme kaybeden yıllık enflasyondaki artış trendinin, ağustosta tekrar hız kazandığına dikkati çeken Tokalı, "Eylül ayına ait ilk gelişmeler de (elektrik-doğalgaz fiyatlarına yapılan yeni zamlar, kurun seyri gibi), yıllık enflasyonun artış trendine devam ederek yüzde 19’lu seviyelere yükselebileceğine işaret ediyor. Kurun geçişkenlik etkisini düşündüğümüzde, yıl sonuna ait yüzde 15,3’lük tahminimizi yüzde 18,8’e çıkarıyoruz. 2019 tahminimizi de yüzde 11,5’ten yüzde 13,8’e daha ılımlı olarak yukarı çekiyoruz." ifadelerini kullandı.
"Faiz beklentisi arttı"
DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Stratejisti Orkun Gödek ise farklı beklentilerin oluştuğu veri döneminde TÜFE gerçekleşmesinin genel olarak piyasa işlemcilerinin öngörüleri ile uyuştuğunu belirterek, "Enerji fiyat ayarlamalarının ve işlenmiş gıda fiyatlarının TÜFE gelişmelerinde etkili olduğu görülüyor. Öte yandan, kur geçişkenliğinin yakından hissedildiği sektörler de dikkati çekiyor." dedi.
Aylık TÜFE gelişmesine en ciddi katkının ulaştırma grubundan geldiğine dikkati çeken Gödek, giyim ve ayakkabı grubunun, ana harcama grupları içerisinde ay bazında gerileme gösteren tek sınıf olarak öne çıktığını kaydetti.
Gödek, maliyetlerdeki artışın üretici fiyatları nezdinde de etkisini gösterdiğine değinerek, TÜFE'nin bu ve son dönem kur kaynaklı gelişmeler nedeniyle yüzde 18-20 aralığına çıkabileceğini öngördü.
TCMB’nin 13 Eylül'de gerçekleştireceği PPK toplantısında ciddi derecede para politikası ayarlaması yapabileceğini söyleyen Gödek, böyle politika faizi ile piyasa faizleri arasında oluşan boşluğu kapatacağı beklentisinin arttığını ifade etti.
Çin'den Afrika'ya 60 milyar dolarlık destek

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Çin'in, Afrika'ya hükümet yardımı şeklinde 60 milyar dolarlık yardım yapacağını açıkladı. Cİnping'in açıklamasına göre,
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, übaşkent Pekin’deki Tiananmen Meydanı’nda yer alan Büyük Halk Salonu’nda düzenlenen 2018 Çin-Afrika İşbirliği Forumu Pekin Zirvesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, Pekin hükümetinin Afrika’ya 60 milyar dolar yardımda bulunacağını söyledi.
60 milyar dolarlık yardımın, 15 milyar doları hibe, 20 milyar doları faizsiz kredi, 10 milyar doları özel kalkınma fonu, 5 milyar doları Afrika’dan Çin’e ithalatı destekleme fonu, 10 milyar doları da Çinli iş adamlarının gelecek 3 yıl boyunca Afrika'da yapacağı yatırım tutarı olacak.
Şi, en az gelişmiş ülkeler, ağır borç yükü altındaki ülkeler ile fakir ülkelerin borçlarından muaf tutulacağını kaydetti.
Çin ile Afrika arasında kalkınma ve yardım programları
Çin Devlet Başkanı Şi, ülkesinin gelecek 3 yılda Afrika ülkelerinde endüstriyel gelişim, altyapı bağlantıları, ticaretin kolaylaştırılması ve yeşil kalkınma alanlarında büyük projeler yürüteceğini ifade etti.
Afrika Birliği ile altyapı iş birliği planını şekillendireceklerini vurgulayan Şi, Çinli firmaların kıtanın altyapı gelişiminde yap-işlet-devret dahil çeşitli modellerde yer almasını destekleyeceklerini ve kıtadan Çin’e yapılan ithalatı artıracaklarını söyledi.
Şi, Çin’in ayrıca Afrika’da doğal afetlerden etkilenen ülkelere bir milyar yüen (117 milyon dolar) tutarında acil insani gıda yardımı göndereceğini belirterek, tarım alanında da 50 zirai yardım programının yapılacağını ve kıta ülkelerine 500 tarım uzmanın gönderileceğini ifade etti.
Afrika’da 50 bin öğrenciye hükümet bursu imkanı vereceklerini belirten Şi, Afrikalı girişimcilerin yapacağı küçük işletmeleri destekleyeceklerini de dile getirdi.
Şi, 2015’te düzenlenen Çin-Afrika İşbirliği Forumu Johannesburg Zirvesi’nden bu yana kıtada çok sayıda demiryolu, otoyol, havalimanı, liman ve diğer altyapı yatırımları projeleri ile ekonomik ve ticari işbirliği bölgeleri inşa ettiklerini dile getirerek, güvenlik, bilim, eğitim, kültür, sağlık, toplum refahının artırılması ve insani değişimler alanlarında ülkesinin Afrika ile işbirliğinin derinleştiğini anlattı.
Afrika'nın iç işlerine müdahale edilmeyecek
Çin’in Afrika ile ilişkilerinde eşitlik, dostluk ve samimiyetin kıymetini bildiğini dile getiren Çin Devlet Başkanı Şi, Çin’in Afrika ile ilişkilerinde kıta ülkelerinin kendi ulusal şartlarında kalkınmasına ve iç işlerine müdahale edilmeyeceği, yapılacak yardımlarında herhangi bir siyasi koşul öne sürülmeyeceği ve finansal yatırımlarda siyasi çıkar talep edilmeyeceği şeklinde bir yaklaşımın izleneceğini söyledi.
Şi, "Hiç kimse Çin-Afrika halklarının birliğine zarar veremez." ifadelerini kullandı.
Pekin yönetimi, Afrika ülkelerini ağır şekilde borçlandırdığı eleştirilerini reddediyor.
Çin-Afrika İş Birliği Forumu (FOCAC), kurulduğu 2000 yılından bu yana ilki 2006’da Pekin’de, ikincisi de 2015’te Johannesburg’da olmak üzere iki kez zirve düzenledi.
Bu yıl Pekin'de düzenlenen üçüncü zirveye 50'den fazla Afrika ülkesinin yanı sıra Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği gibi uluslararası ve bölgesel örgütlerin temsilcileri katılıyor.
Zabıta ve Polisten ortak denetim…

Zabıta ve Polisten ortak denetim…
Zonguldak Ereğli’de Zabıta Müdürlüğü ekipleri ve trafik polisi şehrin değişik noktalarında ortak denetim gerçekleştirdi.
Zonguldak İl Emniyet Müdürlüğünün il genelinde başlattığı ortak denetim çalışmaları kapsamında, Kdz. Ereğli’de zabıta ve trafik polisi ortak denetim gerçekleştirdi.
Ereğli Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, İlçe Trafik Müdürlüğü ekipleri ile İl Emniyet Müdürlüğünden gelen trafik polisleri, ilçede trafik ve yaya yoğunluğunun olduğu 8 ayrı noktada bugün sabah itibariyle denetimlere başladı.
Zabıta Müdürü Alptekin Dursun, trafik polisleriyle ortak yapılan denetimlerin gün boyu süreceğini belirterek; “Ekipler parklar, kaldırım işgalleri, araç trafiği başta olmak üzere 8 ayrı noktada denetimlerini sürdürüyor. İl Emniyet Müdürlüğünün başlatmış olduğu bu çalışmaya, bizde Kdz.Ereğli Belediyesi Zabıta Müdürlüğü olarak katkı veriyoruz. Ekipler, gerekli gördükleri hallerde cezai işlem uygulayacaklar” dedi.