Ekonomistler ağustos enflasyonunu değerlendirdi

3 Eylül 2018 Pazartesi 16:55

Ekonomistler ağustos enflasyonunu değerlendirdi

Enflasyon ekonomistlerin beklentilerine yakın gelirken, analistler Merkez Bankası'nın enflasyona ilişkin risklere dikkati çektiğini ve fiyat istikrarını desteklemek amacıyla gerekli tepkiyi vereceğini düşünüyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ağustosta aylık bazda yüzde 2,30, yıllık bazda ise yüzde 17,90 artarak analist beklentilerine yakın geldi.

Verilerin ardından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yapılan duyuruda, enflasyon görünümüne ilişkin gelişmelerin fiyat istikrarı açısından önemli risklere işaret ettiğini belirtilerek, fiyat istikrarını desteklemek amacıyla gerekli tepkinin verileceği kaydedildi.

Duyuruda, daha önce yapılan iletişimle de uyumlu olmak üzere, 13 Eylül'deki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında parasal duruşun yeniden şekillendirileceği ve fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda bütün araçların kullanılmaya devam edileceği bildirildi.

Ekonomist Haluk Bürümcekçi, son verilerle TÜFE'de ağustos aylarının artış rekorunun kırıldığını belirterek, "Gıda fiyatları enflasyonu sınırlı artırıcı yönde etkide bulunurken, gıda dışı diğer gruplarda kurlara bağlı fiyat artışlarının yüksek olması daha etkili oldu." dedi.

İşlenmemiş gıda yıllık enflasyonunun yüzde 24,4 seviyesinden yüzde 24,3’e gerilediğini, işlenmiş gıda fiyatlarının yıllık artışının ise yüzde 15,6’ya yükseldiğine dikkati çeken Bürümcekçi, ortalama yıllık artışı yüzde 10 civarında olan gıda fiyatlarının 2018’deki seyrinin enflasyonun yılı çift hanenin ne kadar üzerinde bitireceği konusunda belirleyicilerinden biri olacağını dile getirdi.

Haluk Bürümcekçi, ağustosta yüzde 17,90’a yükselen yıllık TÜFE'nin, Enflasyon Raporu’nda yer alan yıl sonu TCMB tahmininin (Yüzde 13,4) belirgin üzerinde kaldığını belirterek, gıda fiyatlarının belirsizliği ve oynaklığı dışında, ham petrol ve diğer emtia fiyatlarının görünümü, döviz kuru hareketleri ve kamu fiyat/vergi ayarlamalarının enflasyon üzerindeki risklerin yönünü belirleyeceğini kaydetti.

Enflasyonun seyri açısından döviz kurlarının daha önemli olacağına değinen Bürümcekçi, "Son bir yıllık dönemde Türk lirasındaki değer kaybının yüzde 75 düzeyine hızlanması kurlardan fiyatlara geçiş riskinin çok yükseldiği anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, manşet enflasyonun yılın zirve noktasını eylül veya ekimde yüzde 20 civarı ile göreceği söylenebilir. Manşet enflasyonun yılı 19-20 aralığında kapatmasını öngörmekteyiz, ancak tahmin üzerindeki riskler yukarı yönlüdür." dedi.

"TCMB de enflasyon görünümüne ilişkin risklere dikkati çekti"

Bürümcekçi, TCMB’nin 13 Eylül'deki PPK toplantısında ortodoks olmayan politikalara dönüş yerine politika faizini artırmasının daha doğru olacağını ifade ederek, TCMB'nin enflasyon verisinin ardından yaptığı duyuruda da enflasyon görünümüne ilişkin gelişmelerin fiyat istikrarı açısından önemli risklere işaret ettiğini ve fiyat istikrarını desteklemek amacıyla gerekli tepkiyi vereceğini bildirerek bu sinyali verdiğini dile getirdi.

Temmuzdaki PPK toplantısında, piyasadaki 100-125 baz puanlık faiz artış beklentisine karşılık faizlerde değişikliğe gidilmediğini, ve politika faizinin yüzde 17,75 seviyesinde sabit tutulduğunu anımsatan Bürümcekçi, doğru olanın 13 Eylül’deki PPK toplantısında 1 hafta vadeli repo faizinin enflasyon ve enflasyon beklentileri ile daha uyumlu bir seviyeye çekilmesi olacağını ifade etti.

"Yıl sonu tahminimizi yüzde 18,8’e çıkarıyoruz"

Halk Yatırım Araştırma Direktörü Banu Kıvci Tokalı, taze sebze-meyve fiyatlarında devam eden düşüşe karşın, kurdaki değer kaybının işlenmiş gıda, ev eşyası, otomotiv, eğlence-kültür, haberleşme araçları başta olmak üzere belirgin yansıması ile elektrik-doğalgaz fiyatlarına yapılan zamların, enflasyondaki yükselişte etkili olduğunu kaydetti.

Geçen ay ivme kaybeden yıllık enflasyondaki artış trendinin, ağustosta tekrar hız kazandığına dikkati çeken Tokalı, "Eylül ayına ait ilk gelişmeler de (elektrik-doğalgaz fiyatlarına yapılan yeni zamlar, kurun seyri gibi), yıllık enflasyonun artış trendine devam ederek yüzde 19’lu seviyelere yükselebileceğine işaret ediyor. Kurun geçişkenlik etkisini düşündüğümüzde, yıl sonuna ait yüzde 15,3’lük tahminimizi yüzde 18,8’e çıkarıyoruz. 2019 tahminimizi de yüzde 11,5’ten yüzde 13,8’e daha ılımlı olarak yukarı çekiyoruz." ifadelerini kullandı.

"Faiz beklentisi arttı"

DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Stratejisti Orkun Gödek ise farklı beklentilerin oluştuğu veri döneminde TÜFE gerçekleşmesinin genel olarak piyasa işlemcilerinin öngörüleri ile uyuştuğunu belirterek, "Enerji fiyat ayarlamalarının ve işlenmiş gıda fiyatlarının TÜFE gelişmelerinde etkili olduğu görülüyor. Öte yandan, kur geçişkenliğinin yakından hissedildiği sektörler de dikkati çekiyor." dedi.

Aylık TÜFE gelişmesine en ciddi katkının ulaştırma grubundan geldiğine dikkati çeken Gödek, giyim ve ayakkabı grubunun, ana harcama grupları içerisinde ay bazında gerileme gösteren tek sınıf olarak öne çıktığını kaydetti.

Gödek, maliyetlerdeki artışın üretici fiyatları nezdinde de etkisini gösterdiğine değinerek, TÜFE'nin bu ve son dönem kur kaynaklı gelişmeler nedeniyle yüzde 18-20 aralığına çıkabileceğini öngördü.

TCMB’nin 13 Eylül'de gerçekleştireceği PPK toplantısında ciddi derecede para politikası ayarlaması yapabileceğini söyleyen Gödek, böyle politika faizi ile piyasa faizleri arasında oluşan boşluğu kapatacağı beklentisinin arttığını ifade etti.

Yorumlar

Çin'den Afrika'ya 60 milyar dolarlık destek

3 Eylül 2018 Pazartesi 16:53

Çin'den Afrika'ya 60 milyar dolarlık destek

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Çin'in, Afrika'ya hükümet yardımı şeklinde 60 milyar dolarlık yardım yapacağını açıkladı. Cİnping'in açıklamasına göre,

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, übaşkent Pekin’deki Tiananmen Meydanı’nda yer alan Büyük Halk Salonu’nda düzenlenen 2018 Çin-Afrika İşbirliği Forumu Pekin Zirvesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, Pekin hükümetinin Afrika’ya 60 milyar dolar yardımda bulunacağını söyledi.

60 milyar dolarlık yardımın, 15 milyar doları hibe, 20 milyar doları faizsiz kredi, 10 milyar doları özel kalkınma fonu, 5 milyar doları Afrika’dan Çin’e ithalatı destekleme fonu, 10 milyar doları da Çinli iş adamlarının gelecek 3 yıl boyunca Afrika'da yapacağı yatırım tutarı olacak.

Şi, en az gelişmiş ülkeler, ağır borç yükü altındaki ülkeler ile fakir ülkelerin borçlarından muaf tutulacağını kaydetti.

Çin ile Afrika arasında kalkınma ve yardım programları

Çin Devlet Başkanı Şi, ülkesinin gelecek 3 yılda Afrika ülkelerinde endüstriyel gelişim, altyapı bağlantıları, ticaretin kolaylaştırılması ve yeşil kalkınma alanlarında büyük projeler yürüteceğini ifade etti.

Afrika Birliği ile altyapı iş birliği planını şekillendireceklerini vurgulayan Şi, Çinli firmaların kıtanın altyapı gelişiminde yap-işlet-devret dahil çeşitli modellerde yer almasını destekleyeceklerini ve kıtadan Çin’e yapılan ithalatı artıracaklarını söyledi.

Şi, Çin’in ayrıca Afrika’da doğal afetlerden etkilenen ülkelere bir milyar yüen (117 milyon dolar) tutarında acil insani gıda yardımı göndereceğini belirterek, tarım alanında da 50 zirai yardım programının yapılacağını ve kıta ülkelerine 500 tarım uzmanın gönderileceğini ifade etti.

Afrika’da 50 bin öğrenciye hükümet bursu imkanı vereceklerini belirten Şi, Afrikalı girişimcilerin yapacağı küçük işletmeleri destekleyeceklerini de dile getirdi.

Şi, 2015’te düzenlenen Çin-Afrika İşbirliği Forumu Johannesburg Zirvesi’nden bu yana kıtada çok sayıda demiryolu, otoyol, havalimanı, liman ve diğer altyapı yatırımları projeleri ile ekonomik ve ticari işbirliği bölgeleri inşa ettiklerini dile getirerek, güvenlik, bilim, eğitim, kültür, sağlık, toplum refahının artırılması ve insani değişimler alanlarında ülkesinin Afrika ile işbirliğinin derinleştiğini anlattı.

Afrika'nın iç işlerine müdahale edilmeyecek

Çin’in Afrika ile ilişkilerinde eşitlik, dostluk ve samimiyetin kıymetini bildiğini dile getiren Çin Devlet Başkanı Şi, Çin’in Afrika ile ilişkilerinde kıta ülkelerinin kendi ulusal şartlarında kalkınmasına ve iç işlerine müdahale edilmeyeceği, yapılacak yardımlarında herhangi bir siyasi koşul öne sürülmeyeceği ve finansal yatırımlarda siyasi çıkar talep edilmeyeceği şeklinde bir yaklaşımın izleneceğini söyledi.

Şi, "Hiç kimse Çin-Afrika halklarının birliğine zarar veremez." ifadelerini kullandı.

Pekin yönetimi, Afrika ülkelerini ağır şekilde borçlandırdığı eleştirilerini reddediyor.

Çin-Afrika İş Birliği Forumu (FOCAC), kurulduğu 2000 yılından bu yana ilki 2006’da Pekin’de, ikincisi de 2015’te Johannesburg’da olmak üzere iki kez zirve düzenledi.

Bu yıl Pekin'de düzenlenen üçüncü zirveye 50'den fazla Afrika ülkesinin yanı sıra Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği gibi uluslararası ve bölgesel örgütlerin temsilcileri katılıyor.

Yorumlar

Zabıta ve Polisten ortak denetim…

3 Eylül 2018 Pazartesi 16:52

Zabıta ve Polisten ortak denetim…

Zabıta ve Polisten ortak denetim…

Zonguldak Ereğli’de Zabıta Müdürlüğü ekipleri ve trafik polisi şehrin değişik noktalarında ortak denetim gerçekleştirdi.

Zonguldak İl Emniyet Müdürlüğünün il genelinde başlattığı ortak denetim çalışmaları kapsamında, Kdz. Ereğli’de zabıta ve trafik polisi ortak denetim gerçekleştirdi.

Ereğli Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, İlçe Trafik Müdürlüğü ekipleri ile İl Emniyet Müdürlüğünden gelen trafik polisleri, ilçede trafik ve yaya yoğunluğunun olduğu 8 ayrı noktada bugün sabah itibariyle denetimlere başladı.

Zabıta Müdürü Alptekin Dursun, trafik polisleriyle ortak yapılan denetimlerin gün boyu süreceğini belirterek; “Ekipler parklar, kaldırım işgalleri, araç trafiği başta olmak üzere 8 ayrı noktada denetimlerini sürdürüyor. İl Emniyet Müdürlüğünün başlatmış olduğu bu çalışmaya, bizde Kdz.Ereğli Belediyesi Zabıta Müdürlüğü olarak katkı veriyoruz. Ekipler, gerekli gördükleri hallerde cezai işlem uygulayacaklar” dedi.

Yorumlar

Yavuzyılmaz, Karayolları Yetkililerini Göreve Çağırdı...

2 Eylül 2018 Pazar 23:45

Yavuzyılmaz, Karayolları Yetkililerini Göreve Çağırdı...

Yavuzyılmaz, Karayolları Yetkililerini Göreve Çağırdı...

Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Zonguldak-Devrek Karayolunda yetersiz olan trafik güvenliğinin arttırılmasının sağlanması amacıyla Karayolları Genel Müdürlüğü'ne dilekçe sundu. 

 

Yavuzyılmaz dilekçesinde, bir türlü tamamlanamayan Zonguldak-Devrek karayolunda, geliş ve gidiş istikametinin teğet geçtiği dere yatağı ve uçurumlara rağmen, koruyucu önlem olarak kısım kısım hiç olmayan yada eksik olan bariyerler nedeniyle, ölümcül trafik kazalarının yaşandığına dikkat çekerek, bölgenin sisli ve yağışlı iklimi ve  yolların tehlikeli virajları da hesaba katıldığında, kazalarda ki ölüm ve yaralanma oranlarının daha da arttığına işaret etti. 

 

Yavuzyılmaz konuyla ilgili değerlendirmesinde, “Zonguldak-Devrek karayolunun geliş-gidiş istikameti bilindiği üzere yer yer dere yatakları ve uçurum kenarına teğet geçiyor. Bu yollar uzun yıllardır inşaat halinde olup bir türlü yapımı bitirilemediği için buradaki ikaz levhaları ve bariyeler de yerlerine konulmuyor.  Eksik bariyerler ve yetersiz önlemler nedeniyle maalesef, karayolundan dere yatağına uçan araçlar ile hayatını kaybeden, yaralanan veya sakat kalan vatandaşlarımızls ilgili sıklıkla haberler okuyoruz. Geçtiğimiz bayram arifesinde bu kara yolunda bazı gözlem ve ölçümlerde bulunduk. İncelemeler çerçevesinde yolun uçurumlara teğet geçen yerlerinde bariyerler olmadığını yerinde kilometre kilometre tespit ettik. Sonrasında konunun önemini yetkililerimize sözlü olarak aktardım. Aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki görevime dayanarak Karayolları Genel Müdürlüğümüzü ikaz ettim. 

 

Dilekçemizde de, konunun önem ve sorumluluğunu, yasal altyapısıyla birlikte ifade ederek, mesuliyetin kendilerinde olduğunu, halihazırda kullanılmakta olan yolun can güvenliğin alınmamasının, yol inşaatının tamamlanamaması gibi bir bahaneyle gerekçelendirilmesinin kabul edilemeyeceğini ve Zonguldak halkının güvenli bir şekilde bu karayolunda araç kullanabilmesi için gereken tedbirlerin ivedilikle alınması gerektiğini ifade ettim. 

 

Dilekçe dağıtım olarak, Valiliğimize, Emniyet Müdürlüğümüze ve Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı'na gönderilmiştir. Dolayısıyla bu konuyu ilerleyen günlerde tekrar gündeme getirecek çözümü için hem valimiz hem emniyet müdürümüzle yeniden görüş alışverişinde bulunacağız. Çünkü kaybedilen canların telafisi yoktur. Bu nedenle artık gereken önlemleri almak ve bariyerleri koymak için, yolların bitmesini beklemek, zaten ödenek yokluğu sebebiyle projelerin, bir bir askıya alındığı bu dönemde gerçekten anlamsız bir hale gelmiştir. Buraya acil bir şekilde müdahale edilerek bariyerler konulmalıdır. Zonguldak halkımızın ve şehrimize dışarıdan gelen vatandaşlarımızın bu karayolunda can güvenceleri sağlanmalıdır.

 

Yorumlar

Üniversiteler boş kaldı

2 Eylül 2018 Pazar 23:37

Üniversiteler boş kaldı

YKS yerleştirme sonuçlarını BirGün’e değerlendiren uzmanlar, Vakıf üniversitelerinin yüzde 98’inin, devlet üniversitelerinin yaklaşık yüzde 87’sinin tam kontenjanının dolmadığını ifade etti

Merakla beklenen Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı(YKS) yerleştirme sonuçları önceki gün açıklandı. Sistemin ilk kez uygulanması ve yaşanan belirsizlikler nedeniyle yine üniversite hayali kuran öğrenciler mağduriyet yaşadı. İyi bir sıralamaya sahip olup garanti olsun diye kendi sıralamasının çok altında yerleri listelerine ekleyen öğrenciler de açıkta kaldı. Yeni sistemin ilk sonuçlarını eğitim uzmanları Salim Ünsal ve Pervin Kaplan BirGün için değerlendirdi.

Sistem rasyonel değil
Ünsal, daha önce de sistemdeki köklü değişim en fazla tercih sürecini etkileyeceğini söylediklerini hatırlatarak, “İlk kez bu yıl kullanılan bir sistem olması özellikle belirsizliğin tercihler üzerinde çok büyük bir etki yarattığı ve bu etkiden dolayı da ne yazık ki kontenjanlarda önemli bir oranda boşluk kaldığını gördük. Bir taraftan sınavın soru sayılarının azalmış olması ve sınavlarda özellikle matematikte öğrencilerin çok alışık olmadığı yeni nesil soruların sorulmuş olması ister istemez performanslara olumsuz yansıdı. Buna rağmen matematikte iyi netler yapanları sıralamada iyi noktalara taşıdı sonuçlar” dedi. Sistemdeki değişimin barajı geçen aday sayılarını artırdığını belirten Ünsal, “1 milyonu biraz geçkin olan kontenjanların tamamını dolduracak bir sistem olması gerekirdi. Zira üniversite kapılarında her gün iki buçuk milyon öğrenci bekliyorken bu kadar kontenjanın boş kalıyor olması çok rasyonel bir sistem olmadığını gösteriyor” şeklinde konuştu.

Sistemde değişiklikler yapılması gerektiğini ifade eden Ünsal şöyle dedi: “Alelacele yapılan, üzerinde çok irdelenmeden ve üzerinde düşünülmeden yapılan, sonuçlarının alınması bakımından çok analiz edilmeden yapılan bir sistem. Sistemde bazı çalışmaların ve değişimlerin olması kanaatindeyim ama yapılır mı bilmiyorum.”

Ekonomik krizin yansıması
Tercihlerin büyük sürprizlerle yapıldığını aktaran Ünsal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Öğrencilerin elinde referans alacakları somut veriler yoktu. O nedenle çocuklar daha geniş yelpazeden tercih yapma eğilimi gösterdiler. Bazı öğrenciler de bu belirsizlikten dolayı hiç tercih yapmadı. Bu da tercih sayısının az olmasındaki önemli gerekçelerden biri oldu. Boşlukların iki yıllık üniversitelerde olacağını düşünüyorduk ama bu sene tam tersi dört yıllık üniversiteler boş kaldı. Bunun en büyük sebebi, öğrencilerin dört yıllık bir eğitimden sonra özellikle iş ve istihdam konusunda sıkıntılı bir süreç yaşaması.
Bunun yanı sıra ülkenin içinden geçtiği ekonomik krizin de özellikle vakıf üniversitelerinin lisans programlarının boş kalmasında etkili olduğunu görüyoruz. Geçtiğimiz yıllarda hukuk alanı hiç boş kalmazdı ama bu yıl 900 kontenjana varan bir boşluk var. Bu ekonomik krizin tercihlere yansıdığının önemli bir göstergesi.”

Başarı sıralaması genişletilmeliydi
En önemli sorunlardan birinin baraj sorunu olduğunu aktaran Ünsal, “Bazı bölümler için getirilen sıralama barajları geçtiğimiz yıllarda bir anlam ifade ediyordu. Daha başarılı öğrencilerle bu bölümleri dolduralım diye. Yeni sistemde bu başarı sıralarını aynen tutarsanız boş kalır diye uyarmamıza rağmen en son dakikada bir değişiklik yaptılar. Kontenjanlar da bir genişleme yarattılar ama bunun da yeterli olmadığını görüyoruz. Kontenjanlar biraz daha geriden alınmış olsaydı bu boş kalanlar biraz daha dolmuş olabilirdi” dedi.

Ünsal kayıt kaçak sorununa da değindi: “Bir yer kazanıp kayıt olmayacak öğrencilerin de çok sayıda olacağına dair endişemiz var. Öğrenciler iyi bir referansla sevdiği bölümleri tercih etmedi. Bu da açıkta kalan öğrenciler için bir sorun.”

Anadolu’dan tabela liselerine
Pervin Kaplan da liselerin başarı oranlarına dikkat çekti. Ailelerin iyi bir eğitim için Anadolu liselerini tercih ettiğini belirten Kaplan, “Ama Anadolu liselerinin üniversiteye öğrenci yerleştirme oranı yüzde 29’larda kaldı. Bu liseler önceki yıllarda çok daha başarılıydı. Bu liseler tabela liseleri haline mi dönüştüler? Vakıf üniversiteleri bu yıl yüzde 44 oranında boş kaldı. Devlette yüzde yüz doluluk oranı sadece 17 üniversitede var. Vakıf üniversitelerin ise sadece 2’si yüzde yüz doldu. Bu üniversiteleri sıkıntılı günler bekliyor” dedi.

Tavan taban puan arasında da başarı sıralamalarında da uçurum olduğunu dile getiren Kaplan şöyle konuştu: “Yeni üniversite sistemi ve puanlama sistemi değiştirildi. Tek tür çözenlerin iki puan türü de hesaplandı. Eşit ağırlık öğrencilerinin önüne sayısallar girdi. Bu sistemde en büyük sıkıntı sözel öğrencilerinde. Hem başarı sıralarına hem aynı bölüme yerleşen öğrenciler arasındaki bu kadar puan farkı olmasına neden oldu. Yanlış yönlendirme ve tercih de buna sebep olmuş olabilir. Birileri çıktı, şunla bunu çarpın dedi.

ÖSYM ve YÖK’ün bir açıklama yapması gerekiyor. Öğrencilerdeki soru işaretleri giderilmeli. Doğru bir hesaplama yapıldığı ve doğru yerleştirildikleri konusunda ikna edilmeliler. Önümüzdeki yıl da bu başarı sıralamalarına bakarak tercih yapacak öğrencilerin çok büyük hayal kırıklığı yaşayacağını düşünüyorum. Ek yerleştirmeye, tercih yapmayanların ve açıkta kalanların da katılmasını tavsiye ederim. Seneye ortaöğretim başarı puanları yarıya inecek çünkü.”

Yorumlar