Kalay’dan çarpıcı açıklamalar!

15 Eylül 2018 Cumartesi 10:10

Kalay’dan çarpıcı açıklamalar!

Karadeniz Ereğli Belediye Meclis Üyesi Yusuf Kalay, 93,9 Değişim Radyo’da yayınlanan ve Şenol Azman tarafından hazırlanıp sunulan Kara Tren programında, siyaset ve gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Karadeniz Ereğli Belediye Meclis Üyesi Yusuf Kalay, “Tarih 2011. Neriman Hanım CHP’den vekil adayı. Belediyeye seksen ila yüz eleman alındı. Halil Bey döneminde personel şişirildi. Biz iktidara geldik, yine personel alımı oldu. Şu anda mızrak çuvala sığmıyor. Biz üç yüz kişiye hiç verim almadan para ödüyoruz.”

Karadeniz Ereğli Belediye Meclis Üyesi Yusuf Kalay, 93,9 Değişim Radyo’da yayınlanan ve Şenol Azman tarafından hazırlanıp sunulan Kara Tren programında,  siyaset ve gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Kalay, programda kendisinin her zaman başa güreşmeyi istediğini, daha sonra da böyle olacağını söyledi.

AK Parti’nin 2014 seçimlerini kazanmasından sonraki süreci değerlendiren Meclis Üyesi Kalay şöyle konuştu:

“Her beş yılda bir taksimetre sıfırlanır. 2014’te seçimi kazanmamızın hayal olduğunu söyleyen çok kişi vardı. Ama biz seçimi rahat kazanacağımıza inanmıştık. Belediye başkanının yanlışları sürüyordu. Yarattığı gergin ortamlar, STK’lar ve büyük kuruluşların değişim istemesi, bizim saha çalışmamız 2014’te seçimi kazanmamıza vesile olmuştur. Büyük umutlarla başladık, her şey güzel gidiyordu ama sonra şu anda bile açıklayamayacağımız birçok argüman hizmetlerin yavaşlamasına sekteye uğramasına, parti içi gerginliklere, doku uyuşmazlığına yol açtı, bu da hizmet kalitesini düşürdü. Halkın bizden büyük beklentisi vardı. Bizim de beklentimiz vardı. İktidarla yereli birleştirme söylemiyle yola çıktık. İktidar ve yereli birleştirirsek arzu edilen birçok yatırım gelir demiştik ama maalesef geçtiğimiz sürede merkezle yereli birleştirip beklenen projeleri gerçekleştiremedik.”

“HALA ALTYAPIYI BİTİREMEDİK, İNOVASYONU NASIL KONUŞALIM?”

Belediyeciliğin farklı bir yapı olduğunu ifade eden Kalay şöyle konuştu:

“Bizim en büyük arzumuz diyalogların gelişmesiydi, kavga ortamının bitmesiydi ama olmadı. Bunu engelleyen bir grup var ve bunda da başarılı oluyorlar. Kişiler de buna uyduğunda başarılı  oluyorlar.  Belediyecilik yeraltı ve yerüstünde yapılır.  Projelerimizde alt basamaklar daha önemli. Çarşıda park sorunu var. Belediye binası projemiz vardı, hal binasında oturuyoruz. AKM yapacağız derken eldeki sinemayı kapatmak zorunda kaldık. İnovasyon merkezleri, gözlem istasyonları falan geçtik. İller akıllı kentleri konuşuyor, biz hala altyapıyı bitirmemişiz. Biz inovasyonu nasıl anlatalım.”

“ELİMİZDE OLANLARI DA KAYBETMEYE BAŞLADIK”

Kendisinin belediye meclis üyesi olduğunu, Belediye Meclisi’nin karar organizasyonu olduğunu ifade eden Kalay şöyle dedi:

“Meclise belediye başkanının getirdiği gündemin doğru, yararlı veya olmadığına karar veririz. Bizim şunu yapalım demeye hakkımız yok. Bunları belediye başkanı belirliyor. Bizden beklenen projelerin yüzde 99’unu gerçekleştiremedik.  Elimizde olanları da kaybetmeye başladık. AKM yok, Kent meydanı dedik içine bir sürü argüman girdi, arzu etmediğimiz şeyler oldu. Hiç yoktan içine bir cami koyduk, Ereğli bunu kabul etmedi, muhalefet bunu kabul etmedi. Sahil yetmiyor, ocakta karda fırtınada tahribatın tamirini yapamadık. Önemli olan bu süre bitmiştir, artık marka kentten çıkmış, akıllı kent olmaya giderken, sosyal belediyecilik yapamamışız. Ben bunları düzeltmeye talip olmuş bir adamım. 2009’da aday adayı oldum, süreçler farklı gelişti. 2014’te Ankara’da Hüseyin Uysal ile masa üstündeki iki isimden biriydim, ona kısmet oldu.”

“ADAYIM…”

Uysal’ın protokol kapısından girişi yasakladığını ifade eden Kalay, “Ben oradan girerim ama orada çalışan arkadaşlar mağdur olmasın diye zorlamıyorum. Protokol kapısından girişi yasaklayan mantıktan ne beklersiniz. Zayıf bir karnemiz var, kendimizi anlatmakta zorlanacağız” diye konuştu.

Kendisinin belediye başkan adayı olduğunu ifade eden Kalay, “Şu anda kamuoyu önünde aday adaylığını açıklayan dört adaydan bir tanesiyim” ifadelerini kullandı.

2014 yılı seçim katalogunda yer alan projeleri değerlendirirken, Monoray projesinin kendi projesi olduğunu, trafiği çözmek için gerekli olduğunu ifade eden Kalay, pazaryeri projelerinin de güzel olduğunu ancak gelinen noktanın hayal kırıklığı olduğunu söyledi. 

“RUTİN BELEDİYECİLİK DIŞINDA ORTAYA KOYDUĞUMUZ NE VAR?”

Yaptıkları konusunu değerlendirirken, Kalay şunları söyledi:

 “Rutin belediyeciliğimiz devam ediyor.  Kanalizasyon, su, yağmur arıtma, çöp toplama işleri devam ediyor.  Bunun dışında ortaya koyduğumuz bir projemiz var mı? İstasyonun yanında bir paten tesisi yaptık, sosyal bir proje oldu.  Yüzde yirmilik bir pazaryeri rehabilitasyonu yapıldı. Çok az bir seviyede kaldı.  Kapalı pazaryerine kadar altını otopark yapıp, üstüne kolon akslı yapı yaptığımızda, üstüne çelik konstrüksiyon katlı  otopark yapıldığında ilçenin otopark problemi yüzde doksan biterdi. Bu aynı zamanda çarşı esnafının büyük bir sorunu çözecekti. Çarşı esnafında çok büyük sıkıntı var. Buraya parayı gömdük gitti. Yeni gelen ya bu yapılanı yok sayıp yeniden yapacak, ya da Ereğli halkı buna mahkum kalacak.”

Yılda seksen bin ton asfalt döken bir belediyeden sonra bu sene 15 bin ton asfaltı yere seremediklerini ifade eden Kalay “Hiçbir belediye başkanı bunu tek başına yapamaz. Bunlar ekip işidir. Ben böyle yaptım demekle olmuyor. Olursa bu kadar oluyor.  Bizim imarda yüzlerce otopark alanımız var. Bunların hızla istimlak edilip, paraları verilip otopark yapılmalı. Düz otoparka karşıyım. Çelik konstrüksiyon üç dört katlı otoparklar yapılmalı. Beton değil. Çeliğin geri dönüşümü çok kolay. Gerektiğinde cıvatayı söküp kaldırırsın” ifadesini kullandı.

Mahallelerde sağlı sollu parklar yapılması nedeniyle iki aracın yan yana geçilemediğini ifade eden Kalay, buralarda kaldırım düzenlemelerinin yeniden yapılması gerektiğini ifade ederek, “Özellikle eski mahallelerde kaldırım düzenlemelerinin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor” dedi.

TRAFİK VE OTOPARK KONULARI…

Kentin trafik sorunun çözümü için çalışma başlatıldığını ama sonunun gelmediğini belirten Kalay çözüm önerileri konusunda şunları söyledi.

“Trafiği dağıtmak zorundayız. Meydanbaşından gelen trafiği cumartesi pazarı yönüne dağıtmak zorundayız. Unpazarındaki trafiği rahatlatmak için Aktaş’a bir viyadük yapmak zorundayız. Hatip caddesinden yapacağız. Bu Aktaş’taki halkın da hatip caddesine getirecektir. Hatip caddesi bizim en geniş caddelerimizden.  Şu ana kadar bir yol üretmedik. Ya bir yol bulacaksın, ya bir yol açacaksın, ya da yoldan çekileceksin.  

Bu trafiğin ortaya çıkardığı bir otopark meselesi var.  Devrim bulvarında mahkemelik olan bir yer var. Orada iki katlı bir yapı var, içi su dolmuş. Geldiğim günden beri orayı boşaltalım, hiçbir şey yapamıyorsak çarşı yapalım. Geldiğimizden beri kapağını açmadık. Halil Bey zamanında dava konusu olan bir yerdi orası. Yolun altına kadar gidiyor orası. Bize gelir getirecek yerlerden birisi. İki noktada girişi var. Orada araç asansörleri yapıp otopark yapılabilir eğer verimli ise. Sosyal tesis yapılabilir. Buna bakılması gerekir ama kapağını açmadık daha.”

KENT MEYDANI

Kent meydanı konusunda görüşlerini anlatan Kalay, “O bölgedeki alanı, tek proje kapsamında birleştirmemiz gerek. Hiç yokken içine bir cami konuldu. Belediye bunu bütçesinden yapmak istedi ona karşı çıktık Ben böyle istiyorum demekle olmaz. Ereğli’de yaşayan herkesin bir şekilde katkısı olması lazım” dedi.

Kalay şöyle devam etti:

“Bizim kent meydanımız Atatürk Anıtı’nın olduğu alan. Bu bölge komple bir bütün olarak düzenlendiğinde, Atatürk Anıtı kenara, yola doğru çekildiğinde çok daha büyük bir alan olur. Aynı zamanda devamında çınar ağaçları olduğundan, yaz aylarında güzel, serin bir alan olur. Törende arkamızı limana doğru vereceğiz. Orada şu andaki mevcut alandan büyük bir alan var. Yaşlılar gençler evini de dereye doğru koyduğumuzda, kent meydanı olarak yıllarca yeter orası. Orada otoparklar olmak zorunda. Altta iki kat otopark, üstte meydan dediğiniz zaman orayı ziyan etmiş olursunuz.”

“EKONOMİ ÇEŞİTLENDİRİLMELİ”

İlçe ekonomisinin çeşitlendirilmesi konusunda görüşlerini anlatan Kalay şöyle devam etti:

“Sanayi kenti miyiz, evet. Fakat üreten bir kent değiliz. Ürettiğimiz hammaddeyi işleyemiyoruz. Bunun için tanıtım yapacaksın, cazip hale getireceksin.  Yatırımcı gelip burada fizibilite yapacak, onu ağırlayacaksın, yatırım için dikkatini çekeceksin. Bunun için de festivalse festival, fuarsa fuar yapacaksın. Turizm kenti çok kolay ama bugüne dek bir şey yapılmadı. Geçmişimiz çok geniş, elimizdeki en büyük değer olan Cehennemağzı mağaralarına şu andaki siyasilerden hangisi indi? Biz inanç turizmi yapabiliriz, doğa turizmi yapabiliriz. Sağlık turizmi yapabiliriz. Biz av turizmi, mağara turizmi, kültür turizmi yapabiliriz. Bunlar bizim ekonomimizi çeşitlendirecek şeyler.

Ben yeni bir turizm yarattım. Madene kömür turizmi. Yapabiliriz. Yılda bir kez uzun mehmet’i anıyoruz, bir binaya Uzun Mehmet’in yaşadığı ev demedik, kömürü burada buldu demedik, madene inmeyen insanları madene indirirsin gibi argümanları çoğaltırsan, turizmin Ereğli’de patlama yapar. O zaman marina ihtiyacı da doğar. O zaman esnafın da ticareti artar.”

Üniversite kampusu meselesinin Ereğli’nin başarısızlığı olduğunu öne süren Kalay “Orası BEÜ’ye ait hala. Bina yapılabilir ama askeriye izin verirse. Verir mi vermez mi bilemiyoruz” dedi.

“İMAR RANTI KORİDORUNU BEN KAPATTIM…”

İlk kez 2009 yılında Belediye Başkanı Adayı olduğunu ifade eden Kalay şöyle devam etti:

“İmar komisyonunda nasıl durduğumu herkes biliyor. Belediyede imar rantı koridorunu nasıl kapattığımı herkes biliyor. İdari alanda bir bermuda şeytan üçgeni vardı. Ben bunları isim isim Belediye Başkanı Hüseyin Uysal’a anlattığım için söylüyorum. Ereğli belediyesinin mallarının üstüne nasıl konmak isteniyor anlattım. Öyle tezgâhlar dönüyor ki. Parti mensubuyum birçok şeyi rahat konuşamıyorum. Onlarca, yüzlerce olay var. Bunlardan biz AK Parti olarak rahatsızız. Maalesef üç maymunu oynayanlar var. “

“MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR!”

Belediyede projenin ne kadar olursa olsun, para gerektiğini ifade eden Kalay, “Bizde personel giderlerinin yüzde otuz seviyesini aşmaması lazım” dedi.

Kalay şöyle devam etti:

“Tarih 2011. Neriman Hanım CHP’den vekil adayı. Belediyeye seksen ila yüz eleman alındı. Halil bey döneminde personel şişirildi. Biz iktidara geldik, yine personel alımı oldu. Şu anda mızrak çuvala sığmıyor. Biz üç yüz kişiye hiç verim almadan para ödüyoruz.

Bana bugün yetki verilse,  derhal ideal rakamlara ulaşmak zorundayız.  Belediye iş kapısı değil. Ya bunları rantabl hale getirmeniz lazım. Kişi iki bin lira maaş alıyorsa onun iki katını belediyeye katma değer olarak getirmeli. Ya ovacık belediye başkanı gibi bunlara nohut ektirip maaşını ödeyeceğim, ya özel sektörde yer bulup yerleştireceğim, ya da çıkaracağım. Bir personelin 4-5 bin lira arasında belediyeye maliyeti var. 300 personelin aylık 1 milyon 800 bin lira maliyeti var.  Bunu on ikiyle çarpınca, yılda on altı on yedi milyon gibi bir rakam çıkıyor.

Verimsiz oturttuğumuz personele on altı milyon para ödüyoruz. Çalışan A Personeli de bunlar oturduğu için yüzde otuz verimi düşüyor. Bir belediye bütçesinden kente aktaracağı para büyük para. Beş yıla vurduğunuzda seksen milyona yakın para çıkıyor. Bunlara boşuna para ödediğiniz zaman . Bir belediye başkanının önüne beş yıl için seksen milyon koyduğunuzu düşünün. Devlet hastanesini kırk milyona yaptık. Paran varsa proje üretirsin.

Bizim dört buçuk yıldan beri pazaryerinde beklettiğimiz eski belediye binası var. Bunun aylık kirası beş milyon lira yapıyor.  Dört buçuk yıldır kullanıyor muyuz, kullanmıyoruz.  Bize KYK’dan geldiler burayı istediler, başkanla bir araya getirdik olmadı. Eski belediye binası dört buçuk yıldan beri öyle duruyor. Yıkmasak oranın bir geliri olacaktı. Muhtarlara verdiğimiz yer var. Tasarruflarla, boş duran yerleri değerlendirirsen belediyenin kasası doluyor. Paran varsa sorunları çözersin.  İller bankası kredilerini bonus olarak alacaksın. Bunu şu an ilan ediyorum. Kime nasip olursa bunu yapmak zorunda. ”

ADAYLIK SORULARI…

Kalay, Halil Posbıyık’tan teklif gelmesi üzerine meclis üyesi olarak yanında yer alıp almayacağına ilişkin bir soruyu yanıtlarken, “Biz AK Partiliyiz, böyle bir şey olmaz” cevabını verdi.

Kalay, programda kendisinin aday adaylığının belediye meclis üyeliğini garantiye almak için olup olmadığı sorusuna ise, “Ben 2014 yılında affımı istedim, araya girenler oldu, sonunda bir siyasi büyüğümüz söyleyince emir telakki ederek aday oldum” dedi. Kalay, bir sonraki dönemde kendisi aday olamazsa, pozisyonunun ne olacağının o zaman konuşulması gereken bir konu olduğunu söyledi.

“FİKİRLERİM HAZIR…”

Seçimlerin parayla değil, gönüllere girmekle kazanıldığını ifade eden Kalay, “İnsanlar adına üzülecek, sevineceksin, konuşacaksın. Yararlı olacağıma inanıyorum. Dört belediye başkanı, dokuz vekille çalıştım. Üç il başkanı, yedi ilçe başkanıyla çalıştım. Belediyede on altı yıllık deneyimim var. Başarılı belediyeleri inceledim. Halil Posbıyık’ın mali işlerdeki başarısını bile analiz ettim. Göreve geldiğimde hangi personelin nerede çalışacağına kadar fikirlerim hazır.  Tüm adaylara başarılar diliyorum. Bu nasip olduğunda programınının hazır olması lazım. Personeli, mali işleri, fen işlerini, temizlik işlerini iyi tanıman lazım. Kim kaytarıyor, kimde proje var, şemasına varana kadar var Yusuf Kalay’ın kafasında. Belediye yönetmek kolay bir şey. Yeter ki sana inansınlar. 2014’te ilk düğmeyi yanlış ilikleyince, yanlış iliklemeye devam ettik. Kimsenin yeni baştan iliklemek aklına gelmedi.” dedi.

Yorumlar

İYİ Parti’den Büyük Hamle...

14 Eylül 2018 Cuma 15:32

İYİ Parti’den Büyük Hamle...

İYİ Parti’den Büyük Hamle...

İYİ Parti Zonguldak İl Başkanlığına Zonguldak eski Valisi Yavuz Erkmen atandı. Erkmen, Yeni Ufuk'a yaptığı açıklamada, "Zonguldak Sil Baştan", dedi.

Konuyla ilgili açıklama yapan Erkmen, "yaklaşan yerel seçimlere vakit kaybetmeden el birliği ile hazırlanmamız gerek.", şeklinde konuştu.

Yorumlar

ÇAKIR, POSBIYIK'LA İLGİLİ KONUŞTU...

13 Eylül 2018 Perşembe 15:28

ÇAKIR, POSBIYIK'LA İLGİLİ KONUŞTU...

AK Parti Kdz. Ereğli İlçe Başkanı Fatih Çakır karatrenhaber.com’un sorularını cevapladı. Yerel seçimlerde olası bir AK Parti-MHP ittifakı için, “Kdz. Ereğli’de favori parti biziz.” Dedi.

 

Soru: Ülkemizde yerel seçimler yaklaştı. Kdz Ereğli Belediye seçimleri yaklaştı. MHP ile ittifak yaparsanız, MHP’nin adayı da Posbıyık olursa, Posbıyık’ı ittifak adayı olarak kabul eder misiniz?

"Siyasette yaparsa, giderse diye bir durumun karşısında konuşmak çokta kolay değil. O günün şartları neler olur? O günün şartlarına bakış açısı, büyüklerimizin, genel merkezimizin ne olur onu değerlendirmek gerekir ama Ak Parti Ereğli’nin favori partisidir. Ak Parti’nin adayı Ereğli Belediye Başkanlığı’na en yakın adaydır. Tabiki nihayetinde halkımızın teveccühü sonucunda belirlenecektir ama Türkiye’nin çoğu bölgesinde olduğu gibi, Ereğli’de de favori aday biz olduğumuz için, Ak Parti olduğu için, sağlanabilecek bir ittifak durumunda da diğer yapıların bize destek sağlayacağı konusunda bir düşüncem var. Ancak şartlar o gün geldiği zaman daha da netlik kazanır. Bizim burada A şahsının, B şahsının, şu partiden, bu partiden aday olupta bizim bunu destekleyeceğimiz gibi bir anlam hiçbir zaman olmaz. Çünkü biz dediğim gibi favori partiyiz. AK Parti’nin buradaki oy oranı ortada."

 

Soru: AK Parti ve MHP kanadında Posbıyık diye bir ses yok mu?

"Şunu söylemek istiyorum. AK Parti yetkili kurumlarıyla değerlendirir. Aday adaylık süreci başlar. Orada hepsi değerlendirilir. Bugün erkenden A şahsı olur olmaz deme lüksümüz yok. Burası kurumsal bir parti. Yani genel merkeziyle,  il başkanlığıyla, milletvekilleriyle her türlü istişareyi yaptıktan sonra karar ortaya koyabilecek bir mekanizmadır. Hiçbir şahısla ilgili var ya da yok deme lüksüne sahip değiliz."

 

Soru: İttifakta AK Parti’nin sözü mü geçer?

"Şimdi Ereğli’de, Zonguldak’ta Milliyetçi Hareket Partisi ile birlikte seçime girileceği kanaati oluşursa, kararı çıkarsa tabiki bu çizgide AK Parti’nin adayı Milliyetçi Hareket Partisi tarafından desteklenir. Bu siyasetin doğası gereğide, dediğim gibi favori aday, en yüksek oyu almıştır. Birinci partinin adayıdır ittifaklarda diğer partiler tarafından desteklenecek olan. Ancak Milliyetçi Hareket Partisi’ninde yüksek oy aldığı yerlerde  de AK Parti’nin Milliyetçi Hareket Partisi’ni desteklemesi, siyaseten öngörülür. Ama bunun kararını verecek olan yetkili kurullarımız ve genel merkezimizdir. Bizim bu konuda şöyle olur ya da böyle olur dememiz çok sağlıklı olmaz."

 

Soru: Halil Posbıyık’ın size bir müracaatı olur mu?

"Şu ana kadar bize öyle bir müracaat söz konusu olmadı."

Yorumlar

FAİK ÖZTRAK’IN BASIN AÇIKLAMASI

10 Eylül 2018 Pazartesi 23:40

FAİK ÖZTRAK’IN BASIN AÇIKLAMASI

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ FAİK ÖZTRAK’IN BASIN AÇIKLAMASI

CHP MYK Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, MYK sürerken yaptığı basın açıklamasında şunları belirtti:

CHP 95 YAŞINDA
Dün partimizin 95. Kuruluş yıldönümünü kutladık. Gerçekten de önemli etkinliklerimiz vardı, bu etkinliklerimiz önümüzdeki günlerde de devam edecek. Bu vesileyle kurucu Genel Başkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “en büyük iki eserimden biridir” dediği ve yeni bir devlet kuran partimizin, cumhuriyetimizin, demokrasinin, demokrasimizin ve bize oy versin vermesin halkımızın tamamının yaşam biçiminin güvencesi olmaya devam edeceği yönündeki kararlılığımızın altını bir kez daha çizmek istiyorum. Dün aynı zamanda İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun ve savaş alanlarında milli mücadelenin tamamlanmasının da 96. yıldönümüydü. Bu vesileyle önderimiz Başkomutan Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere bu toprakları bize vatan yapan tüm şehit ve gazilerimizi rahmetle ve minnetle bir defa daha huzurlarınızda anmak istiyorum.
KAYIT PARASI KONUSUNDA ŞİKAYETLER GELİYOR
Bugün yaptığımız MYK toplantımızın gündeminde şu konular vardı. Ekonomideki son gelişmeleri ele aldık. Dış politikadaki gelişmeleri ele aldık. Sosyal gelişmeler üzerinde durduk. Ekonomi Masasının Ziraat Odaları Birliğine yaptığı ziyaret konusunda bilgi verdik, bilgi aldık. Bugün birinci sınıflar eğitime başlıyor. Bu konudaki sorunlar üzerinde durduk ve tabi ki her zaman olduğu gibi idari konuları da ele aldık. İlk önce eğitim konusu. Eğitimde birinci sınıflar bu sabah sınıflarına girdiler. Ben bütün çocuklarımıza zihin açıklığı diliyorum, başarılar diliyorum. Ama bir konuyu da burada huzurlarınızda gündeme getirmek istiyorum. Partimize bu kayıt paralarının, resmi okullarda kayıt paralarının devam ettiğine dönük ciddi şikayetler ulaşıyor. Bu şikayetleri burada huzurlarınızda dile getiriyor, iktidarın bu konuda önlem almasını bekliyoruz.
EKONOMİDE ASPİRİN TEDAVİSİ
Bu hafta yine ekonomide aspirin tedavisinin devam ettiğini görüyoruz. Hala ortada milleti rahatlatacak, yangını söndürecek bir program yok. Geçtiğimiz hafta enflasyon rakamlarının açıklanmasından sonra damat Hazine ve Maliye Bakanı, “Maliyet şokları sonrası kısa vadede geçici artış normal” derken, Merkez Bankası “Son dönemde enflasyon görümüne ilişkin gelişmeler fiyat istikrarı açısından önemli risklere işaret etmektedir. Merkez Bankası fiyat istikrarını desteklemek amacıyla gerekli tepkiyi verecektir” demişti. Enflasyon rekor kırdı, mutfaklarda yangın var ama her şey yolundaymış gibi Para Kurulu toplantısı hala bekleniyor. Ayın 13’üne kadar demek ki normal zamanı bekleyeceğiz. Demek ki, Merkez Bankasının bu önemli riskler sözcüğü gerçekliği yansıtmıyor. Ona göre de her şey normal ki normal zamanda Para Kurulu toplantısını yapmayı bekliyorlar.
ENFLASYON HORTLADI, FAİZ PATLADI
Millete 24 Haziran öncesi ne dendi bunu bir hatırlayalım değerli basın mensupları: “24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin ondan sonra bu faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz.” Millet size yetkiyi verdi, enflasyon hortladı, faiz patladı, Türk lirasının değeri serbest düşüşe geçti. Sizden tık yok arkadaşlar. Yani siz yeni yerli ve milli içeceklerinizi, ejder meyveli smoothieyi, starex meyvesi eşliğinde aloeverayı, liçi meyvesi eşliğinde efulilerinizi yudumlarken millete aspirin yutturmaya devam ediyorsunuz.
OYALAMACILIK, LAFÇILIK, RANTÇILIK
Öte yandan Suriye’de yeniden yükselen ateş ve bu ateşin tetikleyeceği yeni bir göç dalgasıyla yükselecek ciddi güvenlik sorunlarımız var. Bu konuyla ilgili geçtiğimiz hafta Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız gerçekten dört başı mamur bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı da bir kere daha burada hatırlatmak istiyorum. Ama şimdi bakıyoruz bununla ilgili yurtdışında toplantılar yapılıyor. İran’a gittiler Tahran’a, resmi toplantıda birde baktık damat, evlat aile boyu katılım sağlanmış. Bir tek damat beyin bir çantacı danışmanı var eski çanta işlerini yapan bir danışmanı var o unutulmuş. “Londra’dan, New York’tan borç bulamazsak Çin’den, Katar’dan alırız” demeler, aile boyu ziyaretler, el sıkışmalar, şaşa debdebe bunların bildiği bir tek bu arkadaşlar. Sadece konuşuyorlar. Dış güçler şunlar bunlar. Ekonomiyi gereği takip etseydiniz, oyalamacılık, lafçılık, rantçılık yapmak yerine ekonominin bünyesini güçlendirseydiniz elin oğlu bize böyle kafa tutabilir miydi?
SİZ BECEREMİYORSANIZ TBMM ÇAĞRILSIN
“Dış düşman, dış düşman” diyorsunuz ama yurtiçine bir türlü geldiğiniz yok hep yurtdışındasınız. Bir defacık Türkiye’nin temel meseleleri nedir, nereden ileri geliyor, nasıl çözeceğiz, ehil, uzman insanlarla ciddi bir istişare yaptınız mı? Bu meselelere fikir yordunuz mu? Bundan dolayıdır ki bugün bu sıkıntıları çekiyoruz. Siz beceremiyorsanız Meclis Başkanı TBMM’yi tatilden çağırsın bu işi birlikte yapalım.
MİLLETİN SIRTINDAKİ YÜKÜNÜZ DAYANILMAZ HALE GELDİ
Millete dayatılan bu ucube rejimle beraber Türkiye hızla bir çadır devleti, Ortadoğu’nun modası geçmiş, başarısız devletler ligine düşmüş, hanedan devletleri görünümüne bürünüyor. Tek adam rejimi başlayalı daha iki ay geçti milletin sırtındaki yükünüz artık taşınamaz hale geldi.
BÜROKRASİ ALT ÜST EDİLDİ
Değerli basın mensupları, son dönemde eski AKP’li vekillerin 6 tanesini rektör yaptılar. Daha öncede 6 tanesi büyükelçi olmuştu. Bunlar kamuoyuna yansıdı. Ayrıca yine AKP’li vekillerin akrabalarının ve diplomasiyle ilgili olmayan iktidar partisine sadık bürokratların büyükelçilik gibi son derece kritik görevlere atanması da liyakatin tamamen yok olduğunu gösteriyor. Türkiye’yi bugüne kadar ciddi bir devlet yapan kurumları, kuralları olmuştur. Bir devleti ayakta tutan liyakat sahibi, akılcı esaslara göre işleyen bürokrasidir, kurumlarıdır, gelenekleridir, görenekleridir. Ancak bugün bürokrasimiz Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle altüst edilmiştir. Kurumlar keyfi biçimde kesilip biçilmekte ve felç edilmektedir. Yılların kurumsal birikimi ve kültürü bir gecede sıfırlanmaktadır. Memurlar oradan oraya savrulmakta, yılların uzmanlığı ve tecrübesi yok sayılmaktadır. Şu anda Başbakanlık uzmanları, devlet arşivleri uzmanları ve diğer pek çok kurumdaki uzmanlar tecrübe ve uzmanlık konularıyla alakasız işlerde görevlendirilmektedirler.
130 UZMAN HAVUZA GİTTİ
Bu çerçevede benimde içinden yetiştiğim Devlet Planlama Teşkilatı ve onun devamı olan Kalkınma Bakanlığı’ndaki gelişmelere de kısaca değinmek istiyorum. Cumhurbaşkanlığı sistemiyle beraber Kalkınma Bakanlığı kapatılmış Cumhurbaşkanlığına bağlı Strateji ve Bütçe Başkanlığı isimli yeni bir kurum oluşturulmuştur. Görevi plan, program, strateji hazırlamak olan bu yeni kurumdan bölgesel kalkınma planlarını hazırlayacak birimler koparılmış ve Sanayi Bakanlığı’na bağlanmıştır. Bölgesel boyutu olmayan kalkınma planları olmaz arkadaşlar. Bunun ne kadar yanlış olduğunu önümüzdeki dönemde göreceğiz. İkinci bir yanlış Kalkınma Bakanlığı kapatılırken pek çoğunu da yakından tanıdığım 130 civarındaki tecrübeli uzman ve memur Devlet Personel Başkanlığı’ndaki havuza atılmıştır. Bu havuza atılan uzmanlar arasında 2001 krizini görmüş, bu konularda ciddi mesailer yapmış insanlarda vardır. Yine doktoralı, devlet tarafından yurtdışında yüksek lisans yaptırılmış pek çok kıymetli uzmanın kurumuyla bağı koparılmıştır. Bugün aspirin tedavisi yerine vatandaşın derdine derman olacak bir programı yapamıyorsak bunun bir nedeni de yıllardır bu programları yapan kurumların hercümerç edilmesidir. Şuanda bu programları yapacak uzmanları bulmakta zorlanıyorlar.
İYİ YETİŞMİŞ GENÇLER YURTDIŞINA GİDİYOR
Türkiye’de son dönemde önemli bir beşeri sermaye kaybının yaşandığını görüyoruz. Geçtiğimiz hafta TÜİK önemli bir istatistik açıkladı. TÜİK’in açıkladığı uluslararası göç istatistiklerine göre 2016’da Türkiye’den yabancı ülkelere göç eden vatandaşlarımızın sayısı 69 bin 326’yken aynı sayı geçtiğimiz yıl yani 2017 yılında yüzde 63,5 artmış ve 113 bin 326 kişiye çıkmış. Özellikle iyi yetişmiş gençlerimizin Türkiye’den umudunu kesip yurtdışında kendine hayat kurmaya çalıştığına dönük hikayelerin anlatıldığı bugünlerde TÜİK’in açıkladığı göç rakamlarının üzerinde ciddiyetle düşünmemiz gerekiyor. Türkiye ve siyaset gençlerine yeniden umut vermek zorundadır. Gençlerimize umut ise daha çok demokrasi, daha çok hak ve özgürlük, güçlü ve istikrarlı bir ekonomi ve kimseyi dışlamayan kapsayıcı bir devlet yönetimiyle verilebilir.
İKİNCİ ÇEYREK BÜYÜMESİ HORMONLU
Bugün 2018 yılının ikinci üç aylık dönemindeki büyüme rakamı açıklandı. Bu dönemde büyüme yüzde 5,2 olmuş. Burada bir hususu dikkatlerinize sunmakta yarar görüyorum. Bu büyüme rakamı 24 Haziran 2018 seçimleri öncesinde ekonominin kredi garanti fonlarıyla, bütçe harcamalarıyla, sıcak parayla hormonlandığı bir dönemde gerçekleşti. Bütün bunlara rağmen, bu kadar desteğe, bu kadar itici unsurlara rağmen mevsim ve takvim etkilerinden arındırıldığında büyüme yüzde 0,9 olmuş. Yine benim bu büyüme rakamlarıyla ilgili dikkatimi çeken bir başka hususta şu oldu. Gayrisafi Yurtiçi Katma Değer içinde geçen yani 2017’nin birinci çeyreğinde yüzde 39 olan ücretlilerin payı bu yılın birinci çeyreğinde yüzde 36’ya düşmüş. Bu ücretlilerin çok ciddi şekilde sıkıntıya doğru gitmekte olduğunu gösteriyor. Yani bir yılda 3 puanlık bir düşme gerçekten önemli. Buna karşılık karların payı artmış. Hangi karların payı artmış diye şöyle bir genelde baktığımda sektörler itibariyle büyümelere baktığımda bankacılık finans sektörünün çok ciddi bir büyüme gösterdiğini görüyorum. Demek ki hani bir oy verinde faizle nasıl mücadele edilir diyenler, o seçimden önce bu bankacılık sektörünün karlarının artmasına göz yummuşlar, buna karşılık ücretlinin payının ciddi şekilde gerilemesine politikalarıyla yol açmışlar.
3 BİN 600 EK GÖSTERGE NE OLDU?
Şimdi yine bugün madem 24 Haziran öncesine dönüyoruz bir konuyu burada bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim beyannamesini açıkladığı gün ne dedi 25 Mayıs’ta? “Polislerimizin, öğretmenlerimizin, hemşirelerimizin, din görevlilerimizin ve diğer idarecilerimizin emeklilik ek göstergelerini 3 bin 600’e çıkaracağız” dedi. Nerede arkadaşlar? 100 günlük eylem planında bunu göremedik. Köprüleri gördük, yolları gördük, kanalları gördük ama 100 günlük eylem planında çalışanlarımıza dönük, çalışanlarımızın özlük haklarına dönük bu düzenlemeyle ilgili herhangi bir açıklama görmedik. Ha diyeceksiniz ki Meclis tatildeydi meclisin açılması bekleniyor. Öyle değil. 25 Haziran’dan sonra meclis açıktı, torba yasalarda çıktı. Dolayısıyla arkadaşlar önümüzdeki dönemde mutlaka bunun takipçisi olacağız.
HALKBANKASI İÇİN BAĞIMSIZ DENETİM ŞART
Bir diğer önemli konu bence geçtiğimiz haftada önemini korudu, bugünde bence önemini koruyor. Bu Halk Bankası meselesidir. Halk Bankasındaki yanlış kur olayıyla ilgili olarak bağımsız denetimin şart olduğunu söylemiştim. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ikinci defa bir denetim yapmak üzere bankaya gitmiş tamam. Ama bu yetmez. Mutlaka bu konunun bağımsız denetim kuruluşları tarafından denetlenmesi kamuoyunun vicdanının rahatlatılması gerekir. Olay hafif değildir. Millet inim inim inlerken gece vakti yarım saatte binlerce kişi kimden haber alıp da ucuz döviz aldı bunu bulmak gerekir. Dolayısıyla bu konuyla ilgili olarak bir meclis araştırması da mutlaka vereceğiz değerli basın mensupları.
Benim söyleyeceklerim bu kadar, sizlerin sorusu varsa soruları alayım.
Soru- Efendim yeni çıkan bir torba yasayla 533 kanunda hazine gelirlerinin tek adama bağlanması ve belediyelerde ortak ittifaklar hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu bilgi hakkında birazcık açıklık getirebilir misiniz?
Faik ÖZTRAK- Şimdi şöyle değerli basın mensupları, benim görebildiğim kadarıyla Cumhurbaşkanlığı geçtiğimiz haftalarda bir tek hesap uygulamasına geçti ve kamunun tüm gelirlerini tek bir hesapta toplayıp o hesaptan da harcamaların yapılmasını öngördü. Bununla ilgili olarak kapsamda yanlış hatırlamıyorsam ilk çıkarılan kararnamede belediyelerde vardı. Ama sonra çıkarılan tebliğlerde belediyelerle ilgili düzenleme yer almadı. Şimdi özellikle yerel yönetim birimleri olan belediyelerin hesaplarının merkezden yani Ankara’dan yönetilmesi belediye fikrine aykırı bir olay. Belediyeyi niye kuruyorsunuz? Yereldeki tercihleri yakalasın diye, ona göre de harcama yapsın diye. Siz tutup ben belediyenin ne harcayacağını sen bilmezsin, Ankara belediyesinin ne harcaması gerektiğini sen bilmezsin ya da Tekirdağ belediyesinin ne harcaması gerektiğini sen bilmezsin. Ben Ankara’da Maliye Bakanlığındaki odamdan bunu daha iyi bilirim diyorsanız bunun demokrasiyle, yerelleşmeyle, yerel demokrasiyle bağdaşır hiçbir yanı yoktur arkadaşlar. Bu konuyla ilgili olarak gerekli yani bu kanunun bu şekilde uygulanmasının iptal edilmesiyle ilgili olarak gerekli müracaatlarımızı yapacağız. Bu düzenlemenin kanun demeyim de.
Soru- Yerel seçim çalışmaları çerçevesinde son durum hakkında bilgi verebilir misiniz? Bugünkü toplantıda herhangi bir yeni çerçeve çizdiniz mi?
Faik ÖZTRAK- Arkadaşlar Cuma günü o konuda toplantı yaptık. Bugünkü toplantıda artık o Cuma günkü toplantıda çizilen yol haritası üzerinden ilgili arkadaşlarımız çalışmalarına devam ediyorlar. Dolayısıyla bugün gündemimizde bugünkü toplantımızda daha çok size bahsettiğim konular vardı, açıkladığım konular vardı.
Soru- Efendim ikinci çeyrek rakamlarının hormonlu rakamlar olduğunu söylediniz. Şimdi bundan sonraki süreçte ne olacak? Yani üçüncü çeyrek, dördüncü çeyrek? Buna ilişkin öngörünüz nedir? Birde Halk Bankasının dışında yeni bir bankanın daha siber saldırıya uğradığı iddia ediliyor ya da öyle ifade ediliyor yöneticiler tarafından. Bu mevduat sahipleri açısından bir risk mi? Bankacılık sektörü açısından bakıldığında yeni tehlikeler mümkün mü?
Faik ÖZTRAK- Sizin sorularınıza yanıt vermeden önce biraz önce değinmediğim yani girişte değindiğim ama detayına değinmediğim bir konuya değinmek istiyorum. Ekonomi Masası geçtiğimiz hafta sonunda Ziraat Odaları Birliğini ziyaret etti. Tarımla ilgili görüş alışverişinde bulundu. Buradan çıkan değerlendirmelerde gübre, ilaç, tohum gibi girdilerin fiyatları büyük bir hızla artarken ürün fiyatlarının bunlara eşlik etmediğini ve önümüzdeki dönemde gerek üretim, gerek verim, gerek kalite konusunda ciddi düşüşlerin yaşanabileceğinin değerlendirildiğini anlattı arkadaşlarımız. Bu arada çiftçinin devletten alacağının 100 milyar liraya ulaştığı yani bu kanunda yapılan düzenleme nedeniyle alamadığı paraların 100 milyar Türk lirasına ulaştığı ama buna karşılık çiftçinin de bankalara 106 milyar Türk lirası borcu bulunduğu ortaya çıktı. Bu yem fiyatlarıyla artık hayvancılık yapmanın son derece güç olduğu yine tespit edildi. Bunun dışında bu kışın oldukça zor geçeceği, un fabrikalarının kapanmakta olduğu konusunda bir takım değerlendirmeleri arkadaşlarımız Tarım Politikalarıyla ilgili Genel Başkan Yardımcımız yaptı. Ve son olarak da bu süreç böyle devam ederse ciddi bir gıda kriziyle de karşı karşıya kalabileceğimiz yönünde bir uyarıda da bulundular.
Şimdi Halk Bankası gibi bir başka bankanın, daha doğrusu şöyle söyleyeyim, bugün dünyanın tüm ülkelerinde Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumlarının bir diğer görevi de bu siber saldırılarla ilgili düzenleyici ve denetleyici çerçeveleri tespit etmek ve güçlendirmektir. Bu çerçevede gerekli önlemlerin alınması tabi ki biraz önce söylediğiniz gibi mudilerin güvenle mevduatlarını yatırıp çekebilmeleri bakımından önem taşımaktadır. Bunun da ben Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumu tarafından yerine getirildiğini düşünüyorum.
Büyüme rakamlarıyla ilgili olarak hormonlu dememin nedeni, bu rakamlar biliyorsunuz seçim öncesindeki harcamaları arttırıcı, sıcak parayı destekleyici politikaların geçerli olduğu dönemde yapıldı. Bugün artık bunları devam ettirme takati kalmamıştır hükümetin. Devam ettirse de etkili olmamaktadır. Çünkü çok ciddi bir güven sorunu yaşanmaktadır ekonomide. Zaten Sayın Albayrak’ta demiş ki, yılın ikinci yarısında bu rakamlarla ilgili olarak bir mutedilleşme göreceğiz demiş. Ama Sayın Albayrak’ın bir lafı benim çok dikkatimi çekti arkadaşlar. Şimdi bakın, bu rakamlar diyor makroekonomik dengelenme politikası setini oluşturmayı gerektiriyor. Kim oluşturacak? Siz tek adam değil misiniz artık? Yani saray tek karar alıcı değil mi? Neyi bekliyorsunuz? Yani makroekonomik dengeleri oluşturacak politika paketini oluşturmak için neyi bekliyorsunuz, niye oluşturmuyorsunuz?
Arkadaşlar, Türkiye’nin her yerini geziyoruz, bu hafta milletvekili arkadaşlarımız, İl Başkanlarımızla birlikte yine kendi illerinde ekonomiyle ilgili, sivil toplum kuruluşlarını, kanaat önderlerini ziyaret edecekler. Ben açık söyleyeyim, sıkıntı her geçen gün biraz daha artıyor. Ama dönüp bakıyorsunuz ortada bu sıkıntıyı aşabilecek gerçekçi bir tedbir manzumesi yok, bir program yok. Bakınız Genel Başkanımız 13 madde halinde yapılması gereken işlerle ilgili önerilerimizi sundu. O gün bugündür bu alanda yapılmış olan hiçbir şey yok. Ben bu nedenle iktidarı biran önce önlem almaya davet ediyorum. Yani şimdi kucağımızda bir ödemeler dengesi, bir döviz krizi var, AKP’nin çıkarttığı bir kriz bu. Şimdi bundan sonrada AKP’nin bir ülkeyi bankacılık kriziyle karşı karşıya bırakmaması gerekiyor. Yani bu borçlar geri ödenmemeye başladığı zaman bu çok ciddi sorun olarak karşımıza çıkar. Onun için biran önce ne uygulanacaksa, nasıl bir program uygulamayı düşünüyorlarsa bu programı uygulamaya başlamalılar. Arkadaşlarımızı bu programları bilen, bu programları zamanında uygulamış… Bu bir birikimdir arkadaşlar, öyle bir senede olmaz. Mesela bir genel denge kültürü belli bir kurumda elde edinilen bir birikimdir. Bu genel denge kültürü olmadan işte bu makroekonomik dengeleme politika setini oluşturamazsınız. Biran önce bu arkadaşları alın, bu arkadaşlarla çalışmaya başlayın, bu arkadaşlarla birlikte programları oluşturun diyorum.
Soru- Efendim daha önceki açıklamalarınızda Cumhuriyet Halk Partisinin gündeminde bir ittifak olmadığını söylediniz.
Faik ÖZTRAK- Yine söylüyorum.
Soru- Ancak son MYK toplantısında bir ittifak simülasyonu da gündeme geldi ve bu noktada AK Parti – MHP ittifakı halinde neler yaşanacağı ve İYİ Partiyle bir ittifak kurulması halinde neler değişeceğine yönelik bir dizinin de yer aldığı ifade edildi. Bir görüş değişikliği var mıdır, Cumhuriyet Halk Partisi ittifak düşünüyor mu bu noktada İYİ Partiyle ya da herhangi bir partiyle?
Faik ÖZTRAK- Hayır arkadaşlar, yani bunu bir kere daha söylüyorum bu bir görüş değişikliği değil. Bu bir analiz. Karşı taraf diyor ki, biz seçime giderken ittifak yapacağız. Tabi o da biraz sıkıntılı bir durum ama yani şöyle, nasıl ittifak yapacaksınız? Yasalarda artık ittifak yok ki. Yani yerel yönetim seçimlerine ilişkin ittifak yapma imkanınız var mı? Niye? Gerekte yok. Çünkü bu seçimde millet kendine en iyi hizmet edecek olan adayı seçecek.
Şimdi burada adeta bir cephe oluşturulmak suretiyle ve bizi de buna zorlamak suretiyle milletin iradesine, milletin seçeceği adamlarla ilgili iradesine ipotek konmak isteniyor. Yani neden bu millet iradesine ipotek konmak istenir bunu anlamak mümkün değil bundan vazgeçsinler. Bu cephe mantığının bu ülkeye hiçbir zaman hiçbir yararı olmamıştır. Bunu yapanlara da yararı olmamıştır.
Soru- AK Parti – MHP ittifakı halinde 8 ili kaybedeceğiniz doğru mu?
Faik ÖZTRAK- Yok efendim böyle bir şey.
Soru- Seyit Torun’un ağzından bu haberlerde vardı.
Faik ÖZTRAK- Yani Seyit Torun’un ağzından diye bir şey yok. Deniyor ki işte Seyit Torun toplantıda bunu söyledi. Seyit Torun’un ağzından bunu duydunuz mu? Yok böyle bir şey. Sonra neye göre bakılıyor? Yani şunu söyleyeyim, eğer milletvekili seçimindeki şeye göre böyle bir hesap yapılıyorsa bu hipotetik bir hesaptır normalde baktığınız zaman. Çünkü bu tür seçimlerde 1+1 2 etmiyor.
Soru- Kazanacağınız yerlerde gösteriliyor büyükşehirlerden. Yani kaybedeceğiniz olduğu gibi…
Faik ÖZTRAK- Arkadaşlar, bu konu bugünkü MYK’nın gündeminde yoktu. Ben size bugünkü MYK’nın gündemiyle ilgili konuşuyorum.
Soru- Oya Berberoğlu’nun Sayın Deniz Baykal’la bir görüşme yaptığı hafta sonu yansıdı basına ve bu görüşmede hem Berberoğlu’nun tutukluluğunun sona erdirilmesi için Baykal’ın bir çağrı yaptığı ama aynı zamanda yargı bağımsızlığı konusunda hükümetin mücadelesini memnuniyet verici bulduğunu, Cumhurbaşkanının da cesaret vermesi gerektiğini söyledi. Hem bu açıklamasını, hem de kurultay tartışmalarıyla ilgili iç hesaplaşma artık bitmeli çağrısını da nasıl değerlendirirsiniz?
Faik ÖZTRAK- Efendim Cumhuriyet Halk Partisi şuanda önümüzdeki dönemdeki mahalli idare seçimlerine kilitlenmiştir. İçimizde sürekli bir kavga varmış izlenimi verilmeye çalışılmaktadır, kavga yoktur. Elele tutuşuyoruz, bu mahalli idare seçimlerinde en doğru adaylarla en iyi sonucu almak için yürüyoruz. Çünkü biliyoruz ki, bu seçim ucube tek adam parti devleti rejimine dur diyeceğimiz, kontrol altına alabileceğimiz son seçimdir. Bundan sonrası çok daha zor olacaktır. Bu çerçevede de yolumuza devam ediyoruz.
Diğer konularda tabi onlar önceki dönem Genel Başkanımızın takdirleridir. Onlarla ilgili izin verirseniz herhangi bir yorum yapmayım.
Soru- Sayın Genel Başkanın yarın İstanbul’da bir programı olduğu belirtiliyor. MÜSİAD görüşmesi takvimde var mı, detayında neler olacak, hangi başlıklar görüşülecek MÜSİAD’la?
Faik ÖZTRAK- Var efendim, yani bütün kurumlarla mümkün olduğu kadar biraz önce dedim geçtiğimiz hafta Ziraat Odaları Birliğiyle görüştük, ondan önce Türk-İş’le görüştük, bu hafta MÜSİAD’la görüşeceğiz. Bu arada organize sanayi bölgelerini ziyaret ediyoruz. İstanbul’da da bir organize sanayi bölgesinin ziyareti de var aynı zamanda. Konu malum yani bu kurumlara niye gidiyoruz ki? Türkiye’nin bu sıkıntılı süreçte neler yapması gerektiği konusunda fikirlerimizi paylaşmak üzere gidiyoruz, onlarında fikirlerini dinliyoruz.
Teşekkür ediyoruz arkadaşlar. 

 

Kaynak:chp.org.tr

Yorumlar

CHP 95.yaşını kutladı...

10 Eylül 2018 Pazartesi 11:06

CHP 95.yaşını kutladı...

CHP 95.yaşını kutladı...

Karadeniz Ereğli’de CHP İlçe Başkanlığı’nca CHP’nin kuruluşunun 95. Yıldönümü dolayısıyla tören düzenlendi. 

Atatürk Anıtı önünde düzenlenen törene CHP’liler ‘Egemenlik Verilmez Alınır. Kuruluş ve Kurtuluşun Partisi 95 Yaşında’ yazılı bir pankart taşıyarak, alkışlar eşliğinde geldi. Törene CHP İlçe Başkanı Şerif Sertan Ocakcı, partinin önceki dönem ilçe başkanları, Önceki Dönem Belediye Başkanı Halil Posbıyık ve yerel seçimlerde partinin belediye başkan aday adaylarının yanı sıra, partinin çeşitli kademeden yöneticileri ile üyeleri katıldı.

Törende İlçe Başkanı Şerif Sertan Ocakcı Atatürk Anıtı’na çelenk sundu, saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu.

CHP Kdz Ereğli İlçe Başkanı Şerif Sertan Ocakcı, burada yaptığı konuşmada, tarih sayfalarını unutmadıklarını belirterek, Yunan Askerinin 9 Eylül’de İzmir’den denize dökülüşüne kadarki süreçte rol üstlenen Kurtuluş Savaşı kahramanlarını andı. İlçe Başkanı “9 Eylül’de gün doğarken 4. Süvari Alayı Sabuncubelinden İzmir’e inmeye başladı ve işte o gün İzmir’in dağlarında çiçekler açtı” dedi.

“FARKIMIZ GEÇMİŞ VE GELECEĞE İNANCIMIZ”

Ocakcı şöyle devam etti:

“Bugün burada toplandık, çünkü geçmişte gördük, iktidar sahipleri kendi sultanlıkları için gaflet ve dalalet içinde olmaktan kaçınmadılar. Bu ülkenin onurunu her türlü alçakça ve kirli menfaatleri için nasıl satıp kaçtıklarını gördük. Anadolu’da yaşayan yoksul, yalnızlığa mahkum bırakılan onurlu bir halkın kaderini esarete döndürmeye çalışan siyaseti de siyasetçileri de tarih sayfalarında gördük.

Bizler Cumhuriyet Halk Partisi’yiz. Ülkemizin şartları ne olursa olsun koltuğun, sultanlığın partisi olmadık. İşte bu yüzden biz ülkemiz için, cumhuriyetimiz için direnmeye ve bu değerlerimizi savunmaya devam edeceğiz. Bizim farkımız geçmişimize ve geleceğimize olan saygımız ve inancımızdır. Bizler cumhuriyetin değerlerini anlayan ve savunan yeni nesillere inanırız.

Bizler çocuğumuza kula kulluk etmemeyi, dinini hür iradesi ile özgürce yaşaması gerektiğini öğretiriz. Bizler, demokrasinin ne olduğunu, hatta demokrasiye inanmayanların bile bir gün demokrasiye ihtiyaç duyacaklarını öğretiriz. Bizler çocuğumuza vatan sevgisini aşılarız. Bayrak sevgisinin yürek işi olduğunu, ellerde gösteriş amaçlı sallamak için olmadığını anlatırız. Atatürk ilke ve inkılaplarının ne anlama geldiğini öğretiriz. Bir milletin istiklali ve hürriyeti için neler yaptığını bildiğimiz için bütün duvarlara niçin Egemenlik Kayıtsız Şartsız milletindir yazıldığını öğretiriz.

Bizler çocuğumuzu şeyhlerin ayakuçlarından, tarikatlardan, din tüccarlarından korur, inançları ile kandırmayız. Bizler Hasan Tahsin’leriz, Demirci Efe’leriz, Kuvva-ı Milliyecileriz.”

“O HEYECAN HALA YÜREĞİMİZDE YAŞIYOR”

Ocakcı, “95 yıl önce, kan ve ateş cehenneminin ortasından bağımsızlık aşkı ve heyecanıyla çıkan aziz milletimizin yaşadığı o heyecan hala yüreğimizde yaşıyor. Biliyoruz ki içinde bulunduğumuz bu zor zaman 95 yıl öncesinde yaşananlardan daha zor değil.  Bu inançla CHP’nin her üyesi, dün olduğu gibi bugün de Cumhuriyet ideali ve değerleri için çalışmaktadır” ifadelerini kullandı. 

CHP İlçe Başkanı, “ korkmuyoruz, çünkü bizler yüreğimizde yurtsever atalarımızın devrimci ruhlarını taşıyoruz. Bizler direniyoruz. Bizler mağrur ve başını dik tutanlarız. Bizler bu güzelim ülkenin topraklarına gözyaşımızı ve kanımızı feda edenleriz. Bizler Cumhuriyetin cefakar partisi Cumhuriyet Halk Partisiyiz. Bizler tarihin tekerrürden ibaret olduğunu biliyoruz. İşte bu yüzden, biz Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyeti olan Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaya yemin ettik “ dedi.

Ocakcı konuşmasının sonunda CHP’nin kurucu genel başkanı Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları, tüm şehitleri,  tüm genel başkanları, yönetici ve üyelerini, 9 Eylül ruhunu bugüne taşıyan tüm yurtseverleri minnet ve saygıyla andığını ifade etti.

Konuşmanın ardından törene katılan CHP’liler Atatürk Anıtı önünde hatıra fotoğrafı çektirdi.

Yorumlar