Bomba açıklama! Türkiye`ye 51,3 milyar dolar...

7 Ağustos 2018 Salı 15:56

Bomba açıklama! Türkiye`ye 51,3 milyar dolar...

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) İcra Direktörü Hung Tran, Türkiye`de faiz oranlarının, yatırımcıyı çekmek için yeterli bir seviyede olduğunu belirterek, "Biz mevcut koşullar altında şu ana kadar Türkiye`ye iyi bir sermaye girişi olduğunu düşünüyoruz. Şu an için Türkiye`ye bu yıl 51,3 milyar dolarlık sermaye girişi olacağı beklentimizi koruyoruz." dedi.

Uluslararası Finans Enstitüsü  (IIF) İcra Direktörü Hung Tran, AA muhabirine, gelişmekte olan ülke piyasalarına yönelik sermaye  akımları, ticaret savaşlarının etkileri ve Çin piyasasındaki son gelişmelere  ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Gelişmekte olan ülkelere 2017'deki güçlü para girişlerinin ardından bu  yıl sermaye akımlarının şeklinde bazı değişiklikler yaşandığını anlatan Tran,  ikinci çeyrekteki çıkışlara rağmen hala pozitif bir görünüm bulunduğunu söyledi.

Tran, ikinci çeyrek boyunca dünya ticareti yapısındaki  değişikliklerin, bazı gelişmekte olan ülkelerde önemli dengesizliklerin artmasına  yardımcı olduğunu aktararak, bu durumun güçlü sermaye çıkışı ve yerel para  birimleri ile varlık fiyatlarında düşüşün deneyimlenmesini beraberinde  getirdiğini ifade etti.

Gelişmekte olan ülkelere ilişkin temmuz ayı verilerinin, sermaye  akışlarında toparlanmaya işaret ettiğini belirten Tran, "Gelişmekte olan ülke  varlıkları, ikinci çeyrekte yaşanan güçlü net çıkışlar sonrasında temmuz ayında  bir miktar toparlanma kaydetti. Gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarının  ileriye dönük devam etmesi, para politikalarındaki normalleşmenin nasıl  uygulanacağına bağlı. Eğer ABD Merkez Bankası (Fed), yıl sonuna kadar faizlerde  beklenenden daha az artırıma gider, dolar istikrar kazanır ve ticaret gerilimi  daha artmazsa, temmuz ayında görülen sermaye girişleri yıl sonuna kadar devam  edebilir. Muhtemelen gelişmekte olan ülkeler yılı net sermaye akımları açısından  pozitif tamamlayacaktır." diye konuştu.

"ÇİN VARLIK FİYATLARINDAKİ SERT DÜŞÜŞÜN KRİZE DÖNÜŞEBİLİR"

Hung Tran, Çin varlık fiyatlarındaki sert düşüşün krize  dönüşebileceğini belirterek, "Çin ile diğer birçok gelişmekte olan ülkeler  arasındaki ticaret, yatırım ve borç verme bağlantısındaki artış dolayısıyla,  Çin'de yaşanacak büyük bir mali kriz diğer gelişmekte olan ülkeler için oldukça  önemli olacaktır. Çin'deki net sermaye çıkışları, geri kalan gelişmekte olan  ülkelerdeki volatiliteyi önemli ölçüde artırabilir." dedi.

Çin varlık fiyatlarında 2015 ve 2016 yıllarında da düşüş yaşandığını  anımsatan Tran, şunları ifade etti:

"Çinli yetkililer geçmiş deneyimlerinden çok şey öğrendi. Artık daha  esnekler ve riskleri yönetmek için hazır durumdalar. Ülkede hisse senetleri yıl  başından bu yana ciddi değer kaybetti, ancak bu aşamalı bir şekilde gerçekleşti  ve panik havası olmadı. Şu anda net sermaye çıkışları, net sermaye girişi  şeklinde tersine döndü. Ben, Çinli yetkililerin bu finansal süreci yönetmek için  çok çeşitli politika tedbiri ve araca sahip olduklarını düşünüyorum. Hükümet,  ticaret gerilimine karşın büyümeyi sürdürmek ve ekonomiyi yumuşak bir inişe  yönlendirmek için daha esnek ekonomi politikalarını takip ediyor. Ben yumuşak  iniş hedefinin ulaşılabilir olduğunu düşünüyorum."

"TÜRKİYE'YE 51,3 MİLYAR DOLARLIK SERMAYE GİRİŞİ BEKLENTİMİZİ KORUYORUZ"

Hung Tran, Türkiye ekonomisi ve finansal piyasalarına yönelik de  değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'de yüksek enflasyon ve faiz ortamının bulunduğunu belirten  Tran, "Türkiye'de faiz oranları, yatırımcıyı çekmek için yeterli bir seviyede  ancak, yatırımcılar açısından Merkez Bankası'nın hangi seviyelerde ne kadar  kalacağı önemli. Çünkü uzun süre yüksek faiz oranları seviyelerinde kalınması,  ekonomik büyüme ve faaliyet üzerinde negatif bir etki yaratacaktır. Biz mevcut  koşullar altında şu ana kadar Türkiye'ye iyi bir sermaye girişi olduğunu  düşünüyoruz. Ancak girişler dış borçlanma gereksinimini karşılayacak kadar güçlü  degil. Bu yüzden döviz rezervleri ve lira üzerindeki baskı devam ediyor." diye  konuştu.

Tran, "IIF olarak Türkiye'ye bu yıl sonunda net sermaye girişi  miktarının 51,3 milyar dolar olacağını öngörüsünde bulunmuştunuz. Bu  beklentinizde revizyona gidecek misiniz?" sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:

"Biz şu an için Türkiye'ye bu yıl 51,3 milyar dolarlık sermaye girişi  olacağı beklentimizi koruyoruz. Bununla birlikte sermaye girişi kalitesi ve  sağlamlığının geçen yıla göre çok azaldığını söyleyebilirim. Dolayısıyla  beklentimizi koruyoruz ancak sermaye girişlerinin kalitesinin oldukça düşük ve  daha spekülatif olduğunu belirtmek istiyoruz."

"DAHA İSTİKRARLI BİR DOLAR ÖNGÖRÜYORUZ"

Hung Tran, gelişmiş ülke merkez bankaları para politikalarındaki  normalleşmenin, gelişmekte olan ülke piyasalarına etkilerine yönelik de  görüşlerini paylaştı.

Burada, Fed, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japonya Merkez Bankası  (BoJ) para politikaları arasındaki senkronizasyonun ne ölçüde olup olmadığının  önem taşıdığını vurgulayan Tran, şimdiye kadar üç merkez bankasında da farklı bir  normalleşme hızı görüldüğünü, bu durumun tahvil faizleri ile dolar üzerinde  yukarı yönlü baskı yarattığını söyledi.

Tran, 3 büyük merkez bankasının parasal daralma uygulamasının,  gelişmekte olan ülkeler için iyi olmayabileceğini düşündüklerini aktararak, şu  değerlendirmeleri yaptı:

"Bu nedenle son yıllarda gelişmekte olan ülke piyasalarında daha fazla  volatilite görüldü. Ben, gelişmekte olan piyasalarda volatilitenin büyük  ihtimalle süreceğini ve izlenmesi gereken en önemli tarihin ECB'nin normalleşme  sürecine gireceği bu yılın sonu ve 2019 olacağını düşünüyorum. Bu süreç, tahvil  faizleri ile gelişmekte olan ülke piyasalarına sermaye girişlerini biraz daha  fazla negatif etkileyecektir. Bununla birlikte sermaye akımları açısından kilit  soru, hangi ülkelerin politika üretme ve kurumların dayanıklılığı açısından daha  ciddi dengesizlikleri karşılayabilecek göstergelere sahip olduğu olacaktır."

ABD tarafında daha sıkı bir para politikasının dolardaki güçlenmeyi  sürdürebileceğine işaret eden Tran, ancak normalleşmeyle birlikte gelişmiş ülke  merkez bankaları tarafından uygulanan para politikaları arasındaki farkın  azalacağını, bu nedenle piyasa beklentilerinin ötesinde daha istikrarlı bir dolar  öngördüklerini sözlerine ekledi.

 

Kaynak: Milliyet

Yorumlar

Perakendede ‘cirodan kira payı’ modeli yayılıyor

31 Temmuz 2018 Salı 12:50

Perakendede ‘cirodan kira payı’ modeli yayılıyor

Perakendede ‘cirodan kira payı’ modeli yayılıyor

Perakendede ‘cirodan kira payı’ modeli yayılıyor

Perakende sektörü zor günleri dayanışma içinde aşmaya çalışıyor. Kirasını ödemekte zorlanan bazı markalar için cirodan pay modeli yaygınlaşıyor. Bu modele göre perakendeci kira yerine AVM’ye cirosundan yüzde 5 ila 7 pay veriyor.

İrem ÇETİNGÖZ

Perakendede sıkıntı yaşamaya başlayan bazı markalar kira yerine cirodan pay modeline geçiyor. Sektör zor günleri dayanışma içinde aşmaya çalışırken bu modelin markaların ayakta kalması için AVM’lerin yardım eli uzatması olduğu belirtiliyor.

Perakendede yaşanan sıkıntının birçok nedeni var. Son dönemde piyasada nakit akışının azalması, döviz kurundaki hızlı artış, kârlılıkların hızla düşmesi ve e-ticaretin sektörün dinamiklerini değiştirmesi bunlardan birkaçı... Sektör temsilcileri bu ortamda, alışveriş merkezlerinin ayakta durmakta zorlanan bazı perakendecilere destek olmak için cirodan kira payı modelini kabul ettiğini belirtti.

Zor durumda olan her markaya destek veriliyor

Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Hulusi Belgü, son dönemde kiracılarla AVM yatırımcılarının bir araya gelerek bu konuda toplantılar yaptıklarını, AVM’lerin perakendecilere yardımcı olduğunu söyledi. Dövizin çok yükseldiği ve işlerin iyi gitmediği bu dönemde AVM’lerin perakendecilerden kira yerine cirodan pay aldığını belirten Belgü, “Biz gelinen noktada alınan kiranın ciro ile oranını takip ediyoruz. Ciro içinde kiranın payı perakendecinin yaşayabilmesine imkan sağlamayacak bir seviyeye çıkarsa, farklı modellerde perakendeciye destek oluyoruz. Bazı AVM’ler bu uygulamaya geçti. Tamamen ticari bir karar. İyi iş yapan ve iyi yerde olan AVM’ler sabit kiralarını almaya devam ediyor” dedi. Perakendecilerin sıkıntı yaşadığı noktada AVM’lerin cirodan yüzde 5 ila 7 pay alma uygulamasını hayata geçirdiğini söyleyen Belgü, ziyaretçi sayılarında ve cirolarında sorun olan her markaya bu desteğin verildiğini kaydetti. Belgü, bu sayede AVM’lerin boşalmasının önüne geçildiğini ve sektörde çarkların dönmeye devam edebildiğini aktardı.

Ciro-kira sözleşmeleri yaparken yüzdenin önemli olduğuna dikkat çeken Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, ciroların ne kadarlık yüzdesinin verileceğinin iyi hesaplanması gerektiğini söyledi. Öncel, aksi durumda perakendecinin kira bedelinden fazlasını ödeme durumunda kalabileceğini kaydetti.

“Bir mecburiyet modeli”

Silk&Cashmere CEO’su Ayşen Zamanpur, ‘cirodan kira payı’ modelinin bir mecburiyet sonrası ortaya çıktığını vurguladı. Bu konuda yıllardır markaların AVM’ler ile konuştuğunu belirten Zamanpur, markaların hep cirosuna göre kirayı ödemek istediklerini fakat AVM yatırımcılarının bunu kabul etmediğini anlattı. Şimdi gerek ekonomik daralma, döviz kurundaki anormal artış ve dengesizlik, gerek birçok markanın zorluğa düşmesi, gerek yabancı markaların Türkiye’de operasyonlarını kapatmaya yönelmelerinin AVM’lerin durumu biraz daha net kabul etmelerine neden olduğunu vurgulayan Zamanpur, e-ticaretin de ciddi şekilde artışının perakendede mağazaların kapanmasına yansıdığını ifade etti. Amerika’da geçen yıl altı bin mağazanın kapandığına dikkat çeken Zamanpur, “Bu yıl da aynı rakam bekleniyor. ABD’de 2021’de mağaza sayısında yüzde 40 küçülme bekleniyor. Küçülme her zaman kötü değildir. Bunu bıçak kemiğe dayanmadan, erken görmek, mağaza açarken temkinli olmak gerekir. Kâr yapmayan noktalardan duygusallığı bırakıp hemen çıkmak gerekir. AVM ve markalar Türkiye’de hem didişir hem de çok iletişim içinde olur. Bazı AVM’ler bizler daha istemeden durumu anlar, bize destek verir. AVM ve markalar aynı network içinde” diye konuştu.

“Perakendeci maliyet artışını öngöremedi”

İstinye Park AVM Genel Müdürü Uğur Berk, elde ettiği ciro ile kirasını ödemekte zorlanan markaların bu modele geçiş yaptıklarını söyledi. Bu durumun genel anlamda yatırımcıların profiline göre değişkenlik gösterdiğini belirten Berk, markaların kapanmaması adına belli yerlerde bu modelin uygulanmaya başladığını kaydetti. Berk, şöyle devam etti: “Perakendede personel, kira ve mal maliyeti olmak üzere üç ana gider var. Mal maliyeti vergilerle, kiralar da euro ve doların ciddi yükselmesiyle artıyor. Personel gideri de asgari ücrete bakıldığında geçen yıla göre bu yıl yüksek seyrediyor. Perakendeciler ciddi öngörülemeyen gider karmaşası içinde kaldı.”

kaynak:Dünya Gazetesi

Yorumlar

Turizm gelirlerinde yüzde 30 artış

31 Temmuz 2018 Salı 12:49

Turizm gelirlerinde yüzde 30 artış

Turizm gelirlerinde yüzde 30 artış

Turizm gelirlerinde yüzde 30 artış

Turizm geliri nisan, mayıs ve haziran aylarından oluşan II. çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 30,1 artarak 7 milyar 44 milyon 591 bin dolar oldu

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Nisan-Haziran 2018'i kapsayan "Turizm İstatistikleri" raporunu açıkladı. 

Turizm geliri nisan, mayıs ve haziran aylarından oluşan II. çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 30,1 artarak 7 milyar 44 milyon 591 bin dolar oldu. Turizm gelirinin (cep telefonu dolaşım ve marina hizmet harcamaları hariç) yüzde 84,7’si yabancı ziyaretçilerden, yüzde 15,3’ü ise yurt dışında ikamet eden vatandaş ziyaretçilerden elde edildi.

Ziyaretçiler, seyahatlerini kişisel veya paket tur ile organize etmektedirler. Bu çeyrekte yapılan harcamaların 5 milyar 463 milyon 809 bin dolarını kişisel harcamalar, 1 milyar 580 milyon 782 bin dolarını ise paket tur harcamaları oluşturdu.

Kişi başı ortalama harcama

Bu çeyrekte yabancıların ortalama harcaması 602 dolar, yurt dışında ikamet eden vatandaşların ortalama harcaması ise 885 dolar oldu.

Ülkemizden çıkış yapan ziyaretçi sayısı 2018 yılı II. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 24,9 artarak 11 milyon 67 bin 987 kişi oldu. Bunların yüzde 89’unu 9 milyon 855 bin 102 kişi ile yabancılar, yüzde 11’ini ise 1 milyon 212 bin 885 kişi ile yurt dışında ikamet eden vatandaşlar oluşturdu.

Turizm giderinde yüzde 19'luk yükseliş

Yurt içinde ikamet edip başka ülkeleri ziyaret eden vatandaşlarımızın harcamalarından oluşan turizm gideri, geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 19 artarak 1 milyar 650 milyon 276 bin dolar oldu. Bunun 1 milyar 421 milyon 872 bin dolarını kişisel, 228 milyon 404 bin dolarını ise paket tur harcamaları oluşturdu.

Yurt dışına çıkışlar azaldı

Bu çeyrekte yurt dışını ziyaret eden vatandaş sayısı bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 4,4 azalarak 2 milyon 194 bin 58 kişi oldu. Bunların kişi başı ortalama harcaması 752 dolar olarak gerçekleşti.

kaynak:Dünya Gazetesi

Yorumlar

Dış ticaret açığı haziranda 5.5 milyar dolar

31 Temmuz 2018 Salı 12:48

Dış ticaret açığı haziranda 5.5 milyar dolar

Dış ticaret açığı haziranda 5.5 milyar dolar

Dış ticaret açığı haziranda 5.5 milyar dolar

Haziran ayında dış ticaret açığı yüzde 9,1 azalarak 5 milyar 497 milyon dolara geriledi. 6 aylık 'açık' yüzde 31,6 artışla 40,74 milyar dolara yükseldi.

Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2018 yılı Haziran ayında, 2017 yılının aynı ayına göre yüzde 1,3 azalarak 12 milyar 954 milyon dolar, ithalat yüzde 3,8 azalarak 18 milyar 451 milyon dolar olarak gerçekleşti. Haziran ayında dış ticaret açığı yüzde 9,1 azalarak 5 milyar 497 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2017 Haziran ayında yüzde 68,5 iken, 2018 Haziran ayında yüzde 70,2'ye yükseldi.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2018 Haziran ayında bir önceki aya göre ihracat yüzde 2,1, ithalat yüzde 5,5 azaldı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2018 yılı Haziran ayında önceki yılın aynı ayına göre ihracat yüzde 0,8, ithalat yüzde 3,3 azaldı.

İlk yarıda ticaret açığı yüzde 32 arttı

Ocak-Haziran döneminde ihracat yüzde 6,3 artışla 82,22 milyar dolara yükselirken, ithalat yüzde 6,3 artışla 82,22 milyar dolar oldu. Dış ticaret açığı 6 ayda yüzde  31,6 artışla 40,74 milyar dolara yükseldi.

Avrupa Birliği’ne ihracat yüzde 6,4 arttı

Avrupa Birliği’ne (AB-28) yapılan ihracat, 2017 yılının aynı ayına göre yüzde 6,4 artarak 6 milyar 630 milyon dolar olarak gerçekleşti. AB’nin ihracattaki payı 2017 Haziran ayında yüzde 47,5 iken, 2018 Haziran ayında yüzde 51,2 oldu.

En fazla ihracat yapılan ülke Almanya 

Almanya'ya yapılan ihracat 2018 Haziran ayında 1 milyar 308 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla 882 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 815 milyon dolar ile İtalya ve 627 milyon dolar ile ABD takip etti.

İthalatta ilk sırayı Çin aldı

Çin'den yapılan ithalat, 2018 yılı Haziran ayında 1 milyar 838 milyon dolar oldu. Bu ülkeyi sırasıyla 1 milyar 794 milyon dolar ile Rusya, 1 milyar 793 milyon dolar ile Almanya ve 1 milyar 149 milyon dolar ile ABD izledi.

Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payı yüzde 3,2 

Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, ISIC Rev.3 sınıflaması içinde yer alan imalat sanayi ürünlerini kapsamaktadır. Haziran ayında ISIC Rev.3’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 94,3’tür. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 3,2, orta yüksek teknolojili ürünlerin payı ise yüzde 37,6 olarak gerçekleşti.

Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ithalatı içindeki payı yüzde 13,6 

İmalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 79,9’dur. Haziran ayında yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı yüzde 13,6, orta yüksek teknolojili ürünlerin payı ise yüzde 42,6 oldu.

kaynak:Dünya Gazetesi

Yorumlar

Mobilya sektörü yüzde 6 daraldı

31 Temmuz 2018 Salı 12:47

Mobilya sektörü yüzde 6 daraldı

Mobilya sektörü yüzde 6 daraldı

Mobilya sektörü yüzde 6 daraldı

Mobilya sektörü, yılın ilk yarısında yüzde 5,8 oranında küçülme yaşadı. Küçülmedeki en önemli etken ham maddeye yapılan zamların nihai ürünün satış fiyatına yansıtılamaması oldu. MOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Öztaşkın, ilk 6 ayda sektörde çalışan kişi sayısında azalmaya gidildiğini bildirdi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre, mobilya sektörü 2018 yılının ilk 6 aylık döneminde yüzde 5,8 oranında küçüldü.

Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Öztaşkın, yılın ilk yarısını değerlendirdiği açıklamasında “2018 yılının ilk yarısına baktığımızda mobilya sektörünün yaklaşık yüzde 5,8 oranında küçüldüğünü görüyoruz.

Sektörlerin büyük bir kısmında büyüme yaşanırken, ekonomimizin lokomotif sektörlerinin başında gelen mobilya sektörünün küçülmesi bizleri endişelendiriyor. Bu küçülmenin başlıca nedenleri arasında KDV indiriminin sona ermesini ve üst üste gelen ham madde zamlarını gösterebiliriz. Yeni yönetim kadrolarıyla birlikte kararların daha hızlı alınabildiği bir döneme giriş yapmış olduk. Belirsizliklerin ortadan kalkması, iş dünyası için yılın ikinci yarısının kazanılması anlamına geliyor. Yeni sistemle birlikte, birçok konuda daha hızlı ve etkin bir şekilde yol alacağımıza inancımız tam. Bu dönemin KDV indiriminin gündeme alınması noktasında da pozitif bir etki yaratacağını düşünüyoruz. 2017 yılında uygulanan ve yaklaşık 8 ay süren KDV indirimi, mobilya sektöründe ticareti yüzde 40 oranında artırarak, önemli bir büyüme sağlamıştı. KDV indiriminin yeniden gündeme alınmasıyla mobilya sektöründeki küçülmenin önüne geçileceğini düşünüyoruz.” dedi.

Çalışan sayısında azalma yaşanıyor

Mobilya sektöründe yaşanan duraklamayla birlikte şirketlerin işçi sayılarını azaltmaya başladığını ifade eden Öztaşkın, “Geçtiğimiz yıl KDV indirimiyle birlikte artan talepler sektörde ek istihdam olanakları yaratmıştı. Bu vesileyle yaklaşık 100 bin kişi sektöre dahil olmuştu. 2018’in ilk altı ayına baktığımızda ise mobilya sektöründeki şirketlerin çalışan sayılarında azalmaya gittiğini görüyoruz. Ciroları her geçen gün düşen firmalarımız, sektörde ayakta kalabilmek ve kendilerine uygulanan ham madde zamlarını tüketicilere yansıtmamak adına direnç gösteriyor.” dedi.

Sektörde iyileşmenin KDV oranının yüzde 8’e sabitlenmesiyle mümkün olduğunu belirten Öztaşkın, sektörün çatı kuruluşu olarak, konuyla ilgili gelişmelerinin takipçisi olacaklarının altını çizdi.

kaynak:Dünya Gazetesi

Yorumlar