ABD'nin yeni çelik tarifesi 13 Ağustos'ta başlayacak
ABD'nin yeni çelik tarifesi 13 Ağustos'ta başlayacak
ABD'nin yeni çelik tarifesi 13 Ağustos'ta başlayacak
ABD hükümeti, Türkiye'den ithal ettiği çelik üzerindeki gümrük tarifesi oranını iki katına çıkararak yüzde 50'den uygulamaya 13 Ağustos'ta başlayacağını duyurdu
Beyaz Saray ve ABD Ticaret Bakanlığından yazılı açıklama yapıldı
Beyaz Saray tarafından Başkan Donald Trump'ın imzasıyla yayımlanan açıklamada, "Çelik ithalatını daha da azaltmak ve yerli kapasite kullanımını artırmak için 13 Ağustos'tan başlayarak Türkiye'den ithal edilen çelik üzerindeki gümrük tarifesini yüzde 50 oranında uygulamanın gerekli ve uygun olduğuna karar verdim." ifadesi kullanıldı.
ABD Ticaret Bakanlığından yapılan ve Bakan Wilbur Ross'un ifadeleri aktarılan yazılı açıklamada ise "Başkan Trump, Türkiye Cumhuriyeti'nden ithal edilen çelik üzerindeki gümrük tarifesi oranını yüzde 25'ten yüzde 50'ye yükseltti." bilgisine yer verildi.
Trump, cuma sabahı kendi Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, ABD'nin Türkiye'den ithal ettiği çelik ve alüminyum üzerindeki gümrük tarifesi oranlarını iki katına çıkartarak bu ürünlere sırasıyla yüzde 50 ve yüzde 20 gümrük vergisi uygulamak için talimat verdiğini bildirmişti.
kaynak:Dünya gazetesi
Erdoğan'dan ABD'ye eleştiri
Erdoğan'dan ABD'ye eleştiri: Stratejik ortağınızı bir papaza değişiyorsunuz
Erdoğan'dan ABD'ye eleştiri: Stratejik ortağınızı bir papaza değişiyorsunuz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "ABD'dekilere tekrar sesleniyorum. Yazık, yazık. Siz NATO'daki bir stratejik ortağınızı bir papaza değişiyorsunuz." dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ünye'de halka hitap etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizi tehdit ediyorlar. Tehdit dili ile bu milleti asla yola getiremezsiniz. Biz, hukuk dilinden, haktan anlarız." diye konuştu.
Erdoğan, "Biz hak, hukuk neyse onun gereğini yaparız ama tehdide gelince kusura bakmasınlar. 'Şunu bunu vermeyeceğiz.' Senin olsun verme, bizde olanlar bize yeter. Biz düştüğümüz yerden evelallah kalkarız. Dün kalktık, bugün de yarın da kalkarız. Yeter ki milletim ayakta dursun." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Buradan tekrar sesleniyorum ABD'dekilere. Yazık, yazık. Siz NATO'daki bir stratejik ortağınızı bir papaza değişiyorsunuz." dedi.
kaynak:dünya gazetesi
Bomba açıklama! Türkiye`ye 51,3 milyar dolar...
Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) İcra Direktörü Hung Tran, Türkiye`de faiz oranlarının, yatırımcıyı çekmek için yeterli bir seviyede olduğunu belirterek, "Biz mevcut koşullar altında şu ana kadar Türkiye`ye iyi bir sermaye girişi olduğunu düşünüyoruz. Şu an için Türkiye`ye bu yıl 51,3 milyar dolarlık sermaye girişi olacağı beklentimizi koruyoruz." dedi.
Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) İcra Direktörü Hung Tran, AA muhabirine, gelişmekte olan ülke piyasalarına yönelik sermaye akımları, ticaret savaşlarının etkileri ve Çin piyasasındaki son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Gelişmekte olan ülkelere 2017'deki güçlü para girişlerinin ardından bu yıl sermaye akımlarının şeklinde bazı değişiklikler yaşandığını anlatan Tran, ikinci çeyrekteki çıkışlara rağmen hala pozitif bir görünüm bulunduğunu söyledi.
Tran, ikinci çeyrek boyunca dünya ticareti yapısındaki değişikliklerin, bazı gelişmekte olan ülkelerde önemli dengesizliklerin artmasına yardımcı olduğunu aktararak, bu durumun güçlü sermaye çıkışı ve yerel para birimleri ile varlık fiyatlarında düşüşün deneyimlenmesini beraberinde getirdiğini ifade etti.
Gelişmekte olan ülkelere ilişkin temmuz ayı verilerinin, sermaye akışlarında toparlanmaya işaret ettiğini belirten Tran, "Gelişmekte olan ülke varlıkları, ikinci çeyrekte yaşanan güçlü net çıkışlar sonrasında temmuz ayında bir miktar toparlanma kaydetti. Gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarının ileriye dönük devam etmesi, para politikalarındaki normalleşmenin nasıl uygulanacağına bağlı. Eğer ABD Merkez Bankası (Fed), yıl sonuna kadar faizlerde beklenenden daha az artırıma gider, dolar istikrar kazanır ve ticaret gerilimi daha artmazsa, temmuz ayında görülen sermaye girişleri yıl sonuna kadar devam edebilir. Muhtemelen gelişmekte olan ülkeler yılı net sermaye akımları açısından pozitif tamamlayacaktır." diye konuştu.
"ÇİN VARLIK FİYATLARINDAKİ SERT DÜŞÜŞÜN KRİZE DÖNÜŞEBİLİR"
Hung Tran, Çin varlık fiyatlarındaki sert düşüşün krize dönüşebileceğini belirterek, "Çin ile diğer birçok gelişmekte olan ülkeler arasındaki ticaret, yatırım ve borç verme bağlantısındaki artış dolayısıyla, Çin'de yaşanacak büyük bir mali kriz diğer gelişmekte olan ülkeler için oldukça önemli olacaktır. Çin'deki net sermaye çıkışları, geri kalan gelişmekte olan ülkelerdeki volatiliteyi önemli ölçüde artırabilir." dedi.
Çin varlık fiyatlarında 2015 ve 2016 yıllarında da düşüş yaşandığını anımsatan Tran, şunları ifade etti:
"Çinli yetkililer geçmiş deneyimlerinden çok şey öğrendi. Artık daha esnekler ve riskleri yönetmek için hazır durumdalar. Ülkede hisse senetleri yıl başından bu yana ciddi değer kaybetti, ancak bu aşamalı bir şekilde gerçekleşti ve panik havası olmadı. Şu anda net sermaye çıkışları, net sermaye girişi şeklinde tersine döndü. Ben, Çinli yetkililerin bu finansal süreci yönetmek için çok çeşitli politika tedbiri ve araca sahip olduklarını düşünüyorum. Hükümet, ticaret gerilimine karşın büyümeyi sürdürmek ve ekonomiyi yumuşak bir inişe yönlendirmek için daha esnek ekonomi politikalarını takip ediyor. Ben yumuşak iniş hedefinin ulaşılabilir olduğunu düşünüyorum."
"TÜRKİYE'YE 51,3 MİLYAR DOLARLIK SERMAYE GİRİŞİ BEKLENTİMİZİ KORUYORUZ"
Hung Tran, Türkiye ekonomisi ve finansal piyasalarına yönelik de değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'de yüksek enflasyon ve faiz ortamının bulunduğunu belirten Tran, "Türkiye'de faiz oranları, yatırımcıyı çekmek için yeterli bir seviyede ancak, yatırımcılar açısından Merkez Bankası'nın hangi seviyelerde ne kadar kalacağı önemli. Çünkü uzun süre yüksek faiz oranları seviyelerinde kalınması, ekonomik büyüme ve faaliyet üzerinde negatif bir etki yaratacaktır. Biz mevcut koşullar altında şu ana kadar Türkiye'ye iyi bir sermaye girişi olduğunu düşünüyoruz. Ancak girişler dış borçlanma gereksinimini karşılayacak kadar güçlü degil. Bu yüzden döviz rezervleri ve lira üzerindeki baskı devam ediyor." diye konuştu.
Tran, "IIF olarak Türkiye'ye bu yıl sonunda net sermaye girişi miktarının 51,3 milyar dolar olacağını öngörüsünde bulunmuştunuz. Bu beklentinizde revizyona gidecek misiniz?" sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:
"Biz şu an için Türkiye'ye bu yıl 51,3 milyar dolarlık sermaye girişi olacağı beklentimizi koruyoruz. Bununla birlikte sermaye girişi kalitesi ve sağlamlığının geçen yıla göre çok azaldığını söyleyebilirim. Dolayısıyla beklentimizi koruyoruz ancak sermaye girişlerinin kalitesinin oldukça düşük ve daha spekülatif olduğunu belirtmek istiyoruz."
"DAHA İSTİKRARLI BİR DOLAR ÖNGÖRÜYORUZ"
Hung Tran, gelişmiş ülke merkez bankaları para politikalarındaki normalleşmenin, gelişmekte olan ülke piyasalarına etkilerine yönelik de görüşlerini paylaştı.
Burada, Fed, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japonya Merkez Bankası (BoJ) para politikaları arasındaki senkronizasyonun ne ölçüde olup olmadığının önem taşıdığını vurgulayan Tran, şimdiye kadar üç merkez bankasında da farklı bir normalleşme hızı görüldüğünü, bu durumun tahvil faizleri ile dolar üzerinde yukarı yönlü baskı yarattığını söyledi.
Tran, 3 büyük merkez bankasının parasal daralma uygulamasının, gelişmekte olan ülkeler için iyi olmayabileceğini düşündüklerini aktararak, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Bu nedenle son yıllarda gelişmekte olan ülke piyasalarında daha fazla volatilite görüldü. Ben, gelişmekte olan piyasalarda volatilitenin büyük ihtimalle süreceğini ve izlenmesi gereken en önemli tarihin ECB'nin normalleşme sürecine gireceği bu yılın sonu ve 2019 olacağını düşünüyorum. Bu süreç, tahvil faizleri ile gelişmekte olan ülke piyasalarına sermaye girişlerini biraz daha fazla negatif etkileyecektir. Bununla birlikte sermaye akımları açısından kilit soru, hangi ülkelerin politika üretme ve kurumların dayanıklılığı açısından daha ciddi dengesizlikleri karşılayabilecek göstergelere sahip olduğu olacaktır."
ABD tarafında daha sıkı bir para politikasının dolardaki güçlenmeyi sürdürebileceğine işaret eden Tran, ancak normalleşmeyle birlikte gelişmiş ülke merkez bankaları tarafından uygulanan para politikaları arasındaki farkın azalacağını, bu nedenle piyasa beklentilerinin ötesinde daha istikrarlı bir dolar öngördüklerini sözlerine ekledi.
Kaynak: Milliyet
Perakendede ‘cirodan kira payı’ modeli yayılıyor
Perakendede ‘cirodan kira payı’ modeli yayılıyor
Perakendede ‘cirodan kira payı’ modeli yayılıyor
Perakende sektörü zor günleri dayanışma içinde aşmaya çalışıyor. Kirasını ödemekte zorlanan bazı markalar için cirodan pay modeli yaygınlaşıyor. Bu modele göre perakendeci kira yerine AVM’ye cirosundan yüzde 5 ila 7 pay veriyor.
İrem ÇETİNGÖZ
Perakendede sıkıntı yaşamaya başlayan bazı markalar kira yerine cirodan pay modeline geçiyor. Sektör zor günleri dayanışma içinde aşmaya çalışırken bu modelin markaların ayakta kalması için AVM’lerin yardım eli uzatması olduğu belirtiliyor.
Perakendede yaşanan sıkıntının birçok nedeni var. Son dönemde piyasada nakit akışının azalması, döviz kurundaki hızlı artış, kârlılıkların hızla düşmesi ve e-ticaretin sektörün dinamiklerini değiştirmesi bunlardan birkaçı... Sektör temsilcileri bu ortamda, alışveriş merkezlerinin ayakta durmakta zorlanan bazı perakendecilere destek olmak için cirodan kira payı modelini kabul ettiğini belirtti.
Zor durumda olan her markaya destek veriliyor
Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Hulusi Belgü, son dönemde kiracılarla AVM yatırımcılarının bir araya gelerek bu konuda toplantılar yaptıklarını, AVM’lerin perakendecilere yardımcı olduğunu söyledi. Dövizin çok yükseldiği ve işlerin iyi gitmediği bu dönemde AVM’lerin perakendecilerden kira yerine cirodan pay aldığını belirten Belgü, “Biz gelinen noktada alınan kiranın ciro ile oranını takip ediyoruz. Ciro içinde kiranın payı perakendecinin yaşayabilmesine imkan sağlamayacak bir seviyeye çıkarsa, farklı modellerde perakendeciye destek oluyoruz. Bazı AVM’ler bu uygulamaya geçti. Tamamen ticari bir karar. İyi iş yapan ve iyi yerde olan AVM’ler sabit kiralarını almaya devam ediyor” dedi. Perakendecilerin sıkıntı yaşadığı noktada AVM’lerin cirodan yüzde 5 ila 7 pay alma uygulamasını hayata geçirdiğini söyleyen Belgü, ziyaretçi sayılarında ve cirolarında sorun olan her markaya bu desteğin verildiğini kaydetti. Belgü, bu sayede AVM’lerin boşalmasının önüne geçildiğini ve sektörde çarkların dönmeye devam edebildiğini aktardı.
Ciro-kira sözleşmeleri yaparken yüzdenin önemli olduğuna dikkat çeken Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, ciroların ne kadarlık yüzdesinin verileceğinin iyi hesaplanması gerektiğini söyledi. Öncel, aksi durumda perakendecinin kira bedelinden fazlasını ödeme durumunda kalabileceğini kaydetti.
“Bir mecburiyet modeli”
Silk&Cashmere CEO’su Ayşen Zamanpur, ‘cirodan kira payı’ modelinin bir mecburiyet sonrası ortaya çıktığını vurguladı. Bu konuda yıllardır markaların AVM’ler ile konuştuğunu belirten Zamanpur, markaların hep cirosuna göre kirayı ödemek istediklerini fakat AVM yatırımcılarının bunu kabul etmediğini anlattı. Şimdi gerek ekonomik daralma, döviz kurundaki anormal artış ve dengesizlik, gerek birçok markanın zorluğa düşmesi, gerek yabancı markaların Türkiye’de operasyonlarını kapatmaya yönelmelerinin AVM’lerin durumu biraz daha net kabul etmelerine neden olduğunu vurgulayan Zamanpur, e-ticaretin de ciddi şekilde artışının perakendede mağazaların kapanmasına yansıdığını ifade etti. Amerika’da geçen yıl altı bin mağazanın kapandığına dikkat çeken Zamanpur, “Bu yıl da aynı rakam bekleniyor. ABD’de 2021’de mağaza sayısında yüzde 40 küçülme bekleniyor. Küçülme her zaman kötü değildir. Bunu bıçak kemiğe dayanmadan, erken görmek, mağaza açarken temkinli olmak gerekir. Kâr yapmayan noktalardan duygusallığı bırakıp hemen çıkmak gerekir. AVM ve markalar Türkiye’de hem didişir hem de çok iletişim içinde olur. Bazı AVM’ler bizler daha istemeden durumu anlar, bize destek verir. AVM ve markalar aynı network içinde” diye konuştu.
“Perakendeci maliyet artışını öngöremedi”
İstinye Park AVM Genel Müdürü Uğur Berk, elde ettiği ciro ile kirasını ödemekte zorlanan markaların bu modele geçiş yaptıklarını söyledi. Bu durumun genel anlamda yatırımcıların profiline göre değişkenlik gösterdiğini belirten Berk, markaların kapanmaması adına belli yerlerde bu modelin uygulanmaya başladığını kaydetti. Berk, şöyle devam etti: “Perakendede personel, kira ve mal maliyeti olmak üzere üç ana gider var. Mal maliyeti vergilerle, kiralar da euro ve doların ciddi yükselmesiyle artıyor. Personel gideri de asgari ücrete bakıldığında geçen yıla göre bu yıl yüksek seyrediyor. Perakendeciler ciddi öngörülemeyen gider karmaşası içinde kaldı.”
kaynak:Dünya Gazetesi
Turizm gelirlerinde yüzde 30 artış
Turizm gelirlerinde yüzde 30 artış
Turizm gelirlerinde yüzde 30 artış
Turizm geliri nisan, mayıs ve haziran aylarından oluşan II. çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 30,1 artarak 7 milyar 44 milyon 591 bin dolar oldu
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Nisan-Haziran 2018'i kapsayan "Turizm İstatistikleri" raporunu açıkladı.
Turizm geliri nisan, mayıs ve haziran aylarından oluşan II. çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 30,1 artarak 7 milyar 44 milyon 591 bin dolar oldu. Turizm gelirinin (cep telefonu dolaşım ve marina hizmet harcamaları hariç) yüzde 84,7’si yabancı ziyaretçilerden, yüzde 15,3’ü ise yurt dışında ikamet eden vatandaş ziyaretçilerden elde edildi.
Ziyaretçiler, seyahatlerini kişisel veya paket tur ile organize etmektedirler. Bu çeyrekte yapılan harcamaların 5 milyar 463 milyon 809 bin dolarını kişisel harcamalar, 1 milyar 580 milyon 782 bin dolarını ise paket tur harcamaları oluşturdu.
Kişi başı ortalama harcama
Bu çeyrekte yabancıların ortalama harcaması 602 dolar, yurt dışında ikamet eden vatandaşların ortalama harcaması ise 885 dolar oldu.
Ülkemizden çıkış yapan ziyaretçi sayısı 2018 yılı II. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 24,9 artarak 11 milyon 67 bin 987 kişi oldu. Bunların yüzde 89’unu 9 milyon 855 bin 102 kişi ile yabancılar, yüzde 11’ini ise 1 milyon 212 bin 885 kişi ile yurt dışında ikamet eden vatandaşlar oluşturdu.
Turizm giderinde yüzde 19'luk yükseliş
Yurt içinde ikamet edip başka ülkeleri ziyaret eden vatandaşlarımızın harcamalarından oluşan turizm gideri, geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 19 artarak 1 milyar 650 milyon 276 bin dolar oldu. Bunun 1 milyar 421 milyon 872 bin dolarını kişisel, 228 milyon 404 bin dolarını ise paket tur harcamaları oluşturdu.
Yurt dışına çıkışlar azaldı
Bu çeyrekte yurt dışını ziyaret eden vatandaş sayısı bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 4,4 azalarak 2 milyon 194 bin 58 kişi oldu. Bunların kişi başı ortalama harcaması 752 dolar olarak gerçekleşti.
kaynak:Dünya Gazetesi