HAFİF TİCARİ ARAÇLARDA SATIŞLAR DÜŞTÜ
HAFİF TİCARİ ARAÇLARDA SATIŞLAR DÜŞTÜ
Otomobil Pazarı %14, Hafif Ticari Araç Pazarı %23 Azaldı.
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2018 yılı yedi aylık dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre %16 azalarak 406.082 adet olarak gerçekleşti. 2017 yılı yedi aylık dönemde ise 483.455 adet toplam pazar gerçekleşmişti.
Otomobil satışları, 2018 yılı Temmuz ayı sonunda geçen yılın aynı dönemine göre %13,69 oranında azalarak 317.894 adet oldu. Geçen yıl aynı dönemde 368.308 adet satış yaşanmıştı.
Hafif ticari araç pazarı, 2018 yılı Ocak-Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %23,41 azalarak 88.188 adet oldu. 2017 yılı aynı dönemde 115.147 adet satış gerçekleşmişti.
Otomobil ve Hafif Ticari Araç Pazarı 2018 Temmuz Ayında %36 Azaldı.
Otomobil Pazarı %33, Hafif Ticari Araç Pazarı %46 Azaldı.
2018 yılı Temmuz ayı otomobil ve hafif ticari araç pazarı 52.734 adet oldu. 82.297 adet olan 2017 yılı Temmuz ayı otomobil ve hafif ticari araç pazar toplamına göre satışlar %35,92 oranında azaldı.
2018 yılı Temmuz ayında otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %32,64 azaldı ve 42.024 adet oldu. Geçen sene 62.384 adet satış gerçekleşmişti.
2018 yılı Temmuz ayında hafif ticari araç pazarı 2017 yılının Temmuz ayına göre %46,22 azaldı ve 10.710 adet olarak gerçekleşti. Geçen sene 19.913 adet satış yaşanmıştı.2018 yılı Temmuz ayı sonunda1600cc altındaki otomobil satışlarında %13,6 , 1600-2000cc aralığında motor hacmine sahip otomobil satışlarında %23,6 ve 2000cc üstü otomobillerde %27,2 azalış
2018 yılı Temmuz ayı sonunda otomobil pazarında ortalama emisyon değerlerine göre en yüksek paya %41,39 oranıyla 100-120 gr/km arasındaki otomobiller 131.568 adet ile sahip oldu.
2018 yılı Temmuz ayı sonunda dizel otomobil satışlarının payı %59,98’e gerilerken, otomatik şanzımanlı otomobillerin payı %64,84’e yükseldi.
2018 yılı Temmuz ayı sonunda otomobil pazarı segmentinin %83,81’ini vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerinde yer alan araçlar oluşturdu. Segmentlere göre değerlendirildiğinde, en yüksek satış adetine %54,7 pay alan C (173.936 adet) segmenti ulaştı. Kasa tiplerine göre değerlendirildiğinde ise en çok tercih edilen gövde tipi yine Sedan otomobiller (%50,8 pay, 161.389 adet) oldu.
2018 yılı Temmuz ayı sonunda Hafif Ticari Araç Pazarı gövde tipinegöre değerlendirildiğinde, en yüksek satış adetine %69,06 pay ile Van (60.903 adet), ardından %12.41 pay ile Kamyonet (10.941 adet), %10,14 pay ile Pick-up (8.940 adet) ve %8,40 pay ile Minibüs (7.404 adet) yer aldı
Türkiye Otomotiv pazarında otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2018 yılı yedi aylık dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre %16 azalarak 406.082 adet olarak gerçekleşti. 2017 yılı yedi aylık dönemde ise 483.455 adet toplam pazar gerçekleşmişti.
2018 yılı Temmuz ayı otomobil ve hafif ticari araç pazarı 52.734 adet oldu. 82.297 adet olan 2017 yılı Temmuz ayı otomobil ve hafif ticari araç pazar toplamına göre satışlar %35,92 oranında azaldı.
Otomobil ve hafif ticari araç pazarı, 10 yıllık Temmuz ayı ortalama satışlara göre %14,09 azalış gösterdi.
Türkiye Otomotiv pazarında otomobil satışları, 2018 yılı Temmuz ayı sonunda geçen yılın aynı dönemine göre %13,69 oranında azalarak 317.894 adet oldu. Geçen yıl aynı dönemde 368.308 adet satış yaşanmıştı.
2018 yılı Temmuz ayında otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %32,64 azaldı ve 42.024 adet oldu. Geçen sene 62.384 adet satış gerçekleşmişti.
Otomobil pazarı, 10 yıllık Temmuz ayı ortalama satışlara göre %5,80 azalış gösterdi.
Türkiye Otomotiv pazarında, hafif ticari araç pazarı, 2018 yılı Ocak-Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %23,41 azalarak 88.188 adet oldu. 2017 yılı aynı dönemde 115.147 adet satış gerçekleşmişti.
2018 yılı Temmuz ayında hafif ticari araç pazarı 2017 yılının Temmuz ayına göre %46,22 azaldı ve 10.710 adet olarak gerçekleşti. Geçen sene 19.913 adet satış yaşanmıştı.Hafif ticari araç pazarı, 10 yıllık Temmuz ayı ortalama satışlara göre %36,16 azaldı.
2018 yılı Temmuz sonu otomobil pazarı motor hacmine göre incelendiğinde, en yüksek paya %96,11 oranıyla 1600cc altındaki otomobiller 305.543 adet ile sahip oldu. Ardından %2,79 pay ile 1600-2000cc aralığındaki otomobiller ve %0,27 pay ile 2000cc üstü otomobiller yer aldı. 2017 yılı Temmuz sonuna göre, 1600cc altındaki otomobil satışlarında %13,6 , 1600-2000cc aralığında motor hacmine sahip otomobil satışlarında %23,6 ve 2000cc üstü otomobillerde ise %27,2 azalış görüldü. 2018 yılı Temmuz sonu itibariyle 85kW altı 75 adet ve 121kW üstü 29 adet, toplam 104 adet elektrikli otomobil satışı gerçekleşti.
2018 yılı Temmuz ayı sonunda 1600cc altı 355 adet, 1601cc<=1800cc (>50 kW) aralığında 1.955 adet, 1801cc-2000cc aralığında 20 adet, 2001cc-2500cc (>100KW) aralığında 175 adet ve 2500cc üstü 5 adet hibrit otomobil satışı gerçekleşti. 2018 Temmuz sonunda toplam 2.510 adet hibrit otomobil satışı gerçekleşti.
2018 yılı Temmuz ayı sonu otomobil pazarı ortalama emisyon değerlerine göre incelendiğinde, en yüksek paya %41,39 oranıyla 100-120 gr/km arasındaki otomobiller (131.568 adet) ve ardından %21,57 pay ile 120-140 gr/km arasındaki otomobiller (68.582 adet) sahip oldu.
2018 yılı Temmuz ayı sonu dizel otomobil satışları geçen yılın aynı dönemine göre %15,9 oranında azaldı. 2018 yılı Temmuz sonunda otomobil satış adetleri, 2017 yılı aynı dönem ile kıyaslandığında, dizel payı %59,98’e (190.675 adet) geriledi.
2018 yılı Temmuz ayı sonunda otomobil pazarı segmentinin %83,81’ini vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerinde yer alan araçlar oluşturdu. Segmentlere göre değerlendirildiğinde, en yüksek satış adetine %54,7 pay alan C (173.936 adet) segmenti ve ardından %28,8 pay ile B (91.569 adet) segmenti ulaştı.
2018 yılı Temmuz ayı sonu otomobil pazarı kasa tiplerine göre değerlendirildiğinde, en çok tercih edilen gövde tipi yine Sedan otomobiller (%50,8 pay, 161.389 adet) oldu. Sedan otomobilleri, %25,1 pay ve 79.920 adet satış ile H/B ve %19,8 pay ve 62.875 adet satış ile SUV otomobiller takip etti.
2018 yılı Temmuz ayı sonunda otomatik şanzımanlı otomobil satış adetleri 2017 yılı aynı döneme göre %4,68 oranında azaldı. 2018 yılı Temmuz sonu otomobil satış adetleri geçen yılın aynı dönemi ile kıyaslandığında, otomatik şanzımanlı otomobil satışlarının payı %58,71’den %64,84’e (206.127 adet) yükseldi.
2018 yılı Temmuz ayı sonunda Hafif Ticari Araç Pazarı gövde tipine göre değerlendirildiğinde, en yüksek satış adetine %69,06 pay ile Van (60.903 adet), ardından %12.41 pay ile Kamyonet (10.941 adet), %10,14 pay ile Pick-up (8.940 adet) ve %8,40 pay ile Minibüs (7.404 adet) yer aldı.
Bayram tatili sonrası ekonomide önemli adımlar atılacak
Bayram tatili sonrasında ekonomide önemli adımlar atılacak. İlk sırada piyasanın da merakla beklediği OVP yayınlanacak.
Uzun bayram tatilinin ardından ekonomiyi yoğun bir gündem bekliyor. İlk gündem Orta Vadeli Program (OVP) olacak. OVP’den sonra 2019 yılı bütçesi ve 5 yıllık Kalkınma Planı mesaisi başlayacak.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak bir süre önce, 2019 yılına ilişkin bazı büyüklükleri paylaşmıştı. Albayrak, gelecek yıl için büyümenin yüzde 3-4 aralığında olmasını beklediklerini açıklamıştı.
Eylülün ilk haftası
Hürriyet'ten Neşe Karanfil'in haberine göre, piyasalar merakla OVP’yi bekliyor. Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, 9 Ağustos tarihinde yaptığı yazılı açıklamada, cari açığın yüzde 4 civarında dengeleneceğini, kamuda bu yıl başlatılan tasarruf programının devam edeceğini ve bütçe açığının yüzde 1.5’larda sınırlandırılacağını bildirmişti. 2018 yılının geri kalan bölümünde üzerinde çalışılan 35 milyar liralık tasarruf ve gelir arttırıcı önlem ile faiz dışı fazlanın 5 milyar lira olması hedeflerini de sıralamıştı. Ancak bu tarihten sonra dolar kurunda ciddi dalgalanmalar oldu. Gelecek hafta OVP’ye ilişkin çalışmaların yoğunlaşması bekleniyor. OVP’nin, 5018 sayılı yasaya göre eylül ayının ilk haftası yayınlanması gerekiyor. Programın yayımlanmasıyla birlikte hem 2018 yılına ilişkin revize rakamlar hem de 2019 yılı hedefleri ortaya çıkacak. Geçen yıl yayımlanan 2018-2020 yıllarını kapsayan OVP’de büyüme hedefi bu yıl ve 2019, 2020 yılları için yüzde 5.5 olarak belirlenmişti. Enflasyon tahmini ise 2018 yılı için yüzde 7, 2019 için 6 ve 2020 yılı için de yüzde 5’di. Bu yıl yayımlanacak olan OVP 2019-2021 dönemini kapsayacak.
Bütçe için hazırlık
2019 yılı bütçe tasarısına yönelik hazırlıklar da başladı. Bütçe hazırlıkları için duyuru yapıldı. Kamu kurum ve kuruluşlarından bütçe teklifleri istendi. Hazine ve Maliye Bakanlığı, kamu idarelerinin ödenek tekliflerini gönderirken somut ihtiyaçlarını gözeterek hizmetlerin maliyetinin mümkün olan en düşük düzeyde tutulması, mevcut harcama alanlarını gözden geçirerek verimsiz harcamaları tasfiye edecek şekilde hazırlamalarını talep etti. Kamu kurumları 17 Ağustos tarihine kadar bütçe tekliflerini e-bütçe sistemi üzerinden Hazine ve Maliye Bakanlığı’na ilettiler. Şimdi idarelerle tek tek görüşme süreci başlayacak. Görüşme takvimi de 27 Ağustos tarihi akşamına kadar kurumlara iletilecek. Bu aşamadan sonra hangi bakanlığa ne kadar bütçe verildiği orta vadeli mali planda yer alacak. Bu plan da eylül ayının 15’ine kadar yayımlanacak.
Kalkınma planı sırada
2019-2023 yıllarını kapsayan 11. Kalkınma Planı’nın da, yıl bitmeden açıklanması gerekiyor. 2023 yılı hedeflerini içerecek olan Kalkınma Planı’nda eğitimden, sağlığa, ekonomiden, yargıya önümüzdeki 5 yılda izlenecek politikalara yer verilecek. Planın daha önce Haziran ayında TBMM’ye sunulması öngörülüyordu. Ancak araya giren seçimler nedeniyle plan çalışmaları da yılın ikinci yarısına bırakıldı. Plan için 43 özel ihtisas komisyonu kurulmuş durumda. Bu komisyonlar arasında enerji arz güvenliği ve verimliliği, büyüme dinamikleri, enflasyonla mücadele, yaşlanma, gelir dağılımı ve yoksulluk ve dış göç politikaları da bulunuyor.
Kaynak: www.dunya.com
Doğu'nun en büyük özel yatırımında sona gelindi
Mardin'de Cengiz Holding'in 1,2 milyar euro yatırımla 5 ana fabrika ve 12 yardımcı üniteden oluşan Eti Bakır Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisleri bölgedeki gübre ve metal ithalatının önüne geçecek.
Mardin'de Cengiz Holding'in 1,2 milyar euro yatırımla 5 ana fabrika ve 12 yardımcı üniteden oluşan Eti Bakır Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisleri, gerek işsizliği gerekse ithalata son verecek.
Cengiz Holding'in Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin en büyük özel sektör yatırımı olan Eti Bakır Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisleri önümüzdeki günlerde kademeli olarak üretime başlayacak ve yıl sonunda tam kapasiteyle çalışacak.
Cengiz Holding Genel Koordinatörü Ömer Mafa, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Eti Bakır AŞ'nin Cengiz Holding'e bağlı bakır üretiminde faaliyet gösteren bir madenci kuruluşu olduğunu söyledi.
Samsun'un Küre ve Murgul ilçelerindeki iki bakır madeninden çıkan bakır konsantrelerin Samsun'daki izabe tesislerde katot bakıra dönüştürüldüğünü bildiren Mafa, bakır ile birlikte son yıllarda ekonomik değeri azalan pirit maddesinin üretildiğini kaydetti.
Samsun yerine Mardin tercih edildi
Mafa, Küre'deki pirit konsantrelerinde, kobalt, çinko ve bakır gibi değerli maddelerin bulunduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Uzun yıllardır bu değerli madenleri ekonomimize nasıl kazandırabiliriz diye çalışma yürütüyorduk. Bunun sonucunda da bu madenlerin geri kazanılabileceğini tespit ettik. Ancak yan ürün olarak atıklardan sülfürik asit söz konusuydu. Bu da gübre sanayisinin ham maddesini teşkil eden bir üründür. Ancak gübreye dönüştürmek için fosfat ve amonyak gibi diğer maddeler de gerekliydi. Bu tesisi gerçekleştirmek için iki alternatifimiz vardı. Ya bu tesisleri Samsun'daki mevcut tesislerimizin yanında alt yapısı tamamlanmış bölgede inşa etmek, yıllardır atıl durumda bulunan Mardin'in Mazıdağı ilçesindeki fosfat madenini Samsun'a nakletmekti. Veya Küre'deki Pirit'i Mardin'in Mazıdağı ilçesine nakledip bu tesisleri Mardin'de kurmaktı. Samsun'da kurmak daha ekonomik ve pratik gözükmesine rağmen Yönetim Kurulu Başkanımız Mehmet Cengiz, ülkemize olan borcunu ödemek ve öncü bir misyon üstlenmek üzere bu tesislerin Mazıdağı ilçesinde kurulmasını istedi ve talimatını verdi."
1,2 milyar euro yatırım 3 yılda tamamlandı
Projenin ilerlemesiyle inşaatın başladığını, hızlı bir şekilde bu tesislerin tamamlanması için üstün çaba göstermeye başladıklarını aktaran Mafa, "Üç yılda tesisler yapıldı. Çok kısa bir sürede bu tesisleri tamamladık. Hali hazırda devreye alma çalışmaları devam etmekte. Toplam 1,2 milyar euro üzerinde bir yatırımı tamamladık. Mardin, işsizliğin en yoğun olduğu bölgelerden biri, diğer yatırımlara da öncülük edeceğimizi umuyorum." diye konuştu.
Entegre tesisler sayesinde ülke ekonomisine yılda 620 milyon dolar katkı sağlamayı hedeflediklerini aktaran Mafa, şöyle dedi:
"Tesisler kademe kademe devreye girip tam kapasiteyle çalıştığında gübre ihtiyacının 350 milyon dolarlık kısmını karşılayacak, aynı zamanda da 270 milyon dolarlık kobalt, çinko ve bakır üretimi sağlayacak. Bu sayede toplam 620 milyon dolarlık bir ithalatı ikame etmiş olacağız. Yurdumuzun cari ve dış ticaret açığının azaltılması ve işsizliğin önlenmesi amacıyla bu yatırımımız gibi yerli girdi oranı yüksek entegre sanayi yatırımlarının artmasına öncü olacağımızı umut ediyoruz."
"Yapımında 285'i yabancı 5 bin kişi çalıştı"
Eti Bakır Mazıdağı Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisleri Genel Müdürü Emre Kayışoğlu ise tesislerin 1 milyon 580 bin metrekarelik bir alanda 5 ana fabrika, 12 yardımcı tesisten oluştuğunu söyledi.
Son 3 yıldır inşaat tesislerinde 285'i yabancı mühendis olmak üzere 5 bin kişinin görev aldığını anlatan Kayışoğlu, "İşletme aşamasına geçtiğimizde de bin 250 kişiye doğrudan, 5 bin kişiye de dolaylı istihdam sağlayacağız. Çevremizde oluşturacağımız eko sistemle 25 bin kişi işsizlikten kurtulacak. Fabrikanın yaratacağı 25 bin kişilik eko sistem kentin işsizlik oranının önemli ölçüde azaltacak." ifadesini kullandı.
Kayışoğlu, Mazıdağı Gübre Fabrikası'nda ham maddenin yüzde 90'ının yurt içinden sağlanacağını belirterek, tesisin ihtiyacı olan elektriği de kendisinin üreteceğini ifade etti.
"Entegrasyon açısından gübre fabrikamız, ham maddeleri aynı yerde üretilen Türkiye'deki tek tesis, dünyada da ender örneklerden bir tanesi." diyen Kayışoğlu, yapımı tamamlanan tesislerin yıl sonuna kadar tam kapasiteyle faaliyete geçeceğini bildirdi.
"Doğu'daki Cumhuriyet tarihinin en büyük endüstriyel yatırımı"
Kayışoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Tesislerimiz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki Cumhuriyet tarihinin en büyük endüstriyel yatırımıdır. Tesislerimizde yapılacak gübre üretimi, bölgenin gübre ihtiyacının tamamını karşılayacaktır. Ayrıca son dönemde elektrikli araçların bataryalarından dolayı stratejik önemi günden güne artan kobalt üretiminde dünyanın sayılı üreticilerinden biri haline geleceğiz. Yüksek teknolojiye sahip tesislerimiz, bakır madeninin atığı ekonomiye kazandırılarak sıfır atık politikasıyla çalışacaktır."
Kaynak: www.dunya.com
FİYATLAR NE OLACAK?
FİYATLAR NE OLACAK?
Zonguldak’da fındık hasadı devam ederken, üreticiler Toprak Mahsulleri Ofisi’nden(TMO) gelecek fiyatı bekliyor. Bölgede serbest piyasada 11 lira 50 kuruştan işlem gören fındığın, yapılacak açıklamalarla 14-15 liralara geleceği üreticiler tarafından öngörülüyor. Rekoltenin düşük olması ve artan döviz kuruyla fiyatlarda artış bekleyen üretici ve köylüler, fındığın emanete verilmemesini istiyor.
Dış borçlanmada son rota ‘dayanak varlıklı programlar’
Kredi derecelendirme şirketlerinin Türkiye’nin notunu düşürmesi sendikasyonda maliyetleri yükseltti. Sektör, yeni rota olarak ‘dayanak varlıklı programlar’ oluşturdu.
ECE CEYHUN
Küresel sermaye akımlarındaki zayıflama, büyük merkez bankalarının hamleleri ve rating kuruluşlarının not indirimleri Türk bankaları için sendikasyon maliyetlerini yükseltti. İç piyasada da en önemli kaynak mevduatta rekabet ‘centilmenlik’ sınırları çerçevesinde yapılsa da, dış kaynakta rota ‘dayanak varlıklar’. Bankacılar, yurtdışı havale akımlarına dayalı DPR seküritizasyon, konut kredilerine dayalı ipotek teminatlı menkul kıymet ve orta vadeli tahvil ihraç programları gibi bir teminata ya da varlığa dayalı ürünlerle dış kaynak çektiklerini anlattı.
LPC verilerine göre Türkiye’nin yıl sonundan önce vadesi dolacak 7 milyar dolarlık sendikasyon kredisi bulunuyor. Bunun 6.4 milyar doları bankalara ait. Bu rakamın 2019 yılında Türk banka ve şirketlerinin borç çevirme rasyolarını yüzde 100’ün üzerine taşıyarak 11 milyar doların üzerine yükseltmesi bekleniyordu. Cuma akşamı gelen Moody’s ve S&P açıklamalarından önce eylül ayı borçlanmalarında maliyetlerin, bankadan bankaya değişmekle beraber 30-50 baz puan LIBOR’un üzerinde artacağı hesaplanıyordu. Türk bankaları ağustos ayı başından beri ikinci yarı için refinasman görüşmelerini de başlatmıştı. Şimdi maliyetlerin biraz daha artması ve borç çevirme rasyolarının makul seviyelerde kalabileceği konuşuluyor.
Ziraat 2 program üzerinde çalışıyor, 3 piyasa bakıyor
Artan maliyetler, içeride mevduat piyasasındaki gelişmeler bankaların kaynak arayışında farklı alternatifl erin masanın üzerine çıkmasına neden olurken, Ziraat Bankası Hazine Yönetimi ve Uluslararası Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Bilgehan Kuru, Türk bankalarının uluslararası para ve sermaye piyasalarına erişiminin, sıklıkla sorgulandığına işaret ederek, “Ancak maliyetlerde bir miktar artış gözlenmekle beraber borcun çevrilmesi konusunda dile getirilen endişelerin çok yerinde olmayan analiz ve değerlendirmelerin bir sonucu olduğu da görüldü” dedi. Yurtdışı tahvil piyasalarında likiditenin görece daralma eğiliminde olmasının, arz ve talebin doğru fiyatlarda buluşmasının önünde engel teşkil ettiğine de değinen Bilgehan Kuru şu açıklamayı yaptı: “Bu durum haklı olarak bankaların bu piyasalardan uzak durmasına neden oluyor. Ancak alternatif finansman kaynaklarında borcun çevrilmesi konusunda bir sorun yaşamıyoruz. Üzerinde çalıştığımız havale akımlarına dayalı seküritizasyon programımız (DPR) ve İpotek Teminatlı Menkul Kıymet programımızın dördüncü çeyrekte tamamlanmasını öngörüyoruz. Çin, Japonya ve Hong Kong’ta; panda, pro-bond ve dim sum piyasalarında yerel paralar cinsinden tahvil ihraçları çalışmalarımızda kayda değer bir yol almış bulunuyoruz” bilgisini verdi.
Programlar arttı, sendikasyonun payı üçte bir azaldı
VakıfBank Genel Müdür Yardımcısı Hasan Ecesoy, 2018 yılının ilk yarısında sendikasyon, seküritizasyon, eurobond, ipotek teminatlı menkul kıymet ihracı gibi işlemler ile yurtdışından toplam 2.5 milyar dolarlık kaynak temin ettiklerini belirtti. Bunun gelişmekte olan ülkelere yönelik küresel sermaye piyasalarında artan endişe ve kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirimlerine rağmen yapıldığına da işaret eden Ecesoy, “Gerek Türk bankacılık sektöründe gerekse küresel ölçekte program kapsamındaki borçlanma kalemleri son dönemde daha popüler hale geldi. Örneğin VakıfBank olarak bizim üç ana fonlama programımız var. Nakit havale akımlarına dayalı DPR seküritizasyon programı, konut kredilerine dayalı ipotek teminatlı menkul kıymet programı ve orta vadeli tahvil ihraç programı. Önümüzdeki dönemde, küresel ölçekte gelişmekte olan piyasalara yönelik artan endişelere paralel, ilk iki programın teminatlı olması nedeni ile daha çok kullanılacağını öngörüyoruz. Ayrıca, post-finansman üzerinden sağlanan kaynak, ki şu an 2.1 milyar dolar seviyesinde bir bakiyemiz var, önümüzdeki dönemlerde de yine önemli bir fonlama kalemi olmaya devam edeceğini düşünüyoruz” diye konuştu.
Ecesoy, sendikasyonların yurtdışı fonlama içindeki payının azaldığını da belirterek, "2012'de sendikasyon kredileri bankamızın yurtdışı fonlama kaynaklarının yüzde 45’ini oluştururken bugün geldiğimiz noktada bu oran yüzde 15 seviyesinde. Yurtdışı fonlama kalemlerimizin toplam pasifl er içindeki payı ise yüzde 20 seviyelerinde” bilgisini de verdi.
Bankalar piyasaları yakından takip ediyor
Kasım ayında ikinci sendikasyon kredilerinin yıllık yenilemesinin gerçekleşeceğini söyleyen Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, “Sendikasyon kredilerinin bir bölümünün vadesi geçtiğimiz yıllarda açılan iki yıl vadeli dilimlerle uzatılarak yenileme riskleri azaltıldı. İpotek Teminatlı Menkul Kıymet ihraçlarında vadelerin 5 yıl ve üzerinde olması ve de henüz vadesi gelen geri ödeme olmaması sebebi ile yenilenmesi gereken önemli bir rakam bulunmuyor. Bankaların piyasaları oportünisttik olarak yakından takip ettiklerini, yeni ihraçlar için kendilerini hazır tuttuklarını düşünüyoruz. Global piyasalardaki gelişen ülke risk iştahı olumlu yöne döndüğünde yeni ihraçlar görmemiz bizleri şaşırtmayacaktır” dedi.
Edin, geçen yıl yatırımcı iştahının yüksek fiyatların ise tarihi düşük yerlerde olduğunu hatırlatarak “Birçok banka, geçen yıl ve de bu senenin başında, geri ödemelerini göz önünde bulundurarak ihraçlar gerçekleştirdi” diye konuştu. Edin, ayrıca, “Daha önce ulaşma fırsatımızın olmadığı Asyalı yatırımcıların ilgisini çekerken, özellikle Çin merkezli bankalardan ciddi hacimli işlemler görmekteyiz” açıklamasını da yaptı.
"Alternatifleri de değerlendiriyoruz"
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Gamze Yalçın ise konuyla ilgili olarak, “Coğrafik ve ürün bazlı çeşitlendirme stratejimiz kapsamında yeni ürünler üzerinde çalışmalarımızın yanı sıra sendikasyon kredileri, Eurotahvil ihraçları, seküritizasyon kredileri, dış ticaret bağlantılı finansman işlemleri, ikili anlaşmalar başlıca yurt dışı finansman kaynakları olarak kullanılmaya devam edecek. Kredi derecelendirme kuruluşlarının yakın dönemlerdeki not indirimleri, genel olarak uluslararası piyasalarda yaşanan faiz artışları gibi pek çok unsura rağmen bankacılık sektörü geleneksel yurt dışı borçlanma araçlarından etkin bir şekilde faydalanmaya devam ediyor. İş Bankası olarak, 2017 yılı ile 2018 yılının ilk yarısında sendikasyon, Eurotahvil ihraçları, dış ticaret işlemleri bağlantılı finansman, seküritizasyon kredileri, bankalar ve uluslararası finansal kuruluşlar ile imzalanan ikili anlaşmalar yoluyla 10.5 milyar doları aşan tutarda yabancı para mevduat dışı kaynak sağladık. Önümüzdeki dönemde alternatif enstrümanları da değerlendirmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Asya pazarlarına özel ihraçlar gerçekleşebilir
TSKB Genel Müdür Yardımcısı Çiğdem İçel, yılın kalanı için yenilenmesi gereken bir kredileri bulunmadığını belirterek, "Görüşmelerini sürdürdüğümüz kalkınma finansmanı kuruluşları aracılığıyla temin edilecek kredi anlaşmaları dışında piyadada oluşan fırsatları takip etmeye devam edeceğiz. Gelecek dönem için yenilememiz gereken bir kredimiz bulunmuyor” dedi.
Çiğdem İçel, sendikasyon kredilerinin çevrilmesinin sorunsuz bir şekilde yapılacağını ve piyasalardaki gelişmelere bağlı olarak rasyolarda bir miktar dalgalanmalar olabileceğini de değerlendirdi. İçel şöyle devam etti: “Sendikasyon kredilerinin aynı şekilde devam edeceğini düşünüyoruz. Buna ek olarak Eurobond ihraçları ve seküritizasyon kredileri de mümkün görünüyor. Bankaların ek olarak ikili fonlama ve post-finansman kredileri ile de kendilerini fonlamaya devam edeceklerini bekliyoruz. Bununla beraber bankalarımızın kurduğu uzun soluklu ilişkiler ile bu eksende önemli derecede problem görmüyoruz. Uygun piyasa koşulu oluşması halinde sermaye piyasalarında ihraç hareketliliği olacaktır. Sektör özelinde bakıldığında, piyasadaki volatilitenin durulmasıyla birlikte başta Eurobond’lar olmak üzere borçlanmaların yeniden hızlanacağını düşünüyoruz.”
Mayıstan bu yana ihraç yapılmadı
QNB Finansbank Hazine ve Uluslararası Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Köksal Çoban, ilk 6 ayda Türk bankalarının sendikasyon piyasalarından yaptıkları borçlanmaları %100’ün üzerinde oranlarla çevirdiğini aktararak, "Ancak, son üç aylık dönemde piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ülke notlarını ve paralelinde banka notlarını aşağıya çekmesi, Türk bankalarını maliyet tarafında etkiledi. Başlıca Türk bankaları yılın ilk yarısında 367 günlük sendikasyon borçlanmaları için libor+%1.2 ve euribor+% 1.3 yıllık maliyet öderken, bugün piyasaya çıkılan işlemlerde maliyet 30 baz puanlık artış gösterdi. Mayıs ayından beri uluslararası tahvil piyasalarında hiçbir Türk bankası ve şirketi ihraç yapmadı. Önümüzdeki dönemde Türk bankalarının borçlanma iştahı, GSMH’daki büyüme ve piyasadaki kredi talebine göre şekillenecektir” dedi. Köksal Çoban, QNB Finansbank’ın yılın başından bugüne kadar seküritizasyon, proje finansmanlarına dayalı finansman ve ilk defa İtalyan ihracat kredisi firması SACE garantili bir kredi olmak üzere toplamda yaklaşık 220 milyon dolarlık orta vadeli kaynak temin ettiğini de bildirdi.
'Kredimizi, yüzde 135 çevirme rasyosu ile yeniledik'
Ziraat Bankası Hazine Yönetimi ve Uluslararası Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Bilgehan Kuru, Ziraat Bankası’nın kaynak tarafındaki planlarını da anlattı. Kuru, “Ziraat Bankası olarak; Nisan ayında vadesi gelen sendikasyon kredimizi 22 ülkeden 44 bankanın katılımıyla yenilemiş bulunuyoruz. 2013 yılında 700 milyon dolar ile sendikayon kredisini, son 6 yıldır sürdürmekte olduğumuz değişim projesi çerçevesinde geliştirmekte olduğumuz dış ticaretin finansmanı doğrultusunda bu sene 1.5 milyar dolar olarak yüzde 135 çevirme rasyosu ile yeniledik. Diğer yandan yurtdışından uluslararası finans kuruluşları kredileri, repo, postfinansman, ikili kredi ya da para piyasaları gibi alternatif yöntemlerle sağladığımız kaynakların çevrilmesi ve artırarak yenilenmesini sürdürüyoruz. Bu durum Ziraat Bankası dahil tüm Türk bankacılık sektörünün uzun yıllar için yurtdışı finans kuruluşları ile oluşturduğu güçlü güven ilişkisinin sonucudur” açıklamasını yaptı.
Kadın girişimcilere ve KOBİ’lere ‘özel’ kaynaklar da sağladı
Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, temmuz sonu itibari ile bankanın yurt dışı piyasalardan sağladığı toplam fonlama miktarının 1.5 milyar dolar olduğunu söyledi. Edin, bu fonlama tutarının kırılımı incelediğinde sendikasyon kredisinin 1.2 milyar dolar ile başı çektiğini kaydetti. Edin şöyle devam etti: “Sırası ile toplamda 200 milyon dolarlık iki MTN ve 87 milyon dolar tutarında bir bilateral işlemlerimiz bulunuyor. MTN işlemlerimizden ilki 125 milyon dolar tutarında ve 1 yıl vadeli olarak, dünyanın en büyük fonlarından birinin bankamıza ve ülkemize olan güvenini gösteren talebi ile ortaya çıkmış ve de gerçekleşmiştir. Diğer bir MTN işlemimiz ise, Dünya Bankası Grubu üyesi IFC (Uluslararası Finans Kurumu) ile kadın girişimcilerin finansmanında kullanılmak üzere 6 yıl vadeli 75 milyon dolar tutarında Gender Bond ihracı oldu. Bu bono aynı zamanda gelişmekte olan ülkeler içerisinden bir özel bankanın gerçekleştirdiği ilk sosyal bono olma özelliğini taşıyor. Bilateral işlemimiz ise, EIB ile geçtiğimiz sene imzaladığımız anlaşma oldu.
VakıfBank’ın yurtdışı fonlama büyüklüğü geçen yılı aştı
VakıfBank Genel Müdür Yardımcısı Hasan Ecesoy, “Yılın ikinci yarısında sendikasyon ve seküritizasyon işlemleri kapsamında yaklaşık 1 milyar dolarlık geri ödeme yapmayı planlıyoruz. İlaveten 2013 yılında ihraç ettiğimiz 5 yıl vadeli 500 milyon dolarlık tahvil ihracımızın geri ödenmesi de yine bu dönemde gerçekleşecek. VakıfBank olarak 3 kalemde toplam yaklaşık 1.5 milyar dolarlık ödememiz söz konusu” dedi. Maliyetler açısından bakıldığında VakıfBank’ın nisan ayındaki sendikasyon kredisinin maliyetinin geçen yılın aynı dönemine göre 15 baz puan aşağıda olduğuna vurgu yapan Ecesoy, “7 yeni bankanın katılımı ile yenileme oranımızı da yüzde 120 seviyesinde gerçekleştirdik. Şimdi önümüzde eylül ayındaki sendikasyon kredisi yenilemesi bulunuyor. Piyasalardaki gelişmelere uygun olarak nisan ayına göre maliyetlerin hem dolar hem euro dilim için 30 baz puan kadar artabileceğini ve söz konusu maliyet artışının makul seviyede kalacağını söyleyebiliriz. Haziran sonu itibarıyla toplam yurtdışı fonlama büyüklüğümüz 13.4 milyar dolar seviyesine ulaştı. Bu rakam, geçen yıl aynı dönemde 11.8 milyar dolar seviyesindeydi” dedi.
İş Bankası Eylül’de iki dilimli sendikasyonunu yenileyecek
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Gamze Yalçın, piyasalarda volatilitenin yüksek olduğu mayıs ayında vadesi gelen sendikasyon kredilerini yüzde 100’ü aşan bir oranda yenilediklerini anlattı. İşleme Güney Amerika ve Güney Afrika’yı da kapsayacak şekilde farklı ülkelerden çok sayıda bankanın katıldığını kaydeden Yalçın, şu açıklamayı yaptı: “İşlemin maliyeti ise önceki yılın aynı dönemine göre 15 baz puan iyileşme göstererek Libor + %1.30 ve Euribor + %1.20 seviyelerinde gerçekleşti. 2018 yılının Eylül ayında vadesi gelen 352 milyon ABD Doları ve 656 milyon euro tutarındaki sendikasyon kredimizin, kurulmuş olan güçlü ilişkiler sayesinde yenileneceğini değerlendiriyoruz. Ekim ayında ise 750 milyon dolar nominal tutarlı Eurotahvil ihracımızın geri ödemesi gerçekleşecek. Uygun şartlar oluştuğunda, ihraç işlemleri yapılacak. Ek olarak, 2017'de 500 milyon dolarlık kısmı sermaye benzeri olmak üzere toplam 1.75 milyar dolar tutarında 3 adet Eurotahvil ihracı gerçekleştirildi. 2018 yılında gerçekleşecek Eurotahvil itfasının finansmanı söz konusu ihraçlarla hâlihazırda karşılandı.”
Suriyelilerin yoğun yaşadığı bölgelerdeki KOBİ’lere destek
TSKB Genel Müdür Yardımcısı Çiğdem İçel, “İlk 7 ayda toplam fonlama 570 milyon dolara ulaştı. Bunun 350 milyon doları Eurobond ihracı, 220 milyon doları ise sendikasyon kredisi olarak gerçekleşti. Dünya Bankası’ndan Kapsayıcı Finansmana Erişim Projesi kapsamında 400 milyon dolar temin ettik. Ayrıca, Suriyelilerin daha yoğun olarak bulunduğu bölgelerde faaliyet gösteren şirketlerin finansman ihtiyaçları karşılanarak bu bölgelerin ekonomik refahına katkı sağlayacağız” şeklinde konuştu.
Kaynak: www.dunya.com