Ereğli TSO’da “Kefalet Sigortası" konferansı

Ereğli TSO’da “Kefalet Sigortası" konferansı
Quick Sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar, Kdz. Ereğli’de TSO üyelerine kefalet sigortasını anlattı. Yaşar bu sigorta sayesinde KOBİ’lerin alacaklarını tahsil edememeleri durumunda alacaklarının önemli bir bölümünün devlet destekli alacak sigortası havuzu tarafından karşılandığını söyledi.
Quick Sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar, Kdz. Ereğli Ticaret ve Sanayi Odası Yaşar Tetiker Konferans Salonu’nda kamu ve özel İhalelerde diğer ticari işlemlerde banka teminat mektubu yerine kabul edilen “Kefalet Sigortası" konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Quick Sigorta Genel Müdürü Yaşar, kefalet sigortasının KOBİ’lerin alacaklarını tahsil edememeleri durumunda alacaklarının önemli bir bölümünün devlet destekli alacak sigortası havuzu tarafından karşılanabildiğini anlattı. Yaşar konuşmasında, “Sigorta öyle enteresan bir şey ki diğer tüm mal ve hizmetlerden farklı olarak ihtiyaç duyulduğunda alınamayacak tek şey. Bugün bir kere daha anladık ki, aslında sigorta böyle bir şey, aslında sigorta olmadığında her şey durabilir. Sadece kendimizin satmaya çalıştığı, kendimizin dayattığı ürünler değil de gerçekten piyasanın neye ihtiyacı var, iş insanlarımızın neye ihtiyacı var, biraz buna kulak verelim. Hem sahada olalım birbirimizi dinleyelim, birbirimizle istişare edelim, hem de ürünlerimizi koyalım istedik ve bunun için yola çıktık. En azından biz Quick Sigorta olarak ‘hazineden aldığımız lisans gereği kefalet sigortası alanında faaliyet gösterelim’ dedik.
Kefalet sigortası nedir? Kefalet sigortası adından anlaşılacağı gibi aslında bir kefalet. Bankaların düzenlediği teminat mektupları da aslında bir kefalet ve garanti. Kefalet senedi kamu ihale tarafında standart. Banka teminat mektubu ile farkı banka yazan yerde sigorta, teminat mektubu yazan yerde kefalet senedi yazıyor. Bütün çalışanlarımız çok ciddi kıdemleri var. Ne sigorta dinamikleri işe gitsin nede banka dinamikleri ile gitsin? İkisini de atadık ve altına analiz ekibi oluşturduk. Bir de bünyemize kredi kloriği diye bir şirketi bünyemize kattık” dedi.
“Banka ile aynı riski alıyoruz”
Quick Sigorta Finansal Risk Analiz Müdürü Yasemin Ezenerden ise konferansta yaptığı konuşmada
Sigorta firması olarak bankalar ile aynı riski aldıklarını söyledi. Ezenerden “Banka ile aynı riski alıyoruz burada. Değerlendirmeyi yapıyoruz, 2-3 gün içinde ‘bu fiyat, bu limit ve bu teminattan çalışabiliriz’ diyoruz. Bu açıdan da firmaların hızlı hareket etmesini avantaj sağlıyor.” diye konuştu.
Konferansın ardından katılımcılar Quick Sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar sorular yöneltti.
Başkan Keleş selden zarar gören esnafları ziyaret etti

Başkan Keleş selden zarar gören esnafları ziyaret etti
Zonguldak’ın Ereğli ilçesi Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Arslan Keleş selden zarar gören Kışla Sanayi Sitesi esnaflarını ziyaret ederek ‘geçmiş olsun’ dileğinde bulundu.
Kdz. Ereğli TSO Başkanı Arslan Keleş, yönetim kurulu üyesi Serdar Bakkaloğlu ile birlikte Kışla Sanayi Sitesi’ne giderek selden zarar gören esnafları tek tek ziyaret etti. Esnaflara geçmiş olsun dileklerini ileten Keleş, Kdz. Ereğli TSO Yönetimi olarak yanlarında olduklarını söyledi. Keleş konuşmasında, “Ereğli'de gece saatlerinden itibaren başlayan ve sabaha karşı şiddetini attıran sağanak yağmur sonrasında Kışla sanayi sitesi selden etkilendi. Sabahın erken saatlerinde Kışla Sanayi sitesine gelen esnaflar iş yerlerinin sular altında kaldığını gördü. Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşımız Serdar Bakkaloğlu ile birlikte Kışla Sanayi Sitesinde iş yerleri sular altında kalan üyelerimize geçmiş olsun ziyaretleri gerçekleştirdik. Kdz. Ereğli TSO Yönetimi olarak üyelerimizin yanındayız. Tüm Ereğli’mize bir kez daha geçmiş olsun diliyorum. Allah bir daha bu tür doğal afetleri yaşatmasın” dedi.
KDZ. EREĞLİ SEL FELAKETİNİN YARALARINI SARIYOR

Kdz. Ereğli’de yaşanan sel felaketinin geride bıraktığı hasar belediye ve AFAD ekiplerinin çalışmalarıyla gideriliyor. Su baskınlarının ve heyelanların yaşandığı bölgelerde incelemelerde bulunan Başkan Halil Posbıyık “Metrekareye 132 kilogram yağış düştü, çok büyük felaket atlattık. AFAD ekipleriyle birlikte hasar tespit çalışmaları yapılıyor, ekiplerimiz temizlik çalışmalarına başladı” dedi.
Kdz. Ereğli’de dün gece yarısından itibaren etkili olan sağanak yağmur sonrası dereler taştı, bir çok ev ve iş yerini su basarken bazı bölgelerde heyelanlar oluştu.
Sabahın ilk saatlerinden itibaren yaşanan sel felaketine karşı sahada çalışmalarını sürdüren Kdz. Ereğli Belediyesi, suların çekilmesinin ardından temizlik çalışmalarına başladı. Belediye Başkanı Halil Posbıyık, sağanak yağış sırasında ve sonrasında Belediye Kriz Masası'nın koordinasyonunuyürüttü, alanda incelemelerde bulundu.
EKİPLER SABAHA KADAR ÇALIŞACAK
Başkan Posbıyık, başkan yardımcıları ve ilgili daire müdürleriyle birlikte heyelanların oluştuğu bölgeleri gezdi, sel baskınında zarar gören Kışla Sanayi Sitesi esnafına geçmiş olsun dileklerini iletti.
Ekiplerin temizlik çalışmalarını yerinde takip eden Posbıyık, sabah saat 4.00-6.00arasında ilçe genelinde metrekareye 132 kilogram yağmur düştüğünü söyledi.
Her hangi bir can kaybı ve yaralanma olmadan bu büyük felaketi atlattıklarını söyleyen Posbıyık, şunları söyledi:
"Sabahın erken saatlerinde alarm verdik, bütün ekiplerimiz alana dağıldı. Özellikle Kavaklık bölgesi Kabasakal deresinde Zonguldak tarafından İmam Hatip okuluna kadar ıslah çalışmaları yapılmıştı. Ama İmam Hatip okulundan benzin istasyonuna kadarki bölümde, duvar yükseltmeleri taban betonu DSİ tarafından yapılmamıştı. DSİ’yi getirdik, sağ olsunlar geldiler. Projelerinin yapılmak üzere olduğunu ve hızlandıracaklarını söylediler. Ayrıca Kabasakal’a kenarlardan gelen kuru dereleri de projeye dahil ettiler.Sabah Kışla Sanayi Sitesi'ne geldiğimizde durum felaketti. Ufak tefek hasarlarla atlattık. AFAD ekipleri, Devlet Su İşleri ekipleri burada. Ekiplerimiz sabaha kadar çalışacaklar ve bu bölgede selin hiçbir izini bırakmayacağız ama bazı mağdur olan arkadaşlarımız var. İşyerlerine ve evlere su girdi."
Belediye ekipleri yağışların etkili olduğu bölgelerde temizlik çalışmalarını sürdürüyor.
Ahmet Davutoğlu: Başka yol kalmazsa parti kurulur

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Yeni bir parti mi kuruyorsunuz?" sorusuna "Yaptığım gezilerin ardından başka yol bırakılmazsa geriye parti kurma seçeneği kalır" diye cevap verdi.
AK Parti'ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik eleştirilerde bulunan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Yaptığım gezilerin ardından başka yol bırakılmazsa geriye parti kurma seçeneği kalır" dedi.
Yeni parti kuracağı iddia edilen eski Başbakan Ahmet Davutoğlu medya buluşmalarına başladı. Davutoğlu, bu kapsamda gazeteci Yavuz Oğhan'ın BiDeBunuİzle programına konuk oldu. Ahmet Davutoğlu, YouTube'tan yayınlanan programda gazeteciler Yavuz Oğhan, Akif Beki ve İsmail Saymaz'ın sorularını yanıtlıyor.
MHP- AK PARTİ İTTİFAKI
Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan kısımlar şu şekilde:
"Yurt dışında benim Mavi Marmara dolayısıyla yaptığım konuşmadan tutun da bir takım dış politikanın da hedefindeysem anlarım. AK Parti'nin girdiği ittifak ilişkilerine girmesinden rahatsız olduğunu hep söyledim. Mart ayında bunu Erdoğan'a da aktardım. Bu ittifak ilişkisi AK Parti'nin doğasını bozmakta ve MHP'ye oy kaçırmaya neden olacağını anlatmaya çalıştım. Bundan dolayı Bahçeli'nin bana öfkelenmesini anlarım. Ama benim anlayamadığım şey, kendileri için makamımdan ayrılmayı göze aldığım kişilerin hedefinde olmam. Benim yakınlarımın, eşimin konferansının iptal edilmesini anlayamam. 15 Temmuz gecesi sokağa inip, beyaz gömlekleriyle direnmiş İstanbul, Ankara il başkanımız sadece 'Davutoğlu döneminde atandı' deyip, görev teslimlerde konuşmasına bile izin vermeyip atmak nedir? Beni gönülden yaralayan bir şeydir bu"
PELİKAN DOSYASI
Pelikan dosyasına da değinen Davutoğlu "Sadece bir muhtelif grubun bunu yazıp deklere etmesi değildi mesele. 2 Kasım günü bu ülke yeni bir umuda uyanmıştı. 4 yıl seçimsiz yıllar. 3 ay içinde bütün sözlerimizi yerine getirmişiz. Bütçe açığı yüzde 1.8'lere inmiş, ÜFE yüzde 3.2 idi. Böyle bir ortamdaki Türkiye'nin yaşamasını istemeyen kimlerse, bunu sadece Erdoğan'la aramda gibi görmeyin lütfen, şimdi düşündüğümde bunun daha kapsamlı bir planın, arka arkaya gelen seçimler ve son derece özünden koparılan bir başkanlık sistemiyle Türkiye'nin yüzde 50+1'e mecbur edildiği bir koalisyon için benim devre dışına bırakılmam gerekiyordu." dedi.
ERDOĞAN-DAVUTOĞLU GÖRÜŞMESİ
Davutoğlu, konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü:
"Ben AK Parti'nin genel başkanıydım, bir an bile bir hizip düşüncesi zihnime gelse onu zihnimden atmak için her şeyi yaparım. Ben şunlar bana yakın, bunlar bana karşı diye bir tutum takınmak benim siyasi anlayışıma karşı. Ben o zaman Yüksekova'da ve Iğdır'da olan şehidimin cenazesiyle meşgulken liste tartışması gündemdeydi. Bakın manifestoyu yayımladığımda bütün AK Parti kitlesine hitap ettim. Ben onlarla yağmurda, sıcakta 2 seçim geçirdim. Ben o kitlenin yaptıkları fedakarlıkların farkındayım. Hiçbir zaman bir hizip başı olmamaya özen gösterdim. Hiçbir grup bir tarafla parti içinde bir çalışma yaptığıma şahit olmamıştır. Yazılı metinler verdim, düzeltilmesi için her şeyi yaptım.Ben bunları fark ettiğimde, Temmuz 5-6 2015, baktım ki 7 Haziran'da zor bir süreç geçirmişiz. İnsanlar gidip benim Cumhurbaşkanına gidip onun altını oymaya çalıştığımı söyleyip fitne koyanlar var. Gidip Cumhurbaşkanı ile konuştum.
Gelin Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile konuşayım, onları pür parlamenter sistemine ikna edelim, bütün yetkileri başbakanda toplayalım' dedim. Siz başbakan olun ve bütün yetki sizde olsun. 'İsterseniz ben danışmanınız olayım istemiyorsanız ben akademisyenliğe dönelim' dedim. Perşembe gününe kadar siz tefekkür edin, istediğiniz arkadaşlarla konuşun dedim. 'Benim size meydan okuma gibi bir kaygım yok' dedim. Erdoğan, 'Böyle devam edelim' dedi. Eğer onu yapmış olsaydık sonraki birçok tıkanma yaşanmayabilirdi. Aramızdaki hukuk zedelenmezdi.
Kırgınlığı keşfetmiş olmak güzel bir şey ama önce hepimiz karşı tarafı ne kadar kırdığımıza bakalım. Ben kırgın değilim. Ben bayram tebriği için aradım Cumhurbaşkanını. Ben hukukları gözetirim. Benim kırgınlığım şahsıma yapılan şeylerden kaynaklanmıyor. Bana o iftiraları atanlara şahsi kul hakkım helal olsun. İstikşafı görüşmeler bağlamında ben MKYK'da oturdum saatlerce konuştuk; 'Bir, biz neden oy kaybettik, samimi görüşlerinizi söyleyin; iki, bundan sonra ne yapmalıyız?' diye sordum. Birinci soruya verilen cevaplar hep siyasi etikle alakalıydı. O zaman dedim bununla ilgili partili siyasi etik kurulu kuracağız dedim. İkinci soruya o heyetin büyük çoğunluğu CHP ile koalisyon kuralım dedi. Bir kısım da MHP ile koalisyon dedi. Ama seçimlerin yenilenmesi üzerinde de durduk.
Davutoğlu, "Siz koalisyonu Erdoğan'sız bir AK Parti için mi istediniz?" sorusuna "Tarafsız ama AK Parti'nin manevi olarak lideri durumunda. 12 Eylül kongresine giderken, Ankara'da ilk olarak alternatif MKYK listeleri hazırlanırken, Cumhurbaşkanına 'ben burada liste tartışması yapmam dedim.Kimi istiyorsanız onu getirin' dedim. 'Birileri size gelip senaryolar söylüyor ya benim tek hedefim bu partiyi kurumsallaştırmak' dedim. Bu parti kurumsallaşırsa Türk siyasetinin en geniş örgütlenmesi olacak dedim. Ben sizin kurduğunuzu yaşatmaya çalışıyorum dedim. İzin vermezseniz ya sizin ya benim ömrümde bu parti biter dedim. Ben hiçbir zaman Cumhurbaşkanı'nın liderliğini elinden almak, onu etkisiz kılmak niyetinde olmadım. Böyle küçük hesaplar peşinde olsaydım Başbakanlığı bırakmazdım." diye yanıt verdi."
BAŞBAKANLIK GÖREVİNDEN İSTİFA ETMESİ
Davutoğlu sözlerine şöyle devam etti:
"Devlet işleyişi bağlamında hata yaptığımı düşünmüyorum, başbakanlığı bırakmam konusunda. Bırakmamış olsaydım çok çirkinleşen bir siyasetin parçası haline gelirdim ve parti bölünürdü. O gece üç yol vardı önümde. (2 Mayıs gecesi) Gece ayrısı kalkıp tek başıma bir yere çekilerek aldım. Çalışma odama çekildi. Bu muameleyi ne kalbim, ne aklım be vicdanım aldı! Ne yaptım ben? Ter dökmekten, ailemi ihmal etmekten başka ne yaptım! Üç gün üst üste aynı yatakta yatmadım ben. Üç yol var önümde. Bir; MKYK ile bana, 'Sen başbakan gibi görün ama başkana olma, başbakanmış gibi yap ama yetki kullanma' dendi. Bunu benden Cumhurbaşkanı ve MKYK'ya imza atanlar istiyordu. Ben kendimi bilirim benden her şey olur da düşük profilli olmaz. (Kukla mı demek istiyorsunuz?) Öyle bir ifadeyle dolaylı da olsa kimseye söylemem. Ben böyleydim, akademik hayatta da böyleydim. İkinci yol, mücadele etmekti. Kongreyi kazansam bir türlü kazanmasam başka türlü bölünürdü parti. Buradan izzetle girdiğim yoldan izzetle çıkmanın yolu çekilmek olduğunu söyledim o gün çalışma odamda. Keşke diyorum, bir ay daha sabredip Haziran ayınca vize muafiyetini alıp ayrılsaydım. Aynı gün AB Komisyonu AB Konseyi'ne Türkiye ile vize muafiyeti başlatılması kararını gönderen kararı gönderdi. Ve Haziran ayı içinde kalkacaktı. Siyasi etik kanunu vardı, o zaman 72 maddeden 7'si kalmıştı. Siyasi etik çıksın sonrası daha sonra tamamlanır gibi bir durum vardı."
BABACAN VE GÜL ÇIKIŞI
"Partiden ayrılma opsiyonunuz masada duruyor. Peki, Babacan ve Gül ile arkadaşları bu kararı aldılar. Neden onlarla birlikte değilsiniz?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Şimdi, Sayın Gül ve Babacan bir parti kurma konusunda bir irade beyan ettiklerini ben duymadım. Babacan ile bir yıldır görüşmedik. Babacan ile aramızdaki hukukun ölçüsü yoktur. Hep bir güven ilişkisi oldu aramızda. 1 Kasım'da ısrarla olmasını istediğim arkadaşlarımızdan biriydi. Çünkü Türkiye'nin Babacan gibi arkadaşlara ihtiyacı var. Yetişmiş devlet adamlarından bir kişiyi bile ihmal veya israf etmek bir milletin yapabileceği en ağır israftır. Hakkında herhangi bir olumsuzluk olmayan bir devlet adamının gitmesi en büyük israftır. O süreç içinde bir yıl içinde çok istişarelerde bulunduk. Muhtemelen Babacan benim manifestomu okuduğunda kendisi de imza atacak nitelikte görmüştür diye düşünüyorum. Ben bu konuda da elimden geleni yaptım, beraber olabilmek için. Parti içinde de dışında da, hep konuştuk. Önümüzdeki dönem ne gösterir bilemem ama bu soruyu Ali Bey'e de sormak lazım."
"Benimle ilgili çalışmış herhangi bir arkadaşıma haksızlık yapılmasına tahammül göstermem. Ali Babacan'a soruşturma başlatıldığında aradım, destek verdim. Babacan'ın bürokratik ciddiyetine, titizliğine şahidim. Onun arkasında durmak benim görevim. Bu kim olursa olsun. Manifestodan sonra bir kendisiyle görüştük. Dostane bir görüşme oldu. Öneri götürmedim. 31 Mart öncesinde Ali Bey'e 31 Mart'tan sonra Türkiye'yi kritik bir zaman beklediğini, hepimizin konuşması gerektiğini, beklemek gerekmediğini, 31 Mart'ta AK Parti çok büyük oranda bir zafer kazansa da kazanamasa da yanlış gidenleri söylememiz gerektiğini söyledim. "
"PARTİ KURMA BÖLÜCÜLÜK DEĞİLDİR"
"Sayın Babacan bir açıklamayla ayrıldı. Belki bir yöntem farkı. Saygı duyarım herkesin kararına. Ben içerideki o hüznü de yaşayarak hitap etmeye devam edeceğim. Bu saatten sonra parti kurmak bölücülük müdür? Hayır arkadaşlar. Demokrasilerde parti kurmak bölücülük değildir. Bana gelip nereye gidiyoruz diye soran arkadaşlarla hep istişare içinde oldum. Din siyasete alet edildi. Bunda bizim payımız varsa hepimiz yüzleşmeliyiz. Dini bir ankette en az güven din adamlarına duyuluyorsa hepimizin bunu düşünmesi lazım. Önümüzü kesmeye çalışsalar da ben konuşacağım. Yeni pratik, eğer başka yol kalmazsa parti kurmaktır. Siyaset biliminde bir kural vardır, boşluk kabul etmez. AK Parti kendine çekidüzen verirse ekonomik krizi çözecek yöntemler uygulanırsa kim niye ihtiyaç hissetsin? İhtiyaç halinde yapmak ne ihanettir ne yanlıştır."
YENİ PARTİ GİRİŞİMLERİ
"Manifestoda da gördüğüm şeyleri en açık yüreklilikle açıkladım. Bir partiden söz etmedim, partimiz dedim. Cumhurbaşkanına verdiğim metnin hemen hemen aynısı. Tek farklılık cumhurbaşkanlığı sitemi yenilendiği için ek bazı şeyler var. Konuşulması bile yasaklandı manifestonun. Ben iki şeyi kabul etmem. Susarak içeride beklemeyi ve susarak partiden kopmayı da doğru bulmam. İnsanlar bunu yapıyor, övgüyle ayrılıyorlar. Ekonomik kriz yok deniyor, yok diyorlar. Partideki birçok kişi aradı biz bu manifestoya imza atardık dediler. Manifestodan sonra 3 ay geçti hiçbir değişiklik yok. Eğer her şey yolunda giderse, AK Parti kendisine çeki düzen verirse, Türkiye'de ekonomik krizi çözecek yöntemler uygulanırsa, kim neden yeni partiye ihtiyaç hissetsin ki… Ama ihtiyaç hissedildiğinde yapmak ne ihanettir, ne de yanlışlıktır. Yaptığım gezilerin ardından başka yol bırakılmazsa geriye parti kurma seçeneği kalır"
Kaynak: www.haberler.com
Son yılların en büyük yağışı..

Son yılların en büyük yağışı..
Temmuz ayında ülkemzin büyük bir bölümünü etkisi altına alan sağnak yağış, en çok Kdz. Ereğli ve Akçakoca'yı vurdu. Bütün vatandaşlara ve yetkililere uykusuz gece geçirten yağışın tek tesellisi can kaybı olmaması. Kışla Mahallesi'nde bulunan küçük sanayi sitesinde esnafın dükkanlarına sel bastı. Ancak sanayi sitesi 40 yıl önce yapıldığında alçak kot farkı hesaplanmadan yapıldığı için 10 yılda bir de olsa maddi hasara yol açıyor. Belediye Başkanı Halil Posbıyık geceyi uykusuz geçirdi. Belediye yetkililerin teyakkuz durumunda olduğu edindiğimiz bilgiler arasında.
-
Ereğli TSO’da “Kefalet Sigortası" konferansı
18 Temmuz 2019 -
Başkan Keleş selden zarar gören esnafları ziyaret etti
18 Temmuz 2019 -
KDZ. EREĞLİ SEL FELAKETİNİN YARALARINI SARIYOR
18 Temmuz 2019 -
Ahmet Davutoğlu: Başka yol kalmazsa parti kurulur
18 Temmuz 2019 -
Son yılların en büyük yağışı..
18 Temmuz 2019