Ahmet Davutoğlu: Başka yol kalmazsa parti kurulur

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Yeni bir parti mi kuruyorsunuz?" sorusuna "Yaptığım gezilerin ardından başka yol bırakılmazsa geriye parti kurma seçeneği kalır" diye cevap verdi.
AK Parti'ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik eleştirilerde bulunan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Yaptığım gezilerin ardından başka yol bırakılmazsa geriye parti kurma seçeneği kalır" dedi.
Yeni parti kuracağı iddia edilen eski Başbakan Ahmet Davutoğlu medya buluşmalarına başladı. Davutoğlu, bu kapsamda gazeteci Yavuz Oğhan'ın BiDeBunuİzle programına konuk oldu. Ahmet Davutoğlu, YouTube'tan yayınlanan programda gazeteciler Yavuz Oğhan, Akif Beki ve İsmail Saymaz'ın sorularını yanıtlıyor.
MHP- AK PARTİ İTTİFAKI
Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan kısımlar şu şekilde:
"Yurt dışında benim Mavi Marmara dolayısıyla yaptığım konuşmadan tutun da bir takım dış politikanın da hedefindeysem anlarım. AK Parti'nin girdiği ittifak ilişkilerine girmesinden rahatsız olduğunu hep söyledim. Mart ayında bunu Erdoğan'a da aktardım. Bu ittifak ilişkisi AK Parti'nin doğasını bozmakta ve MHP'ye oy kaçırmaya neden olacağını anlatmaya çalıştım. Bundan dolayı Bahçeli'nin bana öfkelenmesini anlarım. Ama benim anlayamadığım şey, kendileri için makamımdan ayrılmayı göze aldığım kişilerin hedefinde olmam. Benim yakınlarımın, eşimin konferansının iptal edilmesini anlayamam. 15 Temmuz gecesi sokağa inip, beyaz gömlekleriyle direnmiş İstanbul, Ankara il başkanımız sadece 'Davutoğlu döneminde atandı' deyip, görev teslimlerde konuşmasına bile izin vermeyip atmak nedir? Beni gönülden yaralayan bir şeydir bu"
PELİKAN DOSYASI
Pelikan dosyasına da değinen Davutoğlu "Sadece bir muhtelif grubun bunu yazıp deklere etmesi değildi mesele. 2 Kasım günü bu ülke yeni bir umuda uyanmıştı. 4 yıl seçimsiz yıllar. 3 ay içinde bütün sözlerimizi yerine getirmişiz. Bütçe açığı yüzde 1.8'lere inmiş, ÜFE yüzde 3.2 idi. Böyle bir ortamdaki Türkiye'nin yaşamasını istemeyen kimlerse, bunu sadece Erdoğan'la aramda gibi görmeyin lütfen, şimdi düşündüğümde bunun daha kapsamlı bir planın, arka arkaya gelen seçimler ve son derece özünden koparılan bir başkanlık sistemiyle Türkiye'nin yüzde 50+1'e mecbur edildiği bir koalisyon için benim devre dışına bırakılmam gerekiyordu." dedi.
ERDOĞAN-DAVUTOĞLU GÖRÜŞMESİ
Davutoğlu, konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü:
"Ben AK Parti'nin genel başkanıydım, bir an bile bir hizip düşüncesi zihnime gelse onu zihnimden atmak için her şeyi yaparım. Ben şunlar bana yakın, bunlar bana karşı diye bir tutum takınmak benim siyasi anlayışıma karşı. Ben o zaman Yüksekova'da ve Iğdır'da olan şehidimin cenazesiyle meşgulken liste tartışması gündemdeydi. Bakın manifestoyu yayımladığımda bütün AK Parti kitlesine hitap ettim. Ben onlarla yağmurda, sıcakta 2 seçim geçirdim. Ben o kitlenin yaptıkları fedakarlıkların farkındayım. Hiçbir zaman bir hizip başı olmamaya özen gösterdim. Hiçbir grup bir tarafla parti içinde bir çalışma yaptığıma şahit olmamıştır. Yazılı metinler verdim, düzeltilmesi için her şeyi yaptım.Ben bunları fark ettiğimde, Temmuz 5-6 2015, baktım ki 7 Haziran'da zor bir süreç geçirmişiz. İnsanlar gidip benim Cumhurbaşkanına gidip onun altını oymaya çalıştığımı söyleyip fitne koyanlar var. Gidip Cumhurbaşkanı ile konuştum.
Gelin Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile konuşayım, onları pür parlamenter sistemine ikna edelim, bütün yetkileri başbakanda toplayalım' dedim. Siz başbakan olun ve bütün yetki sizde olsun. 'İsterseniz ben danışmanınız olayım istemiyorsanız ben akademisyenliğe dönelim' dedim. Perşembe gününe kadar siz tefekkür edin, istediğiniz arkadaşlarla konuşun dedim. 'Benim size meydan okuma gibi bir kaygım yok' dedim. Erdoğan, 'Böyle devam edelim' dedi. Eğer onu yapmış olsaydık sonraki birçok tıkanma yaşanmayabilirdi. Aramızdaki hukuk zedelenmezdi.
Kırgınlığı keşfetmiş olmak güzel bir şey ama önce hepimiz karşı tarafı ne kadar kırdığımıza bakalım. Ben kırgın değilim. Ben bayram tebriği için aradım Cumhurbaşkanını. Ben hukukları gözetirim. Benim kırgınlığım şahsıma yapılan şeylerden kaynaklanmıyor. Bana o iftiraları atanlara şahsi kul hakkım helal olsun. İstikşafı görüşmeler bağlamında ben MKYK'da oturdum saatlerce konuştuk; 'Bir, biz neden oy kaybettik, samimi görüşlerinizi söyleyin; iki, bundan sonra ne yapmalıyız?' diye sordum. Birinci soruya verilen cevaplar hep siyasi etikle alakalıydı. O zaman dedim bununla ilgili partili siyasi etik kurulu kuracağız dedim. İkinci soruya o heyetin büyük çoğunluğu CHP ile koalisyon kuralım dedi. Bir kısım da MHP ile koalisyon dedi. Ama seçimlerin yenilenmesi üzerinde de durduk.
Davutoğlu, "Siz koalisyonu Erdoğan'sız bir AK Parti için mi istediniz?" sorusuna "Tarafsız ama AK Parti'nin manevi olarak lideri durumunda. 12 Eylül kongresine giderken, Ankara'da ilk olarak alternatif MKYK listeleri hazırlanırken, Cumhurbaşkanına 'ben burada liste tartışması yapmam dedim.Kimi istiyorsanız onu getirin' dedim. 'Birileri size gelip senaryolar söylüyor ya benim tek hedefim bu partiyi kurumsallaştırmak' dedim. Bu parti kurumsallaşırsa Türk siyasetinin en geniş örgütlenmesi olacak dedim. Ben sizin kurduğunuzu yaşatmaya çalışıyorum dedim. İzin vermezseniz ya sizin ya benim ömrümde bu parti biter dedim. Ben hiçbir zaman Cumhurbaşkanı'nın liderliğini elinden almak, onu etkisiz kılmak niyetinde olmadım. Böyle küçük hesaplar peşinde olsaydım Başbakanlığı bırakmazdım." diye yanıt verdi."
BAŞBAKANLIK GÖREVİNDEN İSTİFA ETMESİ
Davutoğlu sözlerine şöyle devam etti:
"Devlet işleyişi bağlamında hata yaptığımı düşünmüyorum, başbakanlığı bırakmam konusunda. Bırakmamış olsaydım çok çirkinleşen bir siyasetin parçası haline gelirdim ve parti bölünürdü. O gece üç yol vardı önümde. (2 Mayıs gecesi) Gece ayrısı kalkıp tek başıma bir yere çekilerek aldım. Çalışma odama çekildi. Bu muameleyi ne kalbim, ne aklım be vicdanım aldı! Ne yaptım ben? Ter dökmekten, ailemi ihmal etmekten başka ne yaptım! Üç gün üst üste aynı yatakta yatmadım ben. Üç yol var önümde. Bir; MKYK ile bana, 'Sen başbakan gibi görün ama başkana olma, başbakanmış gibi yap ama yetki kullanma' dendi. Bunu benden Cumhurbaşkanı ve MKYK'ya imza atanlar istiyordu. Ben kendimi bilirim benden her şey olur da düşük profilli olmaz. (Kukla mı demek istiyorsunuz?) Öyle bir ifadeyle dolaylı da olsa kimseye söylemem. Ben böyleydim, akademik hayatta da böyleydim. İkinci yol, mücadele etmekti. Kongreyi kazansam bir türlü kazanmasam başka türlü bölünürdü parti. Buradan izzetle girdiğim yoldan izzetle çıkmanın yolu çekilmek olduğunu söyledim o gün çalışma odamda. Keşke diyorum, bir ay daha sabredip Haziran ayınca vize muafiyetini alıp ayrılsaydım. Aynı gün AB Komisyonu AB Konseyi'ne Türkiye ile vize muafiyeti başlatılması kararını gönderen kararı gönderdi. Ve Haziran ayı içinde kalkacaktı. Siyasi etik kanunu vardı, o zaman 72 maddeden 7'si kalmıştı. Siyasi etik çıksın sonrası daha sonra tamamlanır gibi bir durum vardı."
BABACAN VE GÜL ÇIKIŞI
"Partiden ayrılma opsiyonunuz masada duruyor. Peki, Babacan ve Gül ile arkadaşları bu kararı aldılar. Neden onlarla birlikte değilsiniz?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Şimdi, Sayın Gül ve Babacan bir parti kurma konusunda bir irade beyan ettiklerini ben duymadım. Babacan ile bir yıldır görüşmedik. Babacan ile aramızdaki hukukun ölçüsü yoktur. Hep bir güven ilişkisi oldu aramızda. 1 Kasım'da ısrarla olmasını istediğim arkadaşlarımızdan biriydi. Çünkü Türkiye'nin Babacan gibi arkadaşlara ihtiyacı var. Yetişmiş devlet adamlarından bir kişiyi bile ihmal veya israf etmek bir milletin yapabileceği en ağır israftır. Hakkında herhangi bir olumsuzluk olmayan bir devlet adamının gitmesi en büyük israftır. O süreç içinde bir yıl içinde çok istişarelerde bulunduk. Muhtemelen Babacan benim manifestomu okuduğunda kendisi de imza atacak nitelikte görmüştür diye düşünüyorum. Ben bu konuda da elimden geleni yaptım, beraber olabilmek için. Parti içinde de dışında da, hep konuştuk. Önümüzdeki dönem ne gösterir bilemem ama bu soruyu Ali Bey'e de sormak lazım."
"Benimle ilgili çalışmış herhangi bir arkadaşıma haksızlık yapılmasına tahammül göstermem. Ali Babacan'a soruşturma başlatıldığında aradım, destek verdim. Babacan'ın bürokratik ciddiyetine, titizliğine şahidim. Onun arkasında durmak benim görevim. Bu kim olursa olsun. Manifestodan sonra bir kendisiyle görüştük. Dostane bir görüşme oldu. Öneri götürmedim. 31 Mart öncesinde Ali Bey'e 31 Mart'tan sonra Türkiye'yi kritik bir zaman beklediğini, hepimizin konuşması gerektiğini, beklemek gerekmediğini, 31 Mart'ta AK Parti çok büyük oranda bir zafer kazansa da kazanamasa da yanlış gidenleri söylememiz gerektiğini söyledim. "
"PARTİ KURMA BÖLÜCÜLÜK DEĞİLDİR"
"Sayın Babacan bir açıklamayla ayrıldı. Belki bir yöntem farkı. Saygı duyarım herkesin kararına. Ben içerideki o hüznü de yaşayarak hitap etmeye devam edeceğim. Bu saatten sonra parti kurmak bölücülük müdür? Hayır arkadaşlar. Demokrasilerde parti kurmak bölücülük değildir. Bana gelip nereye gidiyoruz diye soran arkadaşlarla hep istişare içinde oldum. Din siyasete alet edildi. Bunda bizim payımız varsa hepimiz yüzleşmeliyiz. Dini bir ankette en az güven din adamlarına duyuluyorsa hepimizin bunu düşünmesi lazım. Önümüzü kesmeye çalışsalar da ben konuşacağım. Yeni pratik, eğer başka yol kalmazsa parti kurmaktır. Siyaset biliminde bir kural vardır, boşluk kabul etmez. AK Parti kendine çekidüzen verirse ekonomik krizi çözecek yöntemler uygulanırsa kim niye ihtiyaç hissetsin? İhtiyaç halinde yapmak ne ihanettir ne yanlıştır."
YENİ PARTİ GİRİŞİMLERİ
"Manifestoda da gördüğüm şeyleri en açık yüreklilikle açıkladım. Bir partiden söz etmedim, partimiz dedim. Cumhurbaşkanına verdiğim metnin hemen hemen aynısı. Tek farklılık cumhurbaşkanlığı sitemi yenilendiği için ek bazı şeyler var. Konuşulması bile yasaklandı manifestonun. Ben iki şeyi kabul etmem. Susarak içeride beklemeyi ve susarak partiden kopmayı da doğru bulmam. İnsanlar bunu yapıyor, övgüyle ayrılıyorlar. Ekonomik kriz yok deniyor, yok diyorlar. Partideki birçok kişi aradı biz bu manifestoya imza atardık dediler. Manifestodan sonra 3 ay geçti hiçbir değişiklik yok. Eğer her şey yolunda giderse, AK Parti kendisine çeki düzen verirse, Türkiye'de ekonomik krizi çözecek yöntemler uygulanırsa, kim neden yeni partiye ihtiyaç hissetsin ki… Ama ihtiyaç hissedildiğinde yapmak ne ihanettir, ne de yanlışlıktır. Yaptığım gezilerin ardından başka yol bırakılmazsa geriye parti kurma seçeneği kalır"
Kaynak: www.haberler.com
Son yılların en büyük yağışı..

Son yılların en büyük yağışı..
Temmuz ayında ülkemzin büyük bir bölümünü etkisi altına alan sağnak yağış, en çok Kdz. Ereğli ve Akçakoca'yı vurdu. Bütün vatandaşlara ve yetkililere uykusuz gece geçirten yağışın tek tesellisi can kaybı olmaması. Kışla Mahallesi'nde bulunan küçük sanayi sitesinde esnafın dükkanlarına sel bastı. Ancak sanayi sitesi 40 yıl önce yapıldığında alçak kot farkı hesaplanmadan yapıldığı için 10 yılda bir de olsa maddi hasara yol açıyor. Belediye Başkanı Halil Posbıyık geceyi uykusuz geçirdi. Belediye yetkililerin teyakkuz durumunda olduğu edindiğimiz bilgiler arasında.
Laboratuvarları birleştirdiler milyonluk tasarruf sağladılar

Laboratuvarları birleştirdiler milyonluk tasarruf sağladılar
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi'nde 20 bin metrekarelik kapalı alana sahip TEKNOLAB ile laboratuvarlar tek bir çatı altında birleştirildi. Bu sayede milyonluk tasarruf sağlanıyor.
Bülent Ecevit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi laboratuvar dersleri ve araştırmalarda verimliliği arttırmak için TEKNOLAB adı altında yeni bir model uygulamasına geçildi. Yaklaşık bir yıldır uygulanan ve büyük oranda olumlu sonuç alınan uygulamada bölüm bazlı laboratuvar uygulamasından çok disiplinli laboratuvar uygulaması uygulanıyor. Bu uygulamada aynı konuda her bölüme laboratuvar yerine aynı mekanda disiplinler arası tematik laboratuvarlar yer alıyor.
Böylece daha güçlü bir laboratuvar altyapısı oluşturuldu. Aynı cihazın birden fazla alımının önüne geçilerek döviz kaybının önlenmiş oldu. TEKNOLAB ile farklı disiplinden araştırmacıların bir arada çalışması sağlanarak çok disiplinli araştırma üretkenliğin artması hedeflendi.
20 bin metrekarelik alanda hizmet veriyor
Yaklaşık 20 bin metrekarelik kapalı alana sahip TEKNOLAB bünyesinde Malzeme, Mekanik, HidroMekanik, Termodinamik, Yer Mekaniği, İnsansız ve Akıllı Sistemler, Uzay Teknolojileri ve Konumsal Analiz, Haberleşme, Elektronik Devreler, Mikroişlemciler, Elektrik makinaları, 5G, Sinirbilim ve Biyomalzeme Laboratuvarları yer alıyor.
Hizmete girmesinden itibaren Teknopark için önemli bir Merkez Laboratuvar desteği sağlanmış oldu.
'Yerli ve milli, Türkiye'de başka örneği yok'
Öte yandan TEKNOLAB bünyesinde bulunan Hidrolik Laboratuvarı'nda üretilen Hidrolik Kanal da Türkiye'nin sayılı donanımlarından biri oldu. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi tarafından nehir yatakları, köprü yıkılmasıyla ilgili köprü ayaklarındaki oyulmaları ve nehir akımlarını çalışmak için dizayn edilen, yerli ve milli üretimle yapılan ve Avrupa'da 120 bin Euro'ya satılan hidrolik kanal Türk mühendisler tarafından 100 bin TL ye mal edildi.
Hidrolik Kanalı gazetecilere tanıtan Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, "Avrupa'da 120 bin Euro'ya satılan hidrolik kanal Türk Mühendisleri tarafından ise 100 Bin TL'ye mal edildi. Burası Mühendislik Fakültesinin en gözde laboratuvarlarından birisi. Bunların içinde en özel olanı bu arkamda gördüğünüz hidrolik kanal bu kanal ile nehir yataklarındaki, denizlerdeki pek çok olayı modelleyebiliyorsunuz. Aşınmaları, erozyonları modelleyebiliyorsunuz. Bu cihaz öyle piyasada bulabileceğiniz bir cihaz değil. Arkadaşlarımız bunun için yurt dışından önce bir fiyat teklifi aldı. 120 bin Euro'ydu. Bu pahalı bir sistem olduğu için tasarımı kendileri yaptılar ve yurt içinden bir firmaya bunu imal ettirdiler. Bu proje 100 bin TL'ye mal oldu. Bu artık yurt içine, yurt dışına pazarlanabilir bir ürün oldu. Bu hakikaten bizim için gurur verici bir cihaz olarak ortaya çıkmış durumda. Firmalarımız tarafından yurt dışına pazarlaması yapılabilir" ifadelerine yer verdi.
"Üniversitemiz; laboratuvar açısından en önemli üniversitelerden biri"
Laboratuvarın Türkiye'de önemli bir yere sahip olduğuna dikkat çeken Rektör Mustafa Çufalı, "Fakültemiz hem binalar olarak hem de laboratuvar olarak önemli bir yere sahip Türkiye’de. Merkez laboratuvarımız arka arkaya üç bloktan oluşmakta. Üniversitemiz laboratuvar açısından en önemli üniversitelerinden biridir. Binalar bizde diğer fakültelere göre daha fazla önemli bir yere sahip. Öğrenci arkadaşlarımızın tercih edebileceği geldikleri zaman memnun olabilecekleri bir fakültemiz" ifadelerine yer verdi.
Milyonluk laboratuvar cihazları tek çatı altında
Fiziki mekan, laboratuvar olanakları ve öğretim görevlisi kadrosu ile Türkiye ortalamasının üzerinde mühendislik eğitimi-öğretimi gerçekleştirdiklerini hatırlatan Mühendislik Fakültesi Dekano Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"20 bin metrekare Tekno Lab adında merkez laboratuvarımız var. Fiziki mekan, laboratuvar olanakları ve hoca kadrosu olarak Türkiye ortalamasının çok üstünde mühendislik eğitim öğretimi gerçekleştiriyoruz. Ben öğrencilerimize şunu söylemek istiyorum. Büyük şehirde okuyacağız sevdasıyla iyi bir mühendislik eğitimi almaktan mahrum kalmasınlar. Burada gerçekten iyi bir mühendislik eğitimi veriyoruz. Öğrencilerimize gelecek 50 -60 yıl sürecek mesleklerini iyi öğrenmeleri gerekiyor. Alt yapısı güçlü yerlerde okusunlar. Sırf büyük üniversite diye tercihi yapmasınlar. Biz geomatik mühendisliği bölümünde Türkiye’de ilk üçteyiz, maden mühendisliği bölümünde Türkiye’de ilk altı'dayız. Çevre inşaat disiplinleri kapsayan alanda Türkiye’de bilimsel alanlarda ilk 30 içerisindeyiz. Dolayısıyla çok güçlü bir mühendislik alt yapımız var. Öğrencilerimize tercihlerinde bunu akıllarında bulundurmalarını ve tercih yapmadan önce seçmek istedikleri üniversiteyi, internet üzerinden kadroyu, laboratuvar imkanlarını, fiziki mekanlarını incelesinler o şekilde tercih yapsınlar."
61. kan bağışını Cumhurbaşkanına armağan etti

Zonguldak'ta kan bağışı rekortmenlerinden esnaf Kemal Kılıç, 61'in kan bağışını yaptı. Kılıç, 61'inci kan bağışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a, madencilere ve tüm Karadenizlilere armağan etti.
Zonguldak'ta kan bağışı konusunda duyarlı davranan ve daha önce 60 kez kan bağışında bulunan 51 yaşındaki esnaf Kemal Kılıç, bugün ise, 61'inci kan bağışını yaptı. 61'inci kan bağışını yapan Kılıç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a, madencilere ve tüm Karadenizlilere armağan etti.
Gazetecilere açıklama yapan Kılıç; "3 aydan üç aya düzenli olarak kan bağışlıyorum. İllere göre bugünkü ilimiz Trabzon, 61 plakasıdır. 61'ici kanımı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a, madencilere ve tüm Karadenizlilere armağan ediyorum. Zonguldak diye bir ilimiz var ve Zonguldak'ı kimse es geçmesin. Zonguldak emeğin başkentidir karaelmas diyarıdır. İnşallah Zonguldak’ımız daha güzel yerlere gelir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun yapmış olduğu işçi alımı oldu İnşallah Sayın Cumhurbaşkanımızın bir daha ki Zonguldak ziyaretinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na 2000 ve 2500 kişi almasını umut ediyoruz. Zonguldak’ta yaşayan herkes Zonguldak için taşın altına elini koymalıdır. Bir ambulansın sesini duyduğunuz da en yakın Kızılay kan şubesine gitmesi gerekir insanları. O ambulansın içinde annemiz babamız kardeşimiz çocuğumuz olabilir ve insanlar her ambulansla kendi ailesi varmış gibi davranarak düşünerek en yakın kan bağış Merkezi’ne giderek kan bağışlamalıdır. Düzenli olarak spor yapıyorum bal pekmez yiyorum düzenli bir şekilde beslenmeye çalışıyorum’’ dedi.
Kara Tren yıldönümünü kutluyor!!

Kara Tren yıldönümünü kutluyor!!
2002 Temmuz ayında başladığımız yayın yaşamımıza (Olay Gazetesi) o günlerden bu günlere değişen yayıncılık sektörü, gelişen teknoloji ve dijital çağın katkılarıyla, yayın formatımızı çağa ayak uydurmaya ve ilkleri yapmaya devam ediyoruz.
Bölgemizin ekonomik, siyasal ve insan yaşamına dokunan bütün konularını , tarafız ve cesaretle işlemeye devam ediyoruz. Yerelde yakalanan reytinglerimiz 31 Mart Seçimleri'nde Yerel Basında yakalanabilecek en üst reytingleri yakaladık. Yayınlarımızı takip eden değerli yurttaşlarımıza da minnet ve şukranlarımızı sunuyoruz. Başta Yönetim Kurulu Başkanımız İbrahim Yalçınkaya ve tüm teknik ekip olarak da daha üst zirveleri zorlayacağımıza inancımız tamdır. www.karatrenhaber.com'dan ayrılmayın. Doğruları tarafsızca yakalama fırsatı bulacağınız adresiniz..