Demirdeki fiyat artışı müteahhidi zora soktu

10 Eylül 2018 Pazartesi 00:28

Demirdeki fiyat artışı müteahhidi zora soktu

Fiyat arttıkça inşaatta tansiyon yükseliyor. İthalata sıfır vergi de demirde fiyat artışını durduramadı. Bir yılda yüzde 80’den fazla artan fiyatlar nedeniyle müteahhitlerin yüzde 30’unun batacağı konuşuluyor.

Ekonominin lokomotifi inşaat sektörü, demir fiyatlarındaki artışın durdurulamaması nedeniyle sıkıntılı günler geçiriyor. İnşaat demiri ithalatında verginin 1 Ocak itibarıyla sıfırlanması fiyat artışını durdurmaya yetmedi. Ocak 2017'de bin 860 lira olan demirin tonu Ocak 2018'de 2 bin 660 liraya, Eylül 2018'de de 4 bin 130 liraya çıktı. Yıllık fiyat artışı yüzde 80'i geçen demir fiyatlarının birçok müteahhiti zor durumda bıraktığı belirtiliyor.

HÜKÜMET SEYİRCİ KALDI

İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Genel Başkanı Tahir Tellioğlu, hükümetin demir fiyatlarındaki artışa seyirci kaldığını belirterek, “Devlet, kartellerin inşaatçıları kazıklamasına göz yumuyor. Döviz kurları yukarıya doğru tırmanmadan önce zaten yüzde 50 fiyat artışı yaşanmıştı. Sonra kur bahanesiyle gün aşırı zam gelmeye başladı” dedi.

Demir fiyatlarının bu seviyede kalması halinde devletten ihale alan inşaatçıların yüzde 30'unun zarar edip batacağını kaydeden Tellioğlu, “Şu anda müteahhitlik sektörünün maliyet açısından en büyük sorunu demir. Son bir ayda çok sayıda kişi ‘sözleşme fesih kararnamesi' çıkarılması için bizden destek beklediklerini söylemeye başladı. Çünkü ihalelerde verdikleri tekliflerdeki maliyet hesapları altüst oldu, bu nedenle işe başlamak istemiyorlar. Hükümetin seyirci kalması iflasları tetikleyecek” diye konuştu. Hurda fiyatları ve dövizdeki artış nedeniyle inşaat demirinin fiyatının yükseldiğini kaydeden Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan ise “Türkiye'de 30'a yakın büyük çelik üreticisi var ve sektör dünya emtia piyasalarına bağlı olarak hareket ediyor” dedi. Bazı müteahhit kuruluşlarının sıkıntılı dönemlerde sürekli olarak demir fiyatlarından şikayetçi olduğunu kaydeden Yayan, şunları söyledi:

“KENDİLERİNE BAKSINLAR”

“Haksız yere ithamlarda bulunuyorlar. Konut üretim maliyetinin içerisinde demirin yüzde 2 ile 7 arasında değişen oranda payı bulunuyor. Fiyat artışının maliyetlere çok büyük bir etkisi yok. Demir fiyatları ortalığı ayağa kaldıracak düzeyde değil; bir yıl önce 547 dolarken şu anda 505 dolar. Kullandıkları girdilerle ilgili haksız iddialarda bulunmak yerine ‘Biz nerede yanlış yapıyoruz' diye kendilerine sorsunlar. İğneyi kendilerine batırsınlar.”

Kapasite kullanım oranının artırılması için yeterli düzeyde talep olması gerektiğini kaydeden Veysel Yayan, “Bu ekonomik şartlarda stok üretim yapmak akıl kârı mı? Her sıkıntıya düştüklerinde bizleri suçlamaktan vazgeçsinler. Nasıl biz müteahhitlere evi yüksek fiyattan satmamalarını söylemiyorsak, onlar da bizim sektörü yönlendirmeye kalkmasın. Herkes kendi kapısının önünü temizlesin. Çelik üreticileri keyfi fiyatlandırma yapmıyor, piyasa koşullarına uyuyor” değerlendirmesini yaptı.

Kaynak:sozcu.com.tr

Yorumlar

Üç ülke arasında çok önemli 'ödeme' anlaşması

9 Eylül 2018 Pazar 18:44

Üç ülke arasında çok önemli 'ödeme' anlaşması

İran Merkez Bankası Başkanı Abdunnasır Himmeti, Türkiye, Rusya ve İran'ın yerel para birimleriyle ticaret yapma konusunda mutabık kaldığını söyledi.

İRAN Merkez Bankası Başkanı Abdunnasır Himmeti, basına yaptığı açıklamada, yakın bir gelecekte Türkiye ve Rusya Merkez Bankalarının yöneticileriyle bir araya geleceklerini ve mutabık kalınan hususların hızlıca uygulamaya geçmesini temenni ettiklerini ifade etti.     

İran'ın başkenti Tahran'da düzenlenen Suriye konulu zirvede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in de katılımıyla verimli görüşmeler yaptıklarını aktaran Abdunnasır Himmeti, petrol, gaz ve temel ürünlerin alışverişi ile bankacılık konularında uzlaşı sağlandığını kaydetti.     

Himmeti, 3 ülkenin de ticarette doların devre dışı bırakılması konusunda hemfikir olduğunu, Türkiye-Rusya-İran'ın kendi para birimleriyle ticaret yapacağını ve belirlenen kur üzerinden işlem yapılacağını vurguladı.     

Bu arada Himmeti, geçen ay İran'da petrol dışı ihracattan sağlanan 2 milyar 500 milyon dolar tutarındaki gelirin, temel ürünler ve fabrikalara hammadde ithalatı için düşük kurdan ithalatçılara tahsis edildiğini, bundan sonra da serbest piyasada 16 bin tümen olan avroyu ithalatçılara 9 bin tümenden satacaklarını açıkladı. 

 

Kaynak:hurriyet.com.tr

Yorumlar

Yıldırım: Bazı ekonomik sıkıntılar yaşadığımız gerçek

7 Eylül 2018 Cuma 22:46

Yıldırım: Bazı ekonomik sıkıntılar yaşadığımız gerçek

TBMM Başkanı Binali Yıldırım, "Bugünlerde bazı ekonomik sıkıntılar yaşadığımız gerçektir, her baharın bir kışı vardır misali ekonomimizde bugünlerde kış mevsimi var." dedi.

TBMM Başkanı Binali Yıldırım, "Bugünlerde bazı ekonomik sıkıntılar yaşadığımız gerçektir, her baharın bir kışı vardır misali ekonomimizde bugünlerde kış mevsimi var. Karşı karşıya olduğumuz zorlukları sızlanarak, şikayet ederek aşamayız ya da siyasi eleştirilerle çözüm üretemeyiz. Hepimiz aynı gemideyiz. Türkiye geçmişte olduğu gibi bu zorluğun da üstesinden gelecek, milletimiz rahat olsun." dedi.

Yıldırım yaptığı açıklamada sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Ne yazık ki dünya bir şaşkınlık içerisinde yeni Amerikan Başkanının aldığı kararları izlemektedir. Bu sürdürebilir bir durum değildir. Ve mutlaka bu yanlıştan dönülmelidir. Hele hele Türkiye'yi tehditle hizaya getireceğini zannedenler çok büyük yanlış içindedir, Türkiye hiçbir zaman tehditle, parmak sallamakla hizaya getirilecek bir ülke değildir."

Kaynak: dunya.com

Yorumlar

OYAK ve Renault Grubu Türkiye’deki Ortaklıklarını Yeniliyor

6 Eylül 2018 Perşembe 22:09

OYAK ve Renault Grubu Türkiye’deki Ortaklıklarını Yeniliyor

Türkiye’nin en büyük tamamlayıcı mesleki emeklilik fonu OYAK ve dünya otomotiv endüstrisinin en büyük oyuncularından Renault Grubu yarım asırlık ortaklığını yeniledi. 26 Haziran’da Fransa’da yapılan imza töreninde taraflar “uyumlu ve güçlü işbirliğine 27 yıl daha devam” kararı verdi.

Türkiye’nin en büyük tamamlayıcı mesleki emeklilik fonu OYAK ve dünya otomotiv endüstrisinin en büyük oyuncularından Renault Grubu arasındaki 50 yıllık ortaklık güven tazeledi. MAİS Motorlu Araçlar İmal ve Satış A.Ş ile OYAK Renault Otomobil Fabrikaları’nın iki hissedarı 26 Haziran 2018’de Fransa’da imzaladıkları yeni ortaklık sözleşmesi ile “uyumlu ve güçlü işbirliğine 27 yıl daha devam” dedi. Sözleşmeye OYAK Genel Müdürü Süleyman Savaş Erdem ve Renault Grubu Operasyondan Sorumlu Genel Müdür ve İcra Komitesi ÜyesiThierry Bolloréimza attı. 

Türk otomotiv endüstrisinin en köklü işbirliğini yeni döneme taşıyan sözleşme, Renault Grubu’nun Türkiye’deki endüstriyel ve ticari faaliyetlerini kapsıyor.  MAİS, Renault ve  Dacia  marka otomobillerin satış ve satış sonrası, yedek parça ve servis hizmetlerini yürütmeye devam edecek. OYAK Renault, araç, motor ve vites kutusunun  üretim ve ihracatında kilit rol oynamayı sürdürecek.  Bu yeni sözleşme ile, her iki tarafın hisse oran dağılımında bir değişiklik olmuyor (MAİS’te %51 OYAK, %40 Renault Grubu; OYAK Renault’da %51 Renault Grubu, %49 OYAK). Yeni sözleşme, ortak hedefleri Türkiye’de endüstriyel ve ticari liderliklerini sürdürmek olan iki ortak arasındaki ilişkilerin sağlamlığını kanıtlıyor. 

Yeni ortaklık anlaşmasını değerlendiren OYAK Genel Müdürü Süleyman Savaş Erdem şunları söyledi: “Küresel bir oyuncu olarak OYAK ve grup şirketlerinin etkinliği, verimliliği ve karlılığını artıracak uygulamaları devreye alıyoruz. Otomotiv, en önem verdiğimiz faaliyetlerimiz arasında yer alıyor. Renault Grubu ile ortaklığımızı, bu sözleşme ile 27 yıl daha uzatmış bulunuyoruz. Bu birlikteliğin her iki gruba olduğu kadar, ülkemiz ekonomisine de önemli bir katma değer sağlayacak olmasından büyük heyecan ve gurur duyuyoruz. Otomotiv, yaklaşık 150 milyar dolar toplam ihracat hacminden aldığı yüzde 21’lik pay ile lider sektör. OYAK Renault, 288 bin adetlik ihracat ile otomobil ihracatında 1’inci sırada yer alıyor. İç pazara gelince, Türk tüketicisinin OYAK ve Renault’ya olan güveninin bir göstergesi olarak 2017 yılını lider marka olarak tamamladık. Bu başarı, iki grup arasındaki sağlam işbirliği ve ortaklığın bir meyvesi.  Bu anlaşma ile başlayacak yeni dönemde otomotiv grubu şirketlerinin karlılıklarında da önemli gelişme ve iyileşmeler sağlanacaktır. Yenilenen sözleşmenin, yeni başarıları beraberinde getireceğinden şüphemiz yok. Türkiye’nin geleceğine güveniyoruz ve yatırımlarımıza hız kesmeden devam edeceğiz.”

Renault Grubu Operasyondan Sorumlu Genel Müdür ve İcra Komitesi Üyesi Thierry Bolloré'de şunları kaydetti: 

“Renault Grubu, anlaşmanın yenilenmesiyle bugün Türkiye’deki tarihinde yeni bir sayfa açıyor. 50 yıldır yer aldığımız ve halen Renault ve Dacia markalarımızla faaliyet gösterdiğimiz Türkiye’de MAİS’in katkılarıyla lider konumdayız. Türkiye globalde deRenault Grubu’nun 6. büyük pazarı. Aynı zamanda Türkiye’nin en büyük yatırımcılarından biri olup binek otomobil ihracatında 1. sırada yer alıyoruz. Ulaştığımız bu başarı dinamiğini, karşılıklı güven tazelediğimiz ortağımız OYAK ile sürdürmek istiyoruz. Renault Grubu’nun Türkiye ve Avrupa’daki başarısına katkı sağlayan Bursa’daki OYAK Renault Fabrikaları, kalite ve performans açısından Grup’un en iyi fabrikalarından biridir. Ortaklığımızın yenilenmesi, Renault için Türkiye’de yeni projeler geliştirmenin yolunu açıyor.”

 

Kaynak:oyak.com.tr

Yorumlar

CHP EMEK BÜROLARINDAN EKONOMİK KRİZ RAPORU...

6 Eylül 2018 Perşembe 22:02

CHP EMEK BÜROLARINDAN EKONOMİK KRİZ RAPORU...

CHP EMEK BÜROLARINDAN EKONOMİK KRİZ RAPORU...

CHP EMEK BÜROLARINDAN EKONOMİK KRİZ RAPORU...
Koordinatörlüğünü CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın yaptığı Emek Büroları tarafından ekonomik krizin çalışma yaşamına etkilerine yer verilen bir rapor hazırlandı. Ekonomik krizin ardından kapanan işyerleri, işsiz sayısı, açlık ve yoksulluk verileri, işten çıkarma sayılarının yer aldığı rapor şöyle:
EMEK BÜROLARI
EKONOMİK KRİZ NOTLARI VE KRİZİN ÇALIŞMA YAŞAMINA ETKİLERİ
Türkiye’de  24 Haziran seçimleri öncesi kendini göstermeye başlayan ekonomik durgunluk göstergeleri özellikle 24 Haziran seçimleri sonrasında döviz kurunda yaşanan aşırı artışa bağlı olarak bir krize dönüşmüş durumdadır. Haziran ayında 4.50-4.60 civarında yer alan Dolar kuru bir kaç hafta öncesi 7 TL’yi görürken uzunca bir süredir 6 -6.50 TL civarında seyretmektedir. Euro ise Haziran ayında 5.50-5.60 TL civarında yer alırken şu an 7 TL ve üzerinde işlem görmektedir.
Ülkemizdeki ekonomik durgunluğun ve krizin  nedeni; AKP iktidarının 16 yıl boyunca uyguladığı döviz kurları üzerinden dış ülkelere  borçlanan, üretimden çok tüketime odaklanan ,inşaat sektörüne ağırlık veren ve özelleştirme politikalarına yaslanmasının bir neticesidir.
TÜİK Ağustos ayı verilerine göre enflasyon  14 yılın zirvesinde yer alarak yüzde 17.90 oranına yükseldi. Ülkemiz Arjantin’in ardından gelişen ekonomiler arasında en yüksek enflasyon oranlarının olduğu ikinci ülke konumundadır.
Raporda ekonomide yaşanan durgunluğa ve döviz kuruna bağlı olarak 24 Haziran seçimleri öncesi ve sonrasında ortaya çıkan işsizlik verileri,kapanan iş yerleri, açlık ve yoksulluk sınırlarındaki değişimler ve işten çıkarmalar ile ilgili kısa bilgiler yer almaktaadır
İŞSİZLİK VERİLERİ
Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in 15 Ağustos 2018 günü açıkladığı Mayıs 2018 dönemi İşgücü İstatistiklerine göre;

  • Dar tanımlı standart işsizlik yüzde 9,7 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran bir önceki yılın aynı dönemine göre düşmüş olmasına rağmen bir önceki aya göre arttış göstermiştir.
  • Mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik ise bir önceki aya göre 0,3 puan artarak 10,6 olarak gerçekleşti. Kısacası uzunca bir süredir işsizlik oranlarının çift haneli rakamlarda yer aldığı gözlemlenmektedir.

Ayrıca son TÜİK verilerine göre genç ve kadın işsizlik oranlarının yüksek seviyelerde olduğu gözlemlenmektedir. Buna göre;

  • Tarım dışı Genç işsizlik oranı yüzde 20,6
  • Ne eğitim ne istihdamda ki gençlerin oranı yüzde 21.9
  • Genç Kadın işsizliği oranı yüzde 23.2
  • Tarım dışı genç kadın işsizliği oranı ise yüzde 27.6 olarak hesaplanmıştır.
  • TÜİK verilerine göre ülkede ki gerçek işsiz sayısı ise 6 milyona yaklaşmaktadır.

KAPANAN İŞ YERLERİ VE EKONOMİK TEHDİT ALTINDA Kİ SEKTÖRLER
Döviz Kur’undaki artışa bağlı olarak son aylarda küçük ve orta ölçekli bir çok iş yeri kapanmak zorunda kalmıştır. Resmi istatistiklere göre, 2017 yılının Ocak ayından bu yılın Haziran ayına kadar 20 bin 607 işyeri kapanmıştır.TOBB verilerine göre bu yıl başından itibaren de iflaslar yüksek hızla devam ederken,

  • Ocak ayında 2 bin 417 şirket kapanmıştır.
  • Bunun yanısıra kapanan iş yeri sayısı
  • Şubat ayında 682 olurken
  • Mart ayında 780,
  • Nisan ayında 623
  • Mayıs ayında 652
  • Haziran ayında ise 752 olarak kayıtlara geçmiştir
  • 2018 yılının ilk altı ayında 5 bin 906 işyeri kapanmıştır.

YAYINCILIK SEKTÖRÜ

  • Kağıt ihracatında artan dışa bağımlılık ve döviz kurlarındaki sert yükselişlerin ardından yayıncılık alanı krizden ilk etkilenen sektörlerden biri olmuş durumdadır.
  • Kurun artışına bağlı olarak ocak ayından bu yana kağıt harcamalarında yüzde 80’lik  bir artış söz konusudur.
  • İzmir yerelinde yayın yapan 9 Eylül, Ege Telgraf, Haber Ekspres, Yenigün, İlk Ses, Yeni Bakış ve Ticaret gazeteleri Pazar günleri çıkmama kararı aldı.
  • Aydınlık gazetesi yaşanan kağıt sıkıntısı yüzünden 3 gün süresince basılmama kararı aldı.
  • Ayrıca dolar kurunda yaşanan aşırı artışa bağlı olarak ileriki dönemlerde bir çok yayın evi ve gazetenin yayın hayatına ara vermek zorunda kalacağı belirtilmektedir.
  • Kur krizine bağlı olarak yayıncılık sektöründe çalışan emekçilerin işsiz kalmalarının gündeme gelme ihtimali ağırlık kazanmaktadır.

AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI
Türkiye’de 24 Haziran seçimleri öncesi kendisini hissettiren ve seçimlerin ardından hızla büyüyen ekonomik durgunluk açlık ve yoksulluk oranlarınında artmasına neden olmuştur.Gündelik yaşam malzemeleri olan gıda harcaması ile birlikte giyim ve konut fiyatlarında sistematik artış söz konusu iken,alım gücü Ekonomik krizin kendini hissettirmeye başladığı Haziran ayından bugüne düşmeye devam etmektedir.
Türk-İş verilerine göre Haziran ayında açlık ve yoksulluk sınırı;

  • Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1.714,35 TL, 
  • Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 5.584,20 TL oldu.  
  • Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 2.121,66 TL
  • Türk-İş verilerine göre Temmuz ayında açlık ve yoksulluk sınır;
  • Buna göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapılması gerek aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1738 lira
  • Gıda harcamasıyla birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su,yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması gereken zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarıysa (yoksulluk sınırı) 5 bin 662 lira
  • Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 2.121,66 TL

Türk-İş verilerine göre Ağustos ayı açlık ve yoksulluk sınırı;

  • Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1.812,47 TL
  • Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 5.903,80TL
  • Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise aylık 2.225,54 TL olarak hesaplanmıştır.

SON ZAM ORANLARI
Dolar kurunun yüzde 30’a yakın arttığı Ağustos ayında gıda fiyatlarında ortalama yüzde 4,77 oranında artış yaşandı. Gıda fiyatlarında Ağustosta yaşanan yüksek oranlı artışta süt ve süt ürünleri ile sebze-meyve fiyatları belirleyici olurken, gıda fiyatlarında yılın ilk sekiz aylık dönemindeki artış ise yüzde 25,58’i buldu.
Ağustos ayı verilerine göre 4 kişilik bir ailenin beslenme ihtiyaçları olan temel gıda ürünleri için harcamaları gereken bir önceki aya göre yaklaşık yüzde 2 oranında artarak

  • Et ve Et ürünleri 648 TL
  • Yumurta 45 TL
  • Kuru bakliyat ürünleri 50 TL
  • Süt ve Yoğurt ürünleri 375 TL’ye yükselmiştir.

Bunların yanı sıra;
Elektrik ve Doğalgaz tüketimine 1 Eylül 2018 itibariyle yapılan zamlarlar neticesinde;

  • 4 kişilik bir ailenin bir aylık doğal gaz tüketimi ortalama 125 m3 olup, aylık doğal gaz gideri ise 175TL olmuştur.
  • 4 kişilik bir ailenin bir aylık elektrik tüketimi ortalama 230 kwh olup, aylık elektrik gideri 126              TL olmuştur.
  • Bu duruma göre, 4 kişilik bir ailenin bir aylık elektrik ve doğal gaz gideri ortalama 301 TL olmuştur.

Döviz kurundaki artış nedeniyle kağıt maliyetlerinin yükselmesi nedeniyle, okulların açılmasına yaklaşık 15 gün kala kırtasiye ürünlerine de yüzde 100'ün üzerine zam gelmiştir.

  • 40 yapraklı defterin fiyatı yüzde 87.5 artışla 4 liradan 7.5 liraya
  • 12'li boya kaleminin fiyatı yüzde 133 artışla 15 liradan 35 liraya
  • Kurşun kalemin fiyatı yüzde 300 artışla 50 kuruştan 2 liraya
  • Silginin fiyatı da yüzde 166 artışla 3 liradan 8 liraya yükselmiştir.

Enerji Petrol Gaz İstasyonları İşveren Sendikası tarafından yapılan açıklamada akaryakıt fiyatlarına 01/09/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere;

  • Kalorifer yakıtında 20
  • Fuel Oil'de 17
  • Gaz yağında 21 kuruş
  • Benzine 51, motorine 56, LPG oto gaza ise 28 kuruş zam yapıldı.

 İŞTEN ÇIKARMALAR
Ülkemizde döviz kuruna bağlı olarak yaşanan ekonomik krizin bedelini yine çalışanlar ödemeye devam etmektedir. Döviz krizi olarak başlayan ekonomik durgunluğun sonuçları işsizlik ve yoksulluk olarak ortaya çıkmaya başlamaktadır. Ülkemiz de tekstil üretiminin yoğun olarak yapıldığı Gaziantep’te basına yansıyan bilgilere göre bir çok fabrikada onlarca işçinin ya işten çıkarıldığı yada ücretsiz izin verilerek evlerine gönderildiği bilgisi yer almaktadır. Buna göre;

  • SANKO: En az 300 işçinin
  • MERİNOS: 250 işçinin
  • ZEKİ MENSUCAT: 150-200 işçinin işte çıkarıldığı bilgisi bölgede çalışan işçiler ve sendika yetkilileri tarafından paylaşılmaktadır

Bunun yanı sıra;

  • Trabzon’un Ortahisar ilçesi Esiroğlu Mahallesinde bulunan, Ferrero’ya ait fındık fabrikası “üretim sisteminde değişiklik” bahanesiyle kapatıldı. Fabrikada çalışan 300 işçi
  • İstanbul’da Ataköy-İkitelli metro hattı şantiyesinde çalışan 700’e yakın işçi
  • İstanbul Silivri’de 2M kablo’da çalışan 25 işçi ve Muğla Tüv-Türk’de 12 işçi sendikaya üye oldukları gerekçesi işten çıkartılmıştır.

ABD’nin Ülkemize Ekonomik yaptırımlar kapsamında Çelik ve Alüminyum ithalatına yönelik yüzde 20 ve yüzde 50 oranında koyduğu gümrük vergilerinden kaynaklı olarak İskenderun Bölgesinde bulunan Demir ve Çelik Fabrikalarında ileri dönemler için toplu işten çıkarmaların yaşanabileceği belirtilmektedir.
 Yüksek döviz kuruna bağlı olarak TL'deki değer kaybı ile birlikte birkaç ay içinde on milyarlarca dolar artan dış borç miktarı konusunda en riskli sektörler ise inşaat ve enerji olarak gösterilmektedir. 16 yıllık AKP iktidarı döneminde sürekli desteklediği bu iki sektör, şimdi ağır bir borç yükü ile karşı karşıya. Çünkü her iki sektörde de dış borçlar, toplam borçların neredeyse tamamını oluşturmakta. Bu iki sektörde yaşanacak olası büyük iflaslar neticesinde binlerce işçinin bir anda işsiz kalma ihtimali bulunmaktadır.

 

Kaynak: chp.org.tr

Yorumlar