Demirtaş: “Bu bir itiraf..."

7 Eylül 2018 Cuma 10:47

Demirtaş: “Bu bir itiraf..."

Demirtaş: “Bu bir itiraf..."

CHP Milletvekili Ünal Demirtaş, “Ülkemiz açısından son derece önemli ekonomik girdi sağlayabilecekken taş kömürü, uzunca bir süredir yüksek ithalat oranları ile gündeme gelmiştir. Çünkü Ak Parti Hükümetleri taş kömürü üretimini  desteklememiş, TTK’ya yeterli yatırımı yapmamış, işçi sayısı bilinçli ve kasıtlı olarak düşürülmüştür” ifadelerini kullandı.

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Sönmez’in, Türkiye’de kömür rezervleri ve üretim miktarı konusunda yaptığı açıklamalarını Ak Parti’nin yanlış politikalarının “ İtirafı” olduğunu iddia etti

5 Eylül’de Zonguldak’ta kömür üretiminin artması gerektiğini söyleyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın açıklamalarını gündeme taşıyan CHP’li vekil yaptığı açıklamada “Sayın Bakan, kömürün başkentinde bir itirafta bulunmuştur. Yıllardır, taş kömürünün önemini, yapılması gerekenleri bir bir anlattık.16 yıl sonunda gelen açıklamalar Ak Parti  politikalarının yanlış olduğunun itirafı niteliğindedir. Sayın Bakanı çok geç olmadan başka bir konuda daha uyarıyorum. Üretimin artması için  TTK’nın 6 bin 500 olan  işçi açığı giderilmelidir” dedi.

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının açıklamalarını TBMM gündemine taşıdı. Enerji Bakanının yanıtlaması istemi ile TBMM Başkanlığına sunduğu önergesi ile ilgili CHP’li Demirtaş şu açıklamayı yaptı;

“CARİ AÇIĞI BÜYÜTEN ENERJİ İTHALATI!

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Zonguldak'ta yaptığı konuşmada Türkiye'nin 1,5 milyar ton kömür rezervi olduğunu, üretim miktarının ise sadece 1 milyon ton olduğunu, Türkiye'nin de yıllık 30 milyon ton kömür ithal ettiğini ve bunun için de 4 milyar dolar kaynak ayrıldığını belirtmiştir. Bugün ülkemiz büyük bir ekonomik krizi yaşamaktadır. Bunun en büyük sebeplerinden birisi de yıllık 50 milyar doların üzerindeki cari açıktır. Cari açığın en büyük kalemlerinden birisini de enerji sektörü oluşturmaktadır.

Enerji sektöründeki taşkömürü, petrol, doğalgaz ithalatı,  cari açığı  oldukça büyüten ithalatlardır. Bu sebeple başta taşkömürü üretimini artırmamız gerekiyor ki, cari açığımız azalsın. Oysa Ak Parti bu üretimi artırmak için TTK’nın 6 bin 500 norm kadro açığı olmasına rağmen, sadece TTK’ya 1.500 maden işçisi alınacağını açıklamış, taşkömürü üretimini ise 5 yılda 10 milyon tona çıkarmayı hedeflediğini  belirtmiştir. 

TAŞ KÖMÜRÜNE  YATIRIM YAPILMADI!

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın, Mayıs 2017 tarihli “2016 yılı Taşkömürü Sektör Raporu”na göre: 2016 itibariyle Türkiye’de, enerji arzında, doğalgaz ve petrolden sonra taş kömürü kullanılmaktadır. Buna rağmen ülkemizde taş kömürü tüketiminin sadece %3.63’ü yerli kaynaklardan karşılanmıştır. Havzadan karşılanan %3.63’lük üretimin ise %2.52’si TTK’dan, %1.11’i rödovanslı sahalardan karşılanmıştır. Ak Parti’nin taş kömürü sektöründeki yanlış politikaları nedeniyle TTK’nın işçi sayısı da, üretimi de yıllar içinde düşmüştür. 2002’de 16 bin işçi ile 2.5 milyon ton üretim yapılırken,  bugün itibariyle işçi sayısı 7 bin 400 lere, üretim ise 800 binlere düşmüştür. AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana üretim de işçi sayısı da üçte bir oranında azalmıştır. 2018 yılı itibariyle,  sadece demir çelik sektörü ve ağır sanayi de, koklaşabilme özelliğine sahip taşkömürü ihtiyaca yıllık 7 milyon tondur.  Fakat üretim 800 bin tona kadar düşmüş durumdadır.

TTK ATIL HALE GETİRİLDİ!

Kömür, dünyada ve ülkemizde stratejik öneme sahip enerji kaynaklarından birisidir. Artan enerji ihtiyacıyla, yüksek kalorili ve koklaşabilme özelliği olan taş kömürünün de önemi artmaktadır. Çünkü koklaşabilme özelliğiyle taş kömürü, ağır sanayi ve demir çelik sektörünün temel girdilerinden birisidir. Ülkemiz açısından son derece önemli ekonomik girdi sağlayabilecekken taş kömürü, uzunca bir süredir yüksek ithalat oranları ile gündeme gelmiştir. Çünkü Ak Parti Hükümetleri taş kömürü üretimini  desteklememiş, TTK’ya yeterli yatırımı yapmamış, işçi sayısı bilinçli ve kasıtlı olarak düşürülmüştür.

Ülkemizde Zonguldak taş kömürünün merkezidir. Yüksek kalorili ve koklaşabilme özelliği olan karaelmas,  Ak Parti İktidarları döneminde hak ettiği önemi görmemiş, TTK’yı atıl hale getirerek, sonunda kapatacak politikalar yıllar içinde sistemli bir şekilde uygulanmıştır. Bu gün itibarıyla TTK’nın 6 bin 500 olan norm kadro açığı olmasına rağmen  bu açık giderilmemiş, üretimi artıracak rantabıl  hiçbir yatırım yapılmamıştır.”

NEDEN 6500 İŞÇİ ALMIYORSUNUZ?

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş önergesinde şu soruların yanıtlanmasını istedi; 

1-Amacınız taşkömürü üretimini artırmak ise,  Türkiye Taşkömürü Kurumunun norm kadro açığı 6. 500 olmasına rağmen, neden 1.500 işçi alınmasına  karar verdiniz?

2-2002-2018 yılları arasında yıllar bazında ayrı ayrı belirtilmek üzere; dışarıdan ton bazında ne kadar kömür  ithal edilmiş, bu ithal edilen kömür karşılığında, yıl yıl dolar bazında  ne kadar ödeme yapılmıştır?

3-2002-2018 yılları arasında ithal edilen kömür, hangi ülkelerden ithal edilmiş ve hangi sektörlerde kullanılmıştır?

4-2003 Ocak ayından 2018 Temmuz ayına kadarki dönemde, yıllar bazında ayrı ayrı belirtilmek üzere;  Zonguldak havzasında TTK ve rödevanslı sahalarda özel sektör kuruluşları ne kadar üretim yapmıştır?

5-Taş kömüründe, yerli üretim son 15 yıl içinde neden düşmüş, üretimin artırılması için neden yatırım yapılmamıştır? Neden işçi istihdamı düşmüştür? 

6-2002 yılından bu güne kadar yıllar bazında Zonguldak’a ne kadar kömür ithalatı yapılmıştır?  Zonguldak’a ithal edilen bu kömür, Zonguldak’ta hangi sektörlerde kullanılmıştır? 

7-TTK’nın norm kadro açığının tamamının giderilmesi için  yeni bir çalışmanız var mıdır?

8-TTK'ya alınacak 1500 işçi ile ne kadar üretim artışı hedeflenmektedir?

9-Norm kadronun 4'te 1'i kadar istihdam yapılarak taşkömürü üretimini 1 milyon tondan 10 milyon tona çıkarmak mümkün müdür?

Yorumlar

MHP'de yeni atamalar! MYK sonrası duyuruldu

6 Eylül 2018 Perşembe 22:59

MHP'de yeni atamalar! MYK sonrası duyuruldu

Son dakika haberine göre, MHP MYK sonrası görev dağılımı belli oldu. İsmail Faruk Aksu ve Hidayet Vahapoğlu genel başkan yardımcısı, Kadir Şekerci genel sekreter yardımcısı oldu.

MHP MYK sonrası görev dağılımı belli oldu. İsmail Faruk Aksu ve Hidayet Vahapoğlu genel başkan yardımcısı, Kadir Şekerci genel sekreter yardımcısı oldu.

İSMAİL FARUK AKSU KİMDİR?

01 Eylül 1963 te Ünye'de doğdu. Baba adı Ziya, anne adı Saniye'dir.

İktisatçı; Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümünü bitirdi. Yüksek lisansını Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü'nde tamamladı.

Kamu kurumlarında Uzman Yardımcısı, Uzman, Şube Müdürü, Daire Başkanı, Bakanlık Müşaviri, Müsteşar Yardımcılığı, Müsteşarlık ve çeşitli kurul üyelikleri görevlerinde bulundu. Sivil toplum kuruluşu yöneticiliği yaptı.

25'inci, 26'ncı ve 27'nci Dönem İstanbul Milletvekili seçildi. 25'inci ve 26'ncı Dönem TBMM Adalet Komisyonu ve Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi, 27'nci Dönem TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan Vekili oldu.

HİDAYET VAHAPOĞLU KİMDİR?

Mustafa Hidayet Vahapoğlu, 17 Nisan 1956 tarihinde Çorum’da doğdu. İlk ve orta öğrenimimi yurdun muhtelif yörelerinde (Şırnak, Erciş ,Konya) tamamladı. Yüksek öğrenimini Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde (1977), Lisans Üstü eğitimimi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde (1983), Doktora eğitimimi Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde (Eğitim Yönetimi-Teftişi, Planlaması-1987) yaptı. Ayrıca 2000 yılında Milli Güvenlik Akademisini bitirdi. Silahlı Kuvvetler bünyesinde açılan muhtelif kurslara katıldı.

1979-2007 yılları arasında Jandarma Genel Komutanlığı başta olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kurum ve karargahları ile Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinde görev yaptı. Kıdemli Albay rütbesinde iken, 7 Mayıs 2007 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisinden 23.Dönem Milletvekili adayı olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinden ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğindeki görevinden kendi isteği ile emekli oldu.

22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan Milletvekili Genel Seçimlerinde Çorum ilinden MHP 2. Sıra Milletvekili adayı oldu. Seçim sonrasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından Başdanışman olarak görevlendirildi.8 Kasım 2009 tarihinde yapılan Milliyetçi Hareket Partisi 9.Olağan Büyük Kurultayı’nda Merkez Yönetim Kuruluna seçildi.2007-2011 yılları arasında Partimiz tarafından görevlendirildiği muhtelif komisyon, grup ve bölge çalışmalarına katıldı.4 Kasım 2012 tarihinde yapılan Milliyetçi Hareket Partisi 10.Olağan Büyük Kurultayı’nda Merkez Yönetim Kuruluna tekrar seçildi.

KADİR ŞEKERCİ KİMDİR?

Kadir Şekerci 15 Kasım 1971'de Ankara'da doğmuştur.

1989 yılından itibaren Ankara’da Ocak Teşkilatlarında bulundu,1999 Yılında MESANDER Ankara Şubesinde görev yaptı, 1999-2000 Yılları arasında Çankaya İlçe Yönetiminde bulundu, 2003-2006 Yılları arasında Çankaya İlçe Başkanlığı görevini yürüttü, 2008-2009 Yıllarında iki sezon Kırıkkale Spor Kulübü ikinci Başkanlığını yaptı, 2009 Yılından itibaren Milliyetçi Hareket Partisi Merkez Yönetim Kurulu Üyeliğini yürütmüştür.

2009-2012 yılında Genel Merkez Teşkilat İşlerinde Başkan Yardımcıları ile çalıştı.

 

Kaynak:mynet.com

 

Yorumlar

Devlet Bahçeli'den zehir zemberek açıklama

6 Eylül 2018 Perşembe 22:57

Devlet Bahçeli'den zehir zemberek açıklama

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli İdlib'de yaşananlar ve ekonomideki son gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulundu. Bahçeli, piyasadaki fırsatçılara da sert çıktı.

MHP Genel Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, "Ekonominin normale dönmesi, denge ve istikrara kavuşması, siyasi temkin ve tedbir, milli dayanışma ve uyanışla muhakkak sağlanacaktır. Türkiye’nin kaybettiği ortamda haksız kazanç peşine düşenler, kar hevesine kapılanlar damgalı işbirlikçilerdir, yeri yurdu olmayan vatansızlardır." dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MYK-MDK Ortak Toplantısının ardından yazılı basın açıklaması yaptı.

"MİLLİ GÜVENLİĞİMİZİ TAM KARŞI CEPHEDEN TEHDİT ETMEYE BAŞLAMIŞTIR"

Gündeme ilişkin açıklama yapan Bahçeli, "Ülkemiz jeopolitik tehditlerin, ekonomik operasyonların, sosyal ve siyasal gerginliklerin menfi sonuçlarına, müfrit sarsıntılarına maruz kalmaktadır. Karşı karşıya olduğumuz tablo hakikaten de alarm ve kaygı vericidir. Meşum ve muhasım odaklar Türkiye'yi kontrol edilebilir, bunun yanı sıra yönetilebilir bir istikrarsızlık sarmalına sürüklemek, hatta sabitlemek heves ve emelindedir. Bir yanda melun ekonomik ablukayla mücadele edilirken, diğer yanda sınırlarımızın hemen dibinde, mücavir alanlarda, kısaca Suriye özelinde malum felaketler tekrar gözlerini açmış, milli güvenliğimizi tam karşı cepheden tehdit etmeye başlamıştır" diye konuştu.

Ekonomiye ilişkin Bahçeli şu ifadeleri kullandı: "Türkiye'nin sosyal dokusunu tahrip, ekonomik bünyesini tarumar etmek için kollarını sıvayan küresel spekülatörler, harekete geçen siyasi elitler, sipere yatan sermaye çeteleri her türlü karanlık senaryoyu müştereken sahneye sürmüşlerdir. Husumet takviye, hıyanet tahkim edilmiş durumdadır. Ekonomik tetikçilerin suikastları aralıksız devam etmektedir. Ülkemiz aleyhine dolaşıma sokulan vahim iddialar kimi zaman manşetlerde sergilenmekte, kimi zaman gazete köşelerinde sahnelenmekte, kimi zaman da uluslararası derecelendirme ve mali kuruluşların raporlarıyla servis edilmektedir. Enflasyon canavarındaki dikkate alınması gereken kımıldama, döviz fiyatlarında fren tutmayan tırmanma, dış finansmana duyulan talep ve günden güne artan ihtiyaç ülkemizin ekonomik manzarasındaki bozulmayı işaret edecek boyutlardadır. Geldiğimiz bu aşamada Türkiye'ye ekonomik cehennem yaşatmak isteyen, bu kapsamda siyasal cendereye sokmayı hedefleyen düşman çevreler tüm hatlarıyla, tüm silahlarıyla, tüm imkanlarıyla saldırıya geçmişlerdir. Ancak milli asalet, militan adaveti yenecek, üstesinden gelecek, alt edecek güç ve kudrettedir. Elbette Türkiye'nin yıkımına hizmet eden kim olursa olsun mahcup ve mağlup olması kaçınılmaz olacaktır. Çünkü tarihin hiçbir döneminde işgal niyetleri iman ziynetine, irade keyfiyetine üstünlük kuramamış, bundan sonra da kuramayacaktır. Türkiye ekonomisinin normale dönmesi, denge ve istikrara kavuşması siyasi temkin ve tedbir, milli dayanışma ve uyanışla muhakkak sağlanacaktır.

HİÇ KİMSE KRİZ ÇIĞIRTKANLIĞI, KAOS ŞAKŞAKÇILIĞI YAPMAMALIDIR

Milliyetçi Hareket Partisi ülkesine güvenmekte, zor günlerin aşılacağına can-ı gönülden inanmaktadır. Hiç kimse kriz çığırtkanlığı, kaos şakşakçılığı yapmamalıdır. Hiç kimse yangından mal kaçırma düşüklüğüne, karışıklıktan parsa toplama yanlışına ve siyasi rant arayışına tevessül etmemelidir. Türkiye'nin kaybettiği bir ortamda haksız kazanç peşine düşenler, kar hevesine kapılanlar damgalı işbirlikçilerdir, esasen yeri ve yurdu olmayan vatansızlardır."

"İDLİB; FOKUR FOKUR KAYNAYAN KAZANA, FİTİLİ ATEŞLENMEK ÜZERE OLAN DİNAMİTE DÖNÜŞMÜŞTÜR"

Suriye'deki gelişmlere de değinen Bahçeli, "Türkiye ekonomisindeki sıkıntıların yanında Suriye'nin kuzeybatısındaki askeri gerginlik, sıcak çatışma ortamı sürekli olarak derinleşmektedir. İdlib; fokur fokur kaynayan kazana, fitili ateşlenmek üzere olan dinamite dönüşmüştür. Yapılan açıklama ve yorumlardan anlaşıldığı kadarıyla, İdlib merkezli olası çatışmaların şimdiye kadar bölgede yaşananların en kanlısı olabileceği değerlendirilmektedir. Türkiye sınırına milyonlarca Suriyeli sığınmacının yığılması da bir diğer açmaz ve sancılı vakadır. Esad rejiminin aralarında PKK'lılarında olduğu silahlı gruplarla dört farklı noktadan İdlib'e saldırı düzenlemesi mümkün ve muhtemel görülmektedir" ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE'NİN MİLLİ BEKASINI TEHLİKELİ ŞEKİLDE YIPRATACAĞI, AĞIR NETİCELERE DAVETİYE ÇIKARACAĞI AÇIKTIR"

7 Eylül'de yapılacak Tahran Zirvesi'nin önemine değinen Bahçeli açıklamasını şöyle sürdürdü: "Rusya periyodik olarak İdlib'i bombalamakta, ABD ise her türlü ihtimale göre hazırlığını yapmaktadır. İdlib'e yönelik operasyonların Türkiye'nin milli bekasını tehlikeli şekilde yıpratacağı, ağır neticelere davetiye çıkaracağı açıktır, ortadadır. Bu nedenle siyasi ve diplomatik temaslarla, aynı zamanda Astana ruhuna müzahir bir çalışma ve görüşme trafiğiyle İdlib meselesinin çözüm yolları aralanabilecektir. 7 Eylül 2018'de yapılacak Tahran Zirvesi, bununla birlikte Türkiye, Rusya ve İran heyetleri arasında 10-11 Eylül 2018 tarihlerinde İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlecek görüşmeler çok önemlidir, İdlib için kader anına tekabül etmektedir. İdlib'e yapılacak saldırının geri sayımının devam ettiği, ayrıca 10 Eylül'ün son gün olarak iddia edildiği bir süreçte, önümüzdeki Tahran Zirvesi ve Cenevre görüşmeleri tarihi önem ve değerdedir. 2254 Sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına ilave olarak Soçi Zirvesi Sonuç Bildirgesi, Astana Mutabakatı ve karşılıklı iyiniyetli tutumlarla Suriye barışı ve ateşkes kararının devamı asgari seviyede de olsa sağlanabilecektir.

TÜRKİYE'NİN YENİ BİR SIĞINMACI DALGASINA KATLANMASI, EŞYANIN TABİATINA AYKIRIDIR

Bilhassa ifade etmeliyim ki, Türkiye'nin yeni bir sığınmacı dalgasına katlanması, hazmetmesi, hatta kabul etmesi eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu gerçeğin herkesçe bilinmesi şarttır. Halen Suriyeli sığınmacılardan kaynaklanan pek çok sorunumuz varken, bunun üstüne yeni bedellerin ve telafisi çok zor olacak yeni yüklerin ilavesi asla tasvip etmeyeceğimiz bir hata olacaktır. Parti olarak ülkemizde misafir edilen Suriyelilerin aşama aşama ülkelerine dönmelerini milli beka ve demografik istikbalimiz açısından mecburiyet gördüğümüz de bir gerçektir. İç ve dış sorun alanlarının katlanıp genişlediği bir zamanda, Merkez Yönetim Kurulumuzun ve Merkez Disiplin Kurulumuzun asil ve yedek üyeleri toplanarak gelişmeleri görüşmüşlerdir. Ekonomideki son gelişmeler, bölgesel ve küresel ilişki ağlarının seyri, önümüzdeki Mahalli İdareler Seçimleri kapsamlı şekilde değerlendirilmiştir."

YEREL SEÇİMDE 4 AŞAMALI STRATEJİK DURUŞ

Partisinin yerel seçim çalışmalarına değinen Bahçeli şu ifadeleri kullandı: "Partimizin 31 Mart 2019'da yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri'yle ilgili takip edeceği 4 aşamalı stratejik duruşu ele alınmış, nihai olarak üzerinde tam bir mutabakat sağlanmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi, Mahalli İdareler Seçimlerini milli beka üzerinden okumakta, yeni hükümet sisteminin doğasına uygun tecelli etmesini samimiyetle temenni etmektedir. 31 Mart 2019'da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni tartışmaya açmak için pusuya yatmış olan defolu ve fason siyasi zihniyetlere asla fırsat verilmemeli, sorumluluk bilinciyle ve işbirliği kanalları açık tutularak 2023'ün Türkiyesi'ne ulaşılmalıdır.

CUMHURUN İRADESİYLE VASIL OLUNACAĞI ASLA HATIR VE HAFIZALARDAN ÇIKARILMAMALIDIR

Anlaşarak, konuşarak, uzlaşarak, kucaklaşarak, milli meselelerde aynı hizada buluşarak her engelin aşılacağı, her badirenin geçileceği, parlak ve huzurlu günlere cumhurun iradesiyle vasıl olunacağı asla hatır ve hafızalardan çıkarılmamalıdır. Unutulmasın ki, 31 Mart 2019'da sadece belediye başkanı, sadece belediye meclis üyesi, il genel meclis üyesi veya muhtar seçilmeyecektir. Bunların üstünde ve ötesinde Türkiye'nin geleceği, Türk milletinin gelecek hedefleri belirlenecek ve bir kez daha tescil edilecektir."

MHP'DEKİ GÖREV DEĞİŞİKLİKLERİ

MHP'deki görev değişikliklerine ilişkin Bahçeli, "Bugünkü MYK ve MDK ortak toplantımızda; TBMM Başkan Vekili olarak seçilen İstanbul Milletvekilimiz Sayın Celal Adan'dan boşalan Siyasi İşler, Parlamento ve Hükümet İlişkilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığına İstanbul Milletvekilimiz Sayın İsmail Faruk Aksu, Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Sefer Aycan'ın istifasıyla boşalan Parti İçi Eğitim, Siyaset ve Liderlik Okulundan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığına İdari, Mali ve Teknik İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Bursa Milletvekilimiz Sayın Mustafa Hidayet Vahapoğlu, Bu suretle İdari, Mali ve Teknik İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcılığına da Sayın Kadir Şekerci seçilerek atanmışlardır. Başkanlık Divanımızın yeni üyelerine görevlerinde başarılar diliyor, Milliyetçi Hareket Partisi'nin sorumlu, milli, ilkeli, ahlaklı, önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben diyen siyaset çizgisinden asla taviz vermeyeceğini tekraren ifade ve ilan ediyorum" açıklamasında bulundu.

 

Kaynak: mynet.com

Yorumlar

MEB’DE YÖNETİCİ OLMANIN KRİTERİ ERKEK OLMAK MI?

6 Eylül 2018 Perşembe 22:03

MEB’DE YÖNETİCİ OLMANIN KRİTERİ ERKEK OLMAK MI?

CHP Kadın Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, Milli Eğitim Bakanlığı’nda yönetici atama tercihinde ve yönetim hiyerarşisinin üst katmanlarında erkek yöneticilerin tercih edildiğini yaptığı basın açıklaması ile dile getirdi.

Öğretmenliğin kadınların en çok ilgi gösterdiği mesleklerin başında geldiğini, MEB’e bağlı yaygın ve örgün, resmi ve özel kurumlarda görev yapan öğretmenlerin yüzde 57’64’ünün kadınlardan oluştuğunu kaydeden Karabıyık, “Buna karşın eğitimde yönetim kademesinde kadınlar aynı oranda temsil edilmemektedir, MEB’de yönetici olmanın kriteri erkek olmak mıdır?” diye sordu. 
Taşra teşkilatının il, ilçe milli eğitim müdürlerinin yüzde 2,7’sinde kadınların yönetici pozisyonunda olduğuna, Bakanlıkta görev yapan 15 genel müdür ile 5 başkan ve 7 Bakan danışmanından sadece bir genel müdürün kadın olduğuna dikkat çeken CHP’li Vekil, “Daire başkanlıklarında da erkek egemenliği göze çarpmaktadır. 124 daire başkanından sadece 10’unun kadın olması MEB’de erkek egemenliğinin bir örneğidir. MEB’in merkez ve taşra teşkilatında görev alan bürokratlar seçimle değil atamayla gelmektedir. Yani MEB yönetiminde erkek egemenliğinin olması siyasi bir karardır. Yeni Milli Eğitim Bakanı’nın cinsiyet eşitliği konusunda duyarlılık göstereceğini ve bu tablonun değişeceğini umuyorum. Bu değişiklik ile müfredatta yer alan toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi daha gerçekçi bir hal alacaktır” sözleriyle açıklamasını tamamladı.

Kaynak:chp.org.tr

Yorumlar

Yargıtay Başkanı'ndan Rahip Brunson mesajı

5 Eylül 2018 Çarşamba 22:53

Yargıtay Başkanı'ndan Rahip Brunson mesajı

Yargıtay Başkanı'ndan Rahip Brunson mesajı

Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, adli yıl açılışında, "Bir yabancı devlet vatandaşının tutuklanması ve yargılanmasına ilişkin kararları verecek tek ve mutlak güç, bağımsız ve tarafsız mahkemelerdir" dedi.

Kaynak: cumhuriyet.com.tr

Yorumlar