Anafartalar’ın 104. yılında torunlar Çanakkale’de!..

Anafartalar’ın 104. yılında torunlar Çanakkale’de!..
Dünya’nın en yaşlı gazisi unvanına sahip 110 yaşında vefat eden Hüseyin Kaçmaz’ın oğlu, Dünya Barış Elçisi Turgut Kaçmaz ve beraberindeki 41 kişilik kafile, Anafartalar Zaferi’nin 104’üncü yıldönümü dolayısıyla Çanakkale gezisi gerçekleştirdi.
Karadeniz Ereğli ilçesinde ikamet eden Dünyanın en yaşlı gazisi 1994 yılında 110 yaşında vefat eden Hüseyin Kaçmaz’ın oğlu, aynı zamanda Dünya Barış Elçisi 83 yaşındaki Turgut Kaçmaz, Çanakkale Savaşlarında savaşanların torunları ile birlikte 10 Ağustos’ta Conkbayırı’nda Anafartalar Zaferi’nin 104. Yıldönümü törenlerine katıldı.
2 günlük Çanakkale Gezi Programının birinci gününde Lapseki ilçesinde Belediye Sosyal Tesisleri oldu. Kahvaltı molasının ardından 11-12.30 saatleri arasında Truva (Troia) kazı alanları ziyaret edildi. Ziyaretçiler Truva’nın hikayesi hakkında bilgiler edinip, kazı alanlarını ve buradaki kültür tabakalarını gezip bilgi edindiler. Çanakkale’nin simgelerinden Truva Atı’nın önünde fotoğraf çektirip anı ölümsüzleştirdiler.
Programın ilk günü ayrıca, Çanakkale merkezdeki, Deniz Müzesi, Çimenlik Kalesi, Askerlik Müzesi, Ahmet Uslu Müzesi ve Çanakkale Savaşı’nda boğazın geçilmemesinde büyük öneme sahip olan Nusret Mayın Gemisi ziyaret edildi.
ŞEHİTLER İÇİN SAYGI ATIŞI…
Programın ikinci ve son gününde vapurla Eceabat’a geçildi. Burada, kafileye katılan 30 yıllık rehber, ve din görevlisi Mehmet Tosun, geziye katılanlara gerçek kesitlerle dolu anlatımlarda bulundu. Rehber Tosun, şimdiye kadar yüzlerce gezdiği anlattığı hikayeleri her anlattığında, şahitlikleri her gezdiğinde aynı duygularla dolu olduğunu vurguladı.
Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının savaştığı cepheler, Atatürk’ün gözetleme yeri ve gazi olduğu alanın içerisinde yer alan Conkbayırı’nda, Anafartalar Zaferi’nin 104. yılı törenlerle kutlandı., Çelenk sunumuyla başlayan törende, 1 dakikalık saygı duruşu, İstiklal Marşımız okunarak, askerler tarafından 3 defa saygı atışı gerçekleştirildi.
Turgut Kaçmaz’ın protokol bölümünde yer aldığı törene; Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Dursun, Çanakkale Valisi Orhan Tavlı, AK Parti Çanakkale Milletvetkili Jülide İskenderoğlu, Gelibolu 2'nci Kolordu Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı, 18. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Dündar Şahin Güngör, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutan Vekili Albay Engin Aktaş, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Avustralya hükümeti adına Avustralya Askeri Ataşesi Albay Richard Campbell, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süha Özden, kaymakamlar, belediye başkanları ile gaziler ve vatandaşlar katıldı
İstiklal Marşı’nın okunmasıyla devam eden törende günün anlam ve önemine ilişkin Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Haluk Dursun, Vali Orhan Tavlı, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ve Albay Bahattin Kamal tarafından günün önemine ilişkin konuşma yaparak duygularını dile getirdiler.
AKSAKALLI-KAÇMAZ GÖRÜŞTÜ…
Conkbayırı’ndaki törenlerin ardından, Küçük Anafarta Köyü’nde devam eden programda, şehitlerimiz için Kur’an-ı Kerim Tilaveti ve dualar okundu.
Diğer yandan, Rehber Mehmet Tosun eşliğinde Anzak Koyu’na da uğrandı. Tosun, burada harita eşliğinde bilgiler vererek, donanım ve sayı bakımından üstün düşman güçlerine karşı bölgede verilen kahramanca mücadeleyi anlatarak, o dönemde İngilizler sömürgesi altında bulunan Avustralya ve Yeni Zelanda’dan getirtilen Anzak askerlerinin çıkarma yaptıkları yerleri de gösterdi.
“DEDECİĞİM BİZ GELDİK…”
Pprogramın ikinci gününde, en duygusal anların yaşandığı mekanlardan biri de Turgut Kaçmaz’ın Atatürk’ün askeri babası Hüseyin Kaçmaz’ın heykelinin yer aldığı 57’nci Alay Şehitliği oldu.
Babasının Anıt heykelinin önünde Türk Bayrakları ve “Dedeciğim biz geldik” pankartı eşliğinde konuşma yapan ve her ifadesinde gözleri dolan Kaçmaz, babası Hüseyin Kaçmaz’ın son anlarına kadar kendisine savaş anılarını, Atatürk ile yaşadıklarını anlattıklarını ve her anlatışında da babasının sanki o anları tekrar yaşarcasına duygulandığından bahsetti.
“SAĞLIĞIM YETTİĞİ SÜRECE ANLATMAYA DEVAM EDECEĞİM”
“Dedelerimiz aç kalığı için biz bugün tokuz ve rahatız” diyen Kaçmaz, 15 dakikalık konuşmasına şöyle devam etti:
“Babam Çanakkale, Balkan, İstiklal Savaşı’na katılan Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri… Bu Vatan, bu Millet, bu Bayrak bu Din uğruna 14 yıl cepheden cepheye savaşır. Çanakkale’de Conk Bayrında savaşırken yaralanıp gazi olur. Dumlupınar Meydan Savaşında büyük başarı gösterdiği için Atatürk tarafından İstiklal Madalyası verilir. 1994 yılında 110 yaşında vefat eder. Dünyanın en yaşlı son Çanakkale Gazisidir. Kabristanı, Karadeniz Ereğli’de Kestaneci Mahallesi’ndedir. Babamın heykeli Çanakkale 57. Alay Şehitliğindedir. Her sene 2 defa Çanakkale Şehitlikleri Kültür gezileri ile etkinlik gerçekleştirerek, metrekareye 6 bin merminin düştüğü destansı Çanakkale Savaşlarını, babamın anılarını anlatıyorum. Sağlığım elverdiği sürece de anlatmaya devam edeceğim.”
MÜZE ZİYARETLERİ
Öğlen saatlerinde ve öğleden sonra Kabatepe Savaş Müzesi gezildi ve Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi’nde Çanakkale Savaş serüveninin canlandırması dev ekranlarda gösterime sunuldu. 90 bin metrekare alan üzerine kurulu 4 katlı Truva Müzesi ziyareti de yaklaşık 1 saat sürdü.
Tarihi filmlere ev sahipliği yapan Şahindere’deki Sargı Yeri ziyaretinin ardından Çanakkale Şehitler Abidesi ziyaret edildi. Deneyimli rehber Mehmet Tosun, şehitlikler hakkında detaylı bilgiler verdi. Ülkenin dört bir yanında, binlerce yurttaşın katıldığı ve 253 bin askerimizin şehit olduğu, on binlerce askerimizin gazi olduğu Çanakkale Zaferi’nde destanın yazılmasına katkı sağlayan 215 kiloluk mermiyi defa sırtlayarak topun ağzına kadar çıkaran Seyit Onbaşı’nın hikayesi de bir kez daha duygulandırdı ve İman gücünün, inancın önemine dikkat çektirdi.
ŞEHİT DEDELERİNİN MEZARINI BULDULAR
Çanakkale Şehitler Abidesinde, Rehber Mehmet Tosun’un verdiği bilgiler doğrultusunda, kafiledeki Tahir Koç, 24 yaşındayken şehit olan dedesinin isminin yazılı anıtını görünce eşiyle birlikte duygulandı. Zonguldak-Ereğli’den 31. Alay’da Er olarak mücadele eden 1891 doğumlu Osmanoğlu Tahir’in 6 Mayıs 1915’te şehit olduğu yazıyordu. Tahir Koç eşi ile birlikte dedesinin şehitliğinin yanında duygu dolu anlar eşliğinde anı fotoğrafı çektirdi.
BİGALI KÖYÜ ve ATATÜRN’ÜN EVİ
Şehitler Abidesi’nin ardından programın bir sonraki adresi, Bigalı köyünde Atatürk’ün müzeye çevrilen evi oldu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün savaş döneminde bir süre kaldığı ve strateji yaptığı Atatürk evinde, savaş döneminden kalma silahlar, haritalar, havada çarpışan mermiler ve fotoğraflar sergileniyor. Ayrıca kafile, Bigalı köyünden Çanakkale’ye özgü çeşitli ürün ve hediyelik aksesuar alışverişlerinde bulundu.
Burada yaklaşık 1 saat geçirilen vaktin ardından 18.30’da yola çıkan kafilenin yaklaşık 1 saat sonra son durağı Gelibolu ilçesindeki Hamzaköy Askeri Kamp ve Sosyal Tesisleri oldu. Tesiste, 2. Kolordu Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı’nın konuğu olarak ağırlanan Ereğli grubu burada akşam yemeğinin ardından Kdz. Ereğli’ye hareket etti.
17 Ağustos’u Unutmadık, Unutmayacağız

17 Ağustos’u Unutmadık, Unutmayacağız
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ereğli Temsilci Yardımcısı Halil Bakar, 17 Ağustos Marmara Depremi’nin 20. Yıldönümünde, depremin ülkenin hala en büyük sorunu olduğunu bildirdi. Bakar, ilgili mevzuatı deprem gerçeğine göre yeniden ele almakta sorumlu olan siyasi iktidarın yaklaşımının yanlış olduğunu ifade etti.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şube Kdz Ereğli Temsilciliği, Temsilci Yardımcısı Halil Bakar, yazılı açıklamasında17 Ağustos 1999 depreminin 20. yıl dönümünde, depremin ülkemizin hâlâ en büyük sorunu olduğunu hatırlatmanın toplumsal bir sorumluluk olduğunu belirtti.
Bakar şunları kaydetti:
“ Çünkü deprem önlemlerini almakta, toplumu depreme karşı bilinçlendirmekte, yapı üretim sürecini ve yapılaşmayı deprem tehlikesini gözeterek düzenlemekte, ilgili mevzuatı deprem gerçeğine göre yeniden ele almakta birinci derecede sorumlu olan siyasi iktidarın konuya yaklaşımının yanlış olduğunu, toplumun güvenle geleceğe hazırlanmadığının düşünüldüğü belirtilen açıklamada şunlar kaydedildi:
“Türkiye bir deprem ülkesidir. Topraklarının ve nüfusunun büyük bir bölümü deprem tehlikesi altındadır. Türkiye topraklarında 1900`lü yılların başından günümüze otuza yakın büyük ölçekli deprem meydana gelmiş ve resmi kayıtlara göre 100 bin civarında insan hayatını kaybetmiştir.
Buna karşın deprem bir doğa olayıdır. Öncelikle bu gerçek kabul edilmelidir. Bu konuda neredeyse özdeyiş haline gelen "deprem değil uygunsuz konut öldürür" tanımlaması doğru ancak eksik bir tanımlamadır. Çünkü konut, yer seçiminden planlamaya, projelendirmeden programlamaya, inşadan denetlemeye uzanan ve bir bütünlük taşıması gereken yapı üretim sürecinin bir ürünüdür. Bu nedenle süreç bir bütün olarak ele alınmalı ve öldürenin deprem değil bilim ve tekniği yok sayan, günübirlik çıkar odaklı ve ranta dayalı "bozuk yapı üretim süreci" olduğu gerçeği görülmelidir.
Depremle birlikte ortaya çıkan can ve mal kayıplarını "kadere" bağlamak, her afetten sonra günü kurtarma anlayışı ile yapılan açıklama ve çalışmalar deprem gerçeğini anlamamanın ötesinde insan hayatı ile kumar oynamanın örnekleri olarak değerlendirilmelidir.
Ülkemizde halen yürütülmekte olan süreç, rant - talan politikalarına ve yoğun emek sömürüsüne dayanmaktadır. Bu kapsamda da ülke ekonomisinde inşaat işkolu ekonomiye sanal lokomotiflik yapacak bir “sektör” haline dönüştürülmüştür. 2012 yılında, halkımızın güvenli ve sağlıklı konutlarda yaşamasını temin etme söylemleriyle çıkarılan 6306 sayılı "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun" kısaca "kentsel dönüşüm" yasası YIK-YAP anlayışı ile yeni sorun yumakları oluşturmuştur. Kanunda sayılan özelliklerde dahi olmayan alanlar Bakanlar Kurulu kararı ile riskli alan ilan edilip yapılaşmaya açılmıştır. Bunun yanında siyasal iktidarın kentlere dönük saldırısı; kentsel değerlerin ve kamusal alanların sermayeye teslim edilmesi, kent merkezlerinin rant projelerine ayrılması, doğal kaynaklar, orman arazileri, kamu ve halka ait arazi ve mülkler ile deprem toplanma arazilerinin kentsel dönüşüm adı altında yağmalanmasını da beraberinde getirmiştir. İmar Barışı adı altında çıkarılan ve uygulaması ekonomik ihtiyaçlarla uzatıldığı anlaşılan yasayla tehlikenin boyutu kat be kat artmıştır.”
“TİCARİ KAYGI TEKNİK KAYGININ ÖNÜNE GEÇTİ”
Sonuç Olarak Ülke topraklarının büyük ölçüde deprem tehlikesi altında bulunduğunu ifade eden Akar, şu görüşlere yer verdi:
“Nerede ise her gün ülkemizin bir yerinde bir deprem yaşanmaktadır. Buna karşın yapı üretim süreci Ülke ve halkın ihtiyaçları gözetilerek değil, konut inşaasını ekonominin anahtarı olarak gören bir anlayışla, rant yaratmaya yönelik olarak işletilmektedir.
Bilim ve tekniğin yok sayıldığı bir ortamda ticari kaygı teknik kaygının önüne geçmiştir. Bilgi ve beceriye dayalı yöneticilerin yerini şirket ve cemaat ilişkileri almıştır. Üniversiteler, meslek odaları sürecin dışına itilmiştir.
Bilimin, tekniğin ve insan yaşamının dikkate alındığı bir kentleşme ve yapılaşma yerine, kişi ve grupların çıkarlarına dayalı bir yapılaşma anlayışı kentlerimizi yaşanmaz bir hale getirmiştir. Ormanlar, ağaçlar, yeşil alanlar, su havzaları, park ve bahçeler yok edilerek kentlerde boş alan bırakılmazken, güvenli yapı ve yaşanabilir bir çevrenin yaratılması Ülkenin karar vericilerinin öncelikleri arasında yer almamıştır.
Biz inşaat mühendisleri Odasının, Odaya bağlı şubelerin ve temsilciliklerin yöneticileri olarak bilim ve tekniğe bağlılığın Ülkemizin ve halkımızın aydınlık geleceğinin biricik yolu olduğuna inanıyor ve bu inançla depremin bir afet değil doğa olayı olduğunu, onu afet yapanın rant yaratma politikaları ve buna bağlı olarak işletilen bozuk yapı üretim süreci olduğunu kamuoyu ile paylaşıyoruz.”
OYAK’tan bölgesel liderlik çıkışı

OYAK’tan bölgesel liderlik çıkışı
OYAK, demir çelik sektöründe bölgesel liderlik hedefi doğrultusunda, İngiltere başta olmak üzere Fransa ve Hollanda’da üretim faaliyetleri bulunan, İngiliz sanayi devi British Steel’i satın almak üzere ön anlaşmaya vardı. İngiltere’nin 150 yıllık köklü çelik şirketi British Steel, 4,5 milyon ton/yıl ham çelik üretim kapasitesiyle başta ray ve yapısal çelik olmak üzere 1500’e yakın stratejik öneme sahip uzun çelik kalitesi üretiyor.
Demir çelik sektöründe bölgesel liderlik hedefi doğrultusunda inorganik büyüme opsiyonlarını değerlendiren Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK), İngiltere başta olmak üzere Fransa ve Hollanda’da üretim faaliyetleri bulunan, İngiliz sanayi devi British Steel’i satın almak üzere ön anlaşmaya vardı.
İngiltere’nin 150 yıllık köklü çelik şirketi British Steel, 4,5 milyon ton/yıl ham çelik üretim kapasitesiyle başta ray ve yapısal çelik olmak üzere 1500’e yakın stratejik öneme sahip uzun çelik kalitesi üretiyor. Bünyesinde mühendislik ve proje yönetimi şirketleri de bulunan British Steel, köklü geçmişi ve bilgi birikimi ile yüksek değer yaratma potansiyeline sahip.
Merkezi İngiltere Scunthorpe’ta bulunan ve dünya genelinde yaygın müşteri ağına sahip olan entegre çelik üreticisinin ürünlerinin kullanıldığı önemli projeler arasında Londra Heathrow Havalimanı ve Londra Olimpik Stadı’nın yanı sıra ülkemizden de İstanbul Havalimanı yer alıyor.
Yönetsel nedenlerle 21 Mayıs 2019 tarihinde finansal darboğaza giren ve aynı tarihte resmi makamlar vasıtasıyla satışa çıkarılan şirkete, başta Avrupalı üreticiler olmak üzere dünya genelinden 80’e yakın çelik üreticisi talip oldu. Görüşmeler süresince tüm paydaşlar British Steel’in ortak gelecek vizyonuna ilişkin isteklerini sözlü ve yazılı olarak beyan ettiler.
OYAK’ın sahibi olduğu Ataer Holding, British Steel için sunduğu stratejik gelecek planı ile verilen teklifler arasından sıyrılarak, 2 aylık süre boyunca detaylı finansal, yasal ve operasyonel inceleme yapacak tek şirket olma hakkını (münhasırlık) elde etti. Münhasırlık süresi boyunca British Steel’in gelecekteki başarısında önemli rolü olacak olan müşterileri, tedarikçileri ve çalışanları ile yakın müzakereler yapılacak. Detay inceleme sürecinin 2019 Ekim ayında tamamlanması ve başarıyla sonuçlanması halinde devir teslimin 2019 yılı içinde yapılması bekleniyor.
ERDEM: “TÜRK ÇELİK SEKTÖRÜNÜN SON YILLARDA EN BÜYÜK BAŞARISI”
OYAK Genel Müdürü Süleyman Savaş Erdem, yeni yatırımla ilgili olarak şunları söyledi: “Türkiye’nin en büyük mesleki emeklilik fonu OYAK olarak, ülkemizin her alanda dünya liginde oyunculara sahip olmasının önemine inanıyoruz. Bu doğrultuda Türk çelik sektörünün son yıllardaki en büyük başarılarından birine imza attık ve İngiliz sanayi devi British Steel’i satın almak üzere ön anlaşmaya vardık. Büyüme odaklı vizyonumuzla, ülkemizde ve dünyada fırsat olarak gördüğümüz adımları atmaya devam edecek ve üyelerimize sürdürülebilir yüksek nema sağlamak adına yatırımlarımızı sürdüreceğiz.”
ÖZCAN: “GELECEK PLANLARI DAHİLİNDE İLK ADIM…”
OYAK Maden Metalürji Grup Başkanı Toker Özcan “İngiliz sanayi tarihinin gelişiminde önemli bir yere sahip olan British Steel’in alımı ile Grubumuz değer zincirindeki etkinliğini geliştirirken, nihai ürün portföyündeki katma değerli ürünlerin ağırlığını daha da artıracaktır. OYAK Maden Metalürji Grubu olarak, Dünya ölçeğinde demir çelik sektörünün devleriyle yarışan, kalitemizle kendimizi dünyada kabul ettirmiş, aranan, tercih edilen bir markayız. Önümüzdeki dönemde de pazar payı yönetimine verdiğimiz önem ile küresel piyasalardaki her türlü gelişmeyi etkin bir şekilde izleyecek ve stratejik hedeflerimize katkı sağlayacak hamleleri proaktif bir şekilde hayata geçirmeye devam edeceğiz. Bu süreçte British Steel’in Ataer çatısı altına alınması, Grubumuzun gelecek planları dahilinde attığı ilk adım olup; önceliğimiz bu üretim sahasındaki üretim kapasitesini artırmak ve temiz çelik üretimine yatırım yapmak olacak” diye konuştu.
Meteoroloji'den Uyarı

Meteoroloji'den Uyarı
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden alınan son verilere göre; Zonguldak’ta bugün ve yarın gök gürültülü sağanak yağış bekleniyor. Yağışın Pazar günü ilimizi terk etmesi beklenirken, sıcaklıkların da düşmesi bekleniyor. Cuma (Bugün) 21 derece olan hava sıcaklıkları cumartesi günü 20 derece, Pazar ve pazartesi günleri ise 17 dereceye kadar düşmesi bekleniyor. Salı günü ise en düşük sıcaklık 16 derece, en yüksek sıcaklık ise 24 derece olacak.
Kız isteme kavgasında kan aktı!..

Kız isteme kavgasında kan aktı!..
Zonguldak’ın Devrek ilçesine bağlı Bakırcılar Köyü’nden kız istemeye giden aile “Red” cevabı alınca ortalığı savaş alanına çevirdi.
Devrek’in Çorak Köyünde ikamet eden 32 yaşında ve evli olan İbrahim G., bir yıl önce Devrek’te Uğur Işılak konserinde Bakırcılar Köyünden gurbetçi Sümeyra C. (19) ile tanıştı.
İkili bu tanışmayı sosyal paylaşım sitesinde de sürdürdü.
Ailesiyle birlikte izne gelen Sümeyra’yı istemek için damat adayı İbrahim G., babası Remzi G. ve amcası Ali G. kızın Bakırcılar Köyündeki evine gitti.
Kızın babası Meftun C. bu durumu hazmademeyerek karşı tarafın getirdiği buketi pençereden dışarıya attı. Bunu gören damat adayının amcası Ali G. de kızın babasını darp etmeye başlayınca olay büyüdü ve ortalık savaş alanına döndü. Damat adayının amcası Ali G. kız evinin camlarını silahla yere indirdikten sonra olay yerinden geldiği araçla hızla uzaklaştı. Olay yerinde kalan damat adayı ile babası kavgaya hala devam ederken bu kez de kızın amcası Adnan C. olaya karıştı. Olayda Damat adayı İbrahim G., babası Remzi G. ile Adnan C. yaralandı.
Olay üzerine köye çok sayıda jandarma ekibi ile ambulans sevkedildi. Yaralılardan İbrahim ile Remzi G. Çaycuma Devlet Hastanesine sevkedilirken Adnan C. de Devrek Devlet Hastanesine kaldırıldı. Adnan C.nin vücudunda ve kafasında kırıklar olduğu kaydediliyor.
SICAK GELİŞME
Bakırcılar köyünde kız isteme ziyareti sırasında çıkan kavgada yaralı sayısı 10'a yükseldi. Devrek ve Çaycuma Devlet Hastanesi'nde tedaviye alınan yaralıların hayati tehlikelerinin bulunmadığı öğrenildi. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.
Olayla ilgili olarak çok yönlü soruşturma başlatıldı.